90’lı yılların çatışmalı ortamından köylerinin zorla boşaltılmasının ardından Tunceli’nin Topuzlu köyünden Ovacık ilçesine göç eden aile ekonomik sorunlarla boğuşup yaşam mücadelesi verdi.

Annesi Engelliyken tecavüze uğradı

Ailenin yaşadığı trajedi ekonomik sorunlarla sınırlı kalmadı. E. ailesinin hem zihinsel hem de bedensel engelli kızı olan Z. E., tecavüze maruz kaldı. Aile bu olay karşısında yıkılsa da töre cinayetlerinin yaşandığı bölgelerin aksine, kızlarına sahip çıktı. Tecavüzcü ise herkes tarafından bilinmesine rağmen ne yasal, ne de hukuki hiç bir işlem yapılmadı. Zihinsel ve bedensel engelli Z.E., yaşadığı travma ile ailesinin yanında yaşamını sürdürmeye devam etti.Bu olayın üzerinden aylar geçmesinin ardından Z.E’nin hamile olduğu anlaşıldı. Z.E. bir erkek çocuğu dünyaya getirdi. Suçsuz, günahsız bu çocuğa Ulaş ismi konuldu.

Çocukluktan beri hep aynı şeye maruz kaldı

Yaşanan olaydan habersiz olan Ulaş çocukluğuna adım atar atmaz toplumsal baskı ile karşı karşıya kaldı. Mahalledeki çocukların ‘p.ç’ diye hakaretlerine maruz kalan Ulaş, yaşı ilerledikçe bu nitelendirme ile sık sık karşılaşmaya başladı. Yaşadığı mahallede, eğitim gördüğü okulda sık sık ‘p.ç’ diye hakarete uğrayan Ulaş defalarca okulu bırakmak zorunda kaldı. Ulaş’ın yaşadığı travmanın farkında olan yakınları her ne kadar yardımcı olmaya çalışsa da ergenlik döneminde olan Ulaş içine kapanık yaşamaya başladı. Yaşıtları ve çevredekilerin ötekileştirmesi karşısında daha fazla dayanamayan Ulaş, geride derin bir vicdan sızısı bırakarak bir hafta önce, sessiz sedasız bir şekilde intihar etti. Hayatının baharında yaşamına son veren Ulaş, ölümü ile ailesinde derin üzüntü, ilçede ise derin bir sessizlik bıraktı.

‘Ulaş’ı hayata bağlayamadık’

Bu ölüm karşısında derin üzüntü yaşayan ailesi, hala olanlara inanamıyor. Taraf’a konuşan Ulaş’ın dayısı A. E, “Acı çekiyoruz. Üzgünüz, kahrolduk. Ne ettiysek Ulaş’ı hayata bağlayamadık” dedi. Ulaş’ın annesi ile birlikte yaşlı olan anne ve babasının yanında yaşadığını anlatan dayı E, “Biz kardeşimizi olduğu gibi kabul ettik. Zaten rahatsız kendisi. 90’lı yıllarda köyümüz boşaltıldıktan sonra mahvolduk. Hem ekonomik hem de psikolojik sorunlarla boğuşmak zorunda kaldık. Hala prefabrik evde oturuyorum. Mağduriyetimiz hiç son bulmadı. Kardeşim de mağdur. Eğer destek sayılıyorsa, devlet sadece bir özürlü maaşı veriyor” sözleri ile yaşadıkları sıkıntıyı anlattı.

BAHAR KILIÇGEDİK/Taraf Gazetesi