6 Ekim 2021 tarihinde Tunceli’yi ziyaret eden Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Sayın Serdar Çam ve Sayın Valimiz Mehmet Ali Özkan beyefendiler birlikte Munzur Üniversitesinde “Alevi dedeleriyle” Avrupa’da Alevilik konulu toplantıda yaptıkları konuşmaları yerel basında okudum. 

Sayın bakan yardımcımız “Tunceli ilk defa geldiklerini, kısa sürede Tunceli’nin güzel bir şehir olduğunu gördüm” söylemlerine sevindim. 

Sayın valimizin de her zaman ki gibi içten gelen samimi düşünceleri ile “Resul’u efendimizden ilim, Hazreti Ali efendimizden yol, Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’den hayat alanların kenti Tunceli’ye hoş geldiniz” diyerek başladığı konuşmalarını da yine basından takip ettim ve buna da çok saygı duydum. 

Sayın valimizin söylemiş oldukları gibi bu bölgede yaşamış olanların gelmiş geçmiş tümü ecdatlarının ve büyüklerinin takip etmeye çalıştıkları ulu divan yoludur. İslamiyet’in kuruluşundan itibaren konulan bu yol peygamberimiz Hazreti Muhammet Mustafa, Şah-ı Merdan Ali ve onu ehlibeytinden, pir Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’den, dört kapı kırk makamın yerine getirilmesine giden yol olarak görmekteyiz.  

Bu yol zorluklarla doludur. Bu yola talip olanlar canını koymak zorunluluğu vardır. Nesimi, Hallac-ı Mansur, Şeyh Bedrettin, Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’nin Pir Sultan Abdal’ın, Yunus Emre ve yedi ulu ozanlar gibilerinde görmekteyiz.

Belirtmen isterim ki Alevi toplumu diğer bir ismiyle ehlibeyt toplumu Hazreti Ali taraftarı ve ona bağlılıkları ile tanınan bir toplumdur. Bu düşüncede olan topluma karşı geçmişten bu güne kadar korkunç şekilde iftiralar ve hakaretler edilmiş, horlanmış, öldürülmüş ve çeşitli yalanlarla karşı karşıya kalan bir toplumu olmuştur. 

Güya Alevi toplumu kimilerine göre “dinsiz, peygambersiz, kuransız, inançsız, imansız, Allah’a inanmayan, namaz kılmayan, oruç tutmayan, zekat vermeyen, hacca gitmeyen, kestiği yenmeyen, insanlar arasında din, dil, mezhep ayrımı yapan, mum söndü yapan” gibi nice ağır suçlamalarla kapmayanlar yürütenler olmuştur. Türkiye’de her hoşgörülü ve sağduyulu insanlar bu iftiralara tanık olmakta, okumakta ve hayal kırıklığına uğramaktadırlar. 

Oysa atılan onca iftiraya rağmen aleviler “ehlibeyt olarak; Kuran-ı Kerim’de yazılı olan haliyle inanç ve ibadetlerin hepsini yerine getirmektedir.  Allahın emrine göre inanç ve ibadet gizlidir. Allah ile kul arasındadır. Gösteriş için yapılmaz. Gösteriş için ibadet edenleri Allah sevmez ve cezalandırır. Aleviler gösteriş için ibadet etmeyi sevmezler. 

Ulularımız demiş ki “incinsen de incitme, yol cümleden uludur, düşmanının dahi insan olduğunu unutma, gönül kırma, gönüller yap, gönül kalsın yol kalmasın, insanı sev, kul kuldan razı olursa Allah’ta kuldan razıdır.” Aleviler bunlara gönülden inanırlar çünkü cezalandırma yetkisi Allah’ındır.

Basına yansıdığı şekline göre; 20 Eylül 2021 tarihinde Ankara’nın Mamak ilçesinde Şehit Ali İhsan Okatan ortaokulunda görev yapan bir din kültürü ve ahlak bilgisi dersi öğretmeni olan M.K. adlı kişi 8. Sınıf öğrencilerine derste “Alevi olanlar parmak kaldırsın, Aleviler neden abdest alıp namaz kılmıyor, neden oruç tutmuyor” ve daha ileri giderek “biz Hazreti Ali’yi sevmeyiz, Hazreti Ali peygamber efendimizin eşine küfür etmiş” gibi ifadelerle o sınıfta ki tüm öğrencilerin, ailelerinin gönlünü kırmış ve yaralamıştır.  

Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni “biz Hazreti Ali’yi sevmeyiz” diyorsun, peki peygamberimiz Hazreti Muhammet Mustafa son hac dönüşünde Gadir-u Hum denen yerde konaklarken kendisine gelen Maide Suresi 67. Ayetinde “ey peygamber rabbinden sana indirileni tebliğ et. Bunu yapamazsan onun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kafirlere fırsat vermez.” Gelen emir üzerine yaklaşık 90-100bin civarında kişinin katıldığı topluluğa karşı bu ayeti okur, uzun bir hutbeden sonra yanındaki Hazreti Ali’nin elinden tutar ve şu hutbeyi okumaya devam eder. “ Ey nas, biliniz ki Allah benim mevlamdır. Ben de bütün müminlerin mevlasıyım. Ben her kimin mevlası isem Ali’de onun mevlasıdır.  Her kim Allah’ı severse beni sevmiş olur. Her kim beni severse Ali’yi sevmiş olur. Her kim Allah’a düşmansa benim de düşmanımdır. Bana düşman olan Ali’ye düşmandır. Ya Rabbim; Ali’yi seveni sen de sev, Ali’ye düşman olana sen de düşman ol, Ali’ye yardım edene sen de yardım et, Ali’yi hakir görüp hakaret edeni sen de hakir gör. Ali’nin eti benim etimdendir, Ali’nin kanı benim kanımdandır. Ali benden ben Ali’denim. Hak daima Ali ile beraberdir. Çünkü o benimle birlikte ehlibeytimi temsil eder. Ya Rabbim sen onu bütün kötülüklerden koru.” Diyerek duayı okumuş orada bulunan ashaplarda amin diyerek onaylamışlardır. 

Peki, Hazreti Ali’yi sevmeyiz diyen öğretmen arkadaşımız peygamberimizin bu Maide Suresi 67. Ayete uyarak yaptığı bu konuşmalarına ne diyecektir. 

Oysaki biz Aleviler işte bu nedenlerle peygamberimizi ve Hazreti Ali’yi seviyoruz. İslamiyeti kurmak için Hazreti Muhammed’in yanında savaşlara katılıp zaferler alan Hazreti Ali’yi sevmeyen peygamberi de sevmiyor demektir. 

Ebubekir’in kızı Ayşe’ye Hazreti Ali’nin küfür ettiği iddiasına gelince; Hazreti Ali gibi hem ilim deryası hem de güzel ahlak sahibi bir Allah dostunun küfür etmesi zaten mümkün değildir. Ancak yanlışları inançları doğrultusunda eleştirmiştir. Çünkü Ayşe peygamberimize yanlışlar yapmıştır. Hazreti Ali’yi sevmemiştir. Hazreti Ali ile Camel Savaşını yapmıştır. Peygamberimizin biricik kızı Hazreti Fatma’yı sevmemiş ve onu üzmüştür. Torunları Hasan ile Hüseyin’i sevmemiştir. Evine kabul etmemiştir. Tarihi belgeler bunları doğrulamaktadır. 

Bu öğretmen ayrıca Alevilerin abdest almadıkları, namaz kılmadıkları, oruç tutmadıklarını söylemiş. Yukarıda açıkladığım gibi Kuran-ı Kerim’de ibadetler gizlidir. Bizler boy abdesti ve gönül abdestine inanarak alıyoruz. Boy abdesti vücut temizliğidir. Önemli olan gönül abdestini almaktır. Yani gönülden insanı sevmektir. Allaha inanmaktır. Namazımız Arapça bir kelimedir. Türkçe karşılığı ibadet etmektir. Biz bunu da günün her saatinde yapıyoruz.  Kuran-ı Kerim’in Bakara Suresi 256. Ayetinde dinde zorlama yoktur yazılmışsa birinin başkasına dini kuralları zorlama hakkı vermemiştir. 

Bu kısa açıklamalardan sonra inanıyorum ki bu öğretmenimiz ve onun gibi düşünenler öğrencilerin tümünden ve ailelerinden özür dileyecektir. Çünkü bizler ne olursa olsun insanı severiz. Kin gütmeyiz. 

  Yunus Emre diyor ki;

Gelin tanış olalım,

İşi kolay kılalım

Sevelim sevilelim

Bu dünya Kimseye Kalmaz 

Öğretmen arkadaşımızın sevmiyoruz dediği Hazreti Ali “bana bir harf öğretinin kırk yıl kölesi olurum” demesi öğretmenlik mesleğine ne kadar değer verdiğini ve bu mesleğin ne kadar kutsal olduğunu vurgulamasıdır. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk “ öğretmenler; Cumhuriyet sizden aklı hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller ister.” Diyerek öğretmenlik mesleğinin ülke için ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. 

Gönlüm ister ki o din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni arkadaşımız ilimize tanrı misafiri olarak gelsin bir emekli öğretmen olarak onu misafir edeyim. Bizi yakından görsün, tanısın.  

MAZLUM ARSLAN

Emekli Öğretmen