Böyle bir siyasi anlayış ortaklığı/hükümeti, Türkiye’yi bir savaş ortamına götüreceği, ufukta görülmüyor değil. Kürt düşmanlığı üzerinde inşa edilen böylesi bir oluşum, hem içeride, hem de dışarıda bu ülke için, ancak büyük bir felaketin habercisi olur. Şayet AKP’nin niyeti MHP’yi yıpratıp çöpe atmak değilse. 

 Türkiye’de mecliste koalisyon hesapları ve gizli kulisler yürütülürken, diğer yandan Rojava’da çok hızlı gelişmeler olmaktadır. IŞİD’in her yenilgisi, yandaşlarının göğsünde sadece bir mayın gibi patlamıyor, aynı şekilde ilişkilerini deşifre etmeye hizmet ediyor. IŞİD’in komşuluğunu PYD’den tercih edenlerin çektiği acı, kendi sözcüklerinden yakayı ele veriyor. Bir taraftan kursağında mezhep zehrini, diğer yandan Kürt düşmanlığını taşıyanlar, Ortadoğu Koalisyon güçlerinin iradesinin dışında, yürüttükleri bu şaibeli kirli ilişki, IŞİD’in döktüğü mazlumların kanı kurumadan yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

 ABD’nin en yetkili ağzı ne diyor? “IŞİD, Türkiye üzerinde her türlü lojistik desteği alıyor.” Batı ülkeleri de benzer açıklamalardan bulunuyor. Diplomaside ortaklarına söylenen en ağır suçlamadır bu açıklamalar. Ama Türkiye’yi yönetenler, hiç endişelenmeden halen IŞİD kartını devrede tutmaya devam ediyorlar. Ama zorlanarak sürdürülen bu oyunun maliyeti Türk halkına çok ağır olacağını, sadece ben değil, sokaktaki sade vatandaş bile söylemektedir.

 İkinci önemli bir durum, IŞİD gibi terör örgütlerini destekleyenlerin, uluslararası mahkemede yargılanması, bir ülke için çok ağır bir yaptırım olduğunu da unutmamak lazım. Tel Abyad’ı kurtaran Kürt ve IŞİD karşıtı Burkan El Fırat güçleri, Rakka’ya doğru ilerlerken, IŞİD’in gizli suç ortakları, orta yerde yılan gibi kıvranıp duruyorlar. IŞİD tüm gücünü Kobani Afrin arasındaki bölgeye çekeceği belli oldu. Türkiye ile ilişkisini kesmek istemiyor. Onun için bir kanadı Rakka’nın kuzeyinde bir Türkmen köyüne saldırırken, diğer kanadıyla tekrar mazlum Êzidi halkını abluka altına almaya çalışıyor. Bu gelişmelere karşı Türkiye savaş teskeresini bakanlık nezdinde bekletirken, diğer yanda ABD olmak üzere diğer dünya güçlerinin siyasi tutumunu izlemektedir. IŞİD kartını elinden yitirmek istemeyen Türk Hükümetinin ne yapacağı bir muamma olarak önümüzde durmaktadır. Bir fırtına kopabilir? Aman dikkat!

  İçeride kurulacak olan koalisyon hükümeti, Ortadoğu’ya yayılmış olan bu Kürt gerçeğini ve ülke barışını reddederek, ülkeyi yönetemez. Kürtlere düşmanlık eden bir siyasetle, hangi hükümet olursa olsun, bu ülkeye en büyük düşmanlığı etmiş olacaktır. Böyle bir hükümet sadece içerdeki Kürtleri değil, diğer tüm Kürtleri ve dünyayı karşısına alacağını bilmelidir.  Mısır’da Mursi için yanıp tutuşanlar, yine Mısırda öldürülen Esma için gözyaşı dökenler, IŞİD cellâtları tarafında vahşice öldürülen masum insanlara acımıyorlarsa, kimse kimseyi kandırmasın, burada ağır, derin bir düşmanlık ve hinlik vardır.

  Görülen odur ki Kürtler adeta kader birliği yapmışçasına ortak refleks gösteriyorlar. Barzani’nin şu sözünü çok anlamlı buldum. “Ya birlikte öleceğiz, ya da özgür yaşayacağız.” Dr. Bahoz Erdal; “Ya bitireceğiz, ya da hep beraber biteceğiz.” Salih Müslim; “Tüm Kürt halkı bizimledir. Bu da bizim için fazlasıyla yeterli..” Onun için her ülke, bu çağrının anlamını bilerek hareket etmelidir. Kürtler de ulusal kongrelerini toplayıp, artık dünyaya ortak ve güçlü bir ses vermelidirler

  Özcesi, Türkiye şayet Kürt düşmanlığını içeren siyasi ajandayla yola devam edecek olursa, ağır bir vebalin ve belanın bizi beklediğini söyleyebilirim. Hem içeride hem dışarıda isabetli ve doğru bir diplomasi sürdürülürse ancak biz bu krizden kurtulabiliriz.  Onun için, bir savaş hükümeti değil, CHP’nin içinde olduğu geniş tabanlı bir koalisyon hükümetinin(AKP+CHP, zaman zaman dışarıda HDP destekli) kurulması gerekmektedir. Başka türlü, içeride ve dışarıda bu denli ağırlaşan bu ülkenin sorunlarını hiçbir hükümet el uzatmaya cesaret edemez. Yoksa Davutoğlu’nun IŞİD’i PYD’ye terci eden söz ve yaklaşımıyla bu eşik aşılmaz. Burada dikkatinizi bir başka noktaya daha çekmek istiyorum. Şuan Türkiye, uzak-yakın hiçbir komşusuyla sulh içinde değildir. Fakat şikâyetçi olmadığı tek komşunun, IŞİD terör örgütü olduğunu biliyor muydunuz?

    *Yazımı gönderirken IŞİD’in Türkiye topraklarından Kobani’ye saldırdığını öğrendim. Anlaşılan farklı bir savaş yöntemi devreye konuluyor. Bu saldırı iki mesaj vermektedir. Birincisi; Güneye doğru açılan Rojava güçlerini geniş bir alana dağıtıp, güney cephesindeki sonuç alıcı gücünü azaltmak. Aynı şekilde Afrin’e yönelik açılma düşüncesinden şimdilik caydırmak. İkincisi; Rojava’ya rahat vermeyerek, sürekli savaş halini yaşatıp, bölgede toplumsal huzuru bertaraf etmektir. Tüm bu ‘iyiliklerin’ nerden kaynaklandığını halen bilmeyen var mı?

Yusuf Baran Beyi- Araştırmacı Yazar