Karayolları Şube Şefliğinde düzenlenen ve çok sayıda işçinin katıldığı açıklamada konuşan Yol-İş Temsilcisi Ali Bedri Kırmızıtoprak, Türkiye’nin 81 ilinde eylemde olduklarını belirterek, “Bilindiği gibi basın toplantıları, yürüyüş, miting gibi eylem ve etkinlikler demokratik haklardandır. Bu eylemlerin amacı, dert anlatmaktır. Meramımızı duyurmaktır. Olmazsa çok defa yaptığımız gibi yollara düşeceğiz. Türkiye Yol-İş Sendikası, bu yıl 50. kuruluş yıldönümünü idrak ediyor. Tarih gösteriyor ki biz; ağırbaşlı, olgun, memlekete ve milletine karşı sorumluluk duygusu yüksek bir sendikayız. Kolay kolay sokağa çıkmayız.

Ama, aşımız, işimiz ve özellikle de çoluk çocuğumuzun geleceği söz konusu olduğunda neler yapabildiğimizi Tandoğan Meydanı, Sıhhiye Meydanı, Kızılay Meydanı, İzmir ve İstanbul meydanları iyi bilir. Eğer Yol-İş üyeleri sokaklara inmişse, iyi bilinsin ki diyalog adına tüm yollar bitmiş demektir. Ve onlar bizi sokağa mecbur ediyorlar. Ve onlar bizi sokağa davet ediyorlarsa; davetleri kabulümüzdür” dedi.

  

Bugün yaşanan sorunların başladığı yer Karayollarında taşeronluk hastalığıdır diyen Kırmızıtoprak, “Taşeronluğun, çalışanların işini ve aşını tehdit etme noktasına gittiği tespit edildiğinde Yol-İş müdahale etti. Karayollarına taşeronluk girmesin dedik. Uzun müzakereler sonunda 5 bin genç işçinin kadroya alınması ve sendika üyesi olarak toplu iş sözleşmesinden yararlanması ve 2. ücret skalası gündeme gelmiş oldu. İyi bilinmelidir ki; 2. skala taşeronluk ile mücadelenin bir aracı olarak gündeme getirilmiştir. 5 bin işçiyi kadroya alacaklarının sözünü verenler bin işçi aldıktan sonra anlaşmayı unutarak hile yapmaya başladılar. Bu işçilerin sayısı, neredeyse kadrolu işçi sayısına ulaştı.

İşyerinde ayrımcılık, huzursuzluk ve haksızlık had safhaya ulaştığında Yol-İş olarak bir kez daha müdahale ettik.

Sendika bu kez, taşeronluk ile mücadele kapsamında taşeron işçisi gibi gösterilen fakat özünde Karayolları işçisi olan kardeşlerimizin de kabulü ile örgütlenmeyi başlattı. Çok kısa zamanda binlerce işçi sendikamıza üye oldu, birlikte yola çıktı.

Biz; didişmek değil ülkeye zaman kaybettirmek değil haklarımızın ve işimizin mücadelesini verdik” diye konuştu.

taseron_ic.20130204191708.jpg 

Başlattıkları hukuk mücadelesini kazandıklarını ancak gereğinin yapılmadığını dile getiren Yol-İş Temsilcisi Ali Bedri Kırmızıtoprak, “Bizi anlamak istemediler. Hukuk yoluna gittik, kazandık. Kabul etmediler. İtiraz ettiler. Kazandığımız davalar Yargıtay’a gitti. Yargıtay karayollarında taşeron işçisi adı ile çalıştırılan işçilerin, işe başladıkları tarihten beri Karayolları Genel Müdürlüğü işçisi olduğuna karar verdi. Demokratik bir hukuk devletinde, yapılması gereken tek bir işlem vardır: Yargıtay kararının gereğini yapmak. Anakara böyle mi yaptı? Hayır” dedi.

 

İşyerlerinde yaşananların sadece Yol-İş üyelerine yönelik olumsuzluklar değildir diyen Kırmızıtoprak, “kamu kesimi işletmelerinde yaşatılan bir dizi gelişmeler vardır. Hava işkolunda, şeker işkolunda, madenlerde, enerji işkolunda ve diğerlerinde yüz binlerce işçinin önüne güvencesiz ve örgütsüz bir çalışma hayatı dayatılmaktadır.

 

Beni sokmayan yılan bin yaşasın deme hakkımız yoktur. Böyle olmadığını ülkemizde çimento fabrikaları ile başlayan 30 yıllık tarihimiz açıkça göstermektedir.

 

İşyerlerimizde, taşeron işçisi olarak, kadrolu olarak veya beyaz yakalı olarak çalışıyor olmamız; bizlerin farklı olduğunu göstermiyor.

İşlerlerinde ücret alan herkes işçidir, çıkarları ile birlikte mücadele vermekten geçiyor.

Bölünmek, küsmek, kırılmak, particilik, etnik ayrımcılık gibi her faktör emekçileri böler.

Emeği ve alın teri ile geçinenler parçalanmaları halinde kaybedeceklerini tarih bize binlerce örnekle öğretiyor.

2013 yılında, emeği ile geçinenlerin hakları, emekleri, işleri ve gelecekleri için kol kola, omuz omuza girmekten başka çaremiz yoktur.

 

Gün, omuz omuza gelme günüdür.

Mücadelemiz hakkımız alana değin sürecektir” şeklinde konuştu.

İşçiler, açıklamanın ardından sessizce dağıldı.