Kentte bulunan sivil toplum örgütü temsilcileri ile siyasi parti temsilcilerinin de destek verdiği açıklamayı Tarım Orkam Sen İl Temsilcisi Eren Turan yaptı.

İşte, Turan’ın yaptığı o açıklama:

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) arasında 2013 yılında imzalanan protokolle, Tarımsal Üretim Kayıt Sistemi, TÜKAS’ın kurulmasına ve TÜKAS ile tespit edilen tarım ve hayvancılık üretimlerinin Genel Tarım Sayımı kabul edilmesine karar verilmiştir.

 

TÜKASA’a ilişkin çalışmalara Temmuz 2014 itibarıyla hız verilmiştir.

AB üyeliği müzakere süreci yükümlülükleri kapsamında yer alan çalışmalardan olan TÜKAS, tarımsal işletmelerin tamamına ait güncel bilgilerin elde edilmesi amacıyla ulusal düzeyde yapılmaktadır.

Bakanlıkça, TÜKAS çalışmalarının 30 Ağustos 2014 itibariyle bitirilmesi planlanmış ve bu çalışmaların tümünün TARGEL çalışanları marifetiyle yapılması kararlaştırılmıştır. Çalışmaların çevrimiçi (online) yapılabilmesi için de tüm TARGEL çalışanlarına birer tablet bilgisayar verilmiştir.

Tabletten başka hiçbir aracı-ekipmanı olmayan TARGEL çalışanı, Sayın Bakan’ın “…tarlada, bahçede, köyde görülen kelebeğin, kuşun, fotoğrafları çekilip merkeze iletecek, böylece Türkiye'nin sadece tarımsal ve hayvansal dökümü (envanteri) değil aynı zamanda Türkiye'nin biyo-çeşitliğinin de dökümü çıkarılmış olacak”  şeklindeki “pembe” söylemi ile yollara düşürülmüştür.

Ancak GTHB, kaydı yapılacak olan milyonlarca işletme ve parseli gözden kaçırmış(!) olmalı ki (Bazı durumlarda kişi başına 9-10 köy, 10-17 bin parsel düşebilmekte ve günlük 30 ile 75 arası parsel kaydedilebilmektedir.) ülke ölçeğindeki bu çalışmayı önce 30 Ağustos, sonra 1 Ekim tarihi ile sınırlı tutabilmiştir.

1 Ağustos itibarıyla ilgili personelin mücbir sebepler dışında tüm izinleri kayıt işlemleri tamamlanana kadar iptal edilmiştir. İlgili personele izin kullandırılmaması, izne ayrılanların Müdürlüğe bildirilmesi, sağlık raporu alanların ilçe müdürlüğünce hakem hastanesine gönderilmesi, görevini yerine getirmeyerek işi yavaşlatanlar ile işin yapılması için gerekli tedbirleri almayanlar hakkında 657 sayılı DMK'ye göre gereğinin yapılması vs gibi pek çok yazı taşra birimlerine art arda gönderilmiştir. Gönderilen ve tebliğ-tebellüğ edilen yazı o kadar çoktur ki bu yasaklar zinciri çalışanlar üzerinde psikolojik tacize (mobbing) varan bir baskı oluşturmuştur.

Üstelik tüm izinlerin iptal edilmiş olmasının ise hiçbir hukuki dayanağı da yoktur.

 

BASKIYA VE MOBİNGE HAYIR…

Tablet ve yazılım sorunları ise işin bir başka boyutudur.

Çalışmaların başlayalı yaklaşık iki ay olmasına rağmen hâlâ tabletlerdeki yazılım problemleri giderilememiştir.

Diğer bir haksız uygulama da, bu kadar kısa zaman diliminde tamamlanması istenen, bu denli kapsamlı bir çalışmaya, il ve ilçe müdürlüklerindeki diğer teknik personelin katılımının sağlanmamasıdır. Yayınlanan yönetmelikte “tüm bakanlık personeli aktif yer alınacaktır” denilmesine rağmen TARGEL çalışanı TÜKAS çalışmalarında yalnız bırakılmıştır.

Sadece TARGEL personelinin izinlerini iptal edilmiş olması, taşradaki diğer ilçe personelinin işin dışında tutulmuş olması, sadece TARGEL personeline bu dayatmaların uygulanıyor olması TARGEL çalışanını “ötekilik” duygusuna sürüklemektedir.

Tüm sözleşmeli (4/B’li) çalışanlar, son yapılan değişikliklerle, (657 sayılı DMK’nun 4/A maddesi kapsamında) kadrolu çalışan haline getirilmiş olmalarına rağmen, GTHB, TARGEL çalışanına bu hakkı kullandırmamaktadır. Bakanlık TARGEL çalışanını hala sözleşmeliymiş gibi farklı bir mevzuatla ve farklı çalışma koşullarıyla çalıştırmaya devam etmektedir. TÜKAS çalışmaları da bu duruma en iyi örnektir.

TURKVET sisteminde kayıtlı olan hayvan varlığını yeniden tespit etmek zorunda olmak, TURKVET’ten alınan bilgileri kullanan personel hakkında idari işlem başlatılacağını ilan etmek, kendi kayıt sistemlerinde kayıtlı bilgilere güvenmeyip, tüm bilgileri TÜKAS’la yeniden tespit etmeye çalışmak trajikomik bir durumdur.

Tabletlerin GPS özelliği kullanılarak personel internet üzerinden izlenilebilmekte, bu durum çalışan üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılabilmektedir. Bu durumun çalışanlar üzerinde oluşturduğu baskı mobbing boyutuna ulaşmıştır.

TARGEL personeli kuşkusuz kendilerine verilen görevi yine en iyi şekilde yapacaktır. Ancak üzerinde durulması gereken husus; bir Bakanlığın kendi personeli arasında yaptığı görevlendirme adaletsizliğidir.

Bu yaklaşım hukuk devletinde olmaması gereken adaletsiz bir uygulama ve hak ihlalidir.

Bundan daha da acı ve yaralayıcı olanı ise, il/ilçe çalışanları ve amirlerinin de, aynı hak ve yetkilere sahip olmaları gereken TARGEL çalışanı mühendis ve veteriner hekimlere reva gördükleri ötekileştirici ve ayrımcı tutumdur.

Köylerde çalıştırılmak üzere göreve başlatılan TARGEL çalışanlarının birçoğu bugüne kadar (il/ilçe müdürlüklerindeki iş yoğunluğuna veya il/ilçe müdürünün tutumuna bağlı olarak, genellikle gayrı resmi bir yöntemle) il/ilçelerde çalıştırılmışlardır. Hatta bu personele sıklıkla, deyimi yerinde ise taşeron işçisi gibi davranılmış; dairede işler yetişmediğinde hemen çağrılan, iş bitince hadi köyünüze denilen yedek personel gözüyle bakılmıştır. Köylerde görev yapmak durumunda bırakılan TARGEL çalışanının ise büro ve ulaşım ihtiyaçları Bakanlık tarafından karşılanmamış, tüm imkânsızlıklarına rağmen köylerde çalışmaya zorlanmışlardır.

TÜKAS çalışmalarında kullanılan yazılımın hangi şirket tarafından, ne kadar maliyetle yapıldığı, yeni sürümleri yüklendiği halde neden hiçbir düzelme olmadığı, bu projenin uygulanmasında planlamayı kimin hangi mantıkla yaptığı, TÜİK’in kendi işini bakanlık personeline yaptırırken yapılan iş için herhangi bir ücret ödemesi yapıp yapmayacağı acil olarak cevap bekleyen sorular arasındadır.

Bilindiği gibi TÜİK daha önceki tarım sayımlarını, ciddi bütçeler ayırarak ve geçici (sözleşmeli) statüsünde çalıştırdığı kişiler eliyle yapmıştır. Bu sayımları tam sayım usulüyle değil örneklem yöntemiyle yaparak da maliyetten ve zamandan tasarruf sağlamaya çalışmıştır.

Burada soru şudur; TÜİK’in bu iş için ayırmış olduğu bütçe nerelere harcanmıştır ve bunca meşakkatli bir işi yapmak zorunda bırakılan, deyimi yerinde ise köylerinde mahkûm bırakılan çalışma arkadaşlarımıza bu bütçeden fazla mesai ve ek ödeme olarak bir ücret ödemesi yapılacak mıdır?

Sendikamız, TÜKAS konusu da dâhil olmak üzere TARGEL Projesini ve Bakanlıkça yapılan diğer tüm haksızlıkları yakından takip etmekte, hukuki ve meşru mücadelesini sürdürmektedir. Ve bugün olduğu gibi gelecekte de sürdürecektir.

Sendikamızın temel ilkesi “güvenceli çalışma, eşit işe eşit ücret, kayırma, torpil ve ayrımcılığa hayır diyebilmek için, her zaman ve her yerde çalışandan yana, çalışanla omuz omuza, yan yana mücadele”dir. Bu temel ilke doğrultusunda tüm TARGEL çalışanı meslektaşlarımız başta olmak üzere tüm tarım ve orman işkolu çalışanlarını, ayrımcılığa ve çağdaş köleliğe karşı mücadeleye ve Sendikamızda örgütlenmeye davet ediyoruz.