Geçmiş, kimi zamanlar güçlü algıları besler, yaratırken, kimi zamanda yaşanan acılar ile hatırlanır. Güçlü kültür, inanç veya güçlü geçmiş kadar, yaşanan acılar ile zulüm ile bezenmiş geçmişte insanın kişiliğini ve geleceğini şekillendiren en güçlü olgudur. Bunun içindir ki köksüz insan adeta öksüz bir insan benzer.

Dersim, bu anlamıyla geçmiş ile geleceği arasındaki bağlar noktasında en çok tartışılan bir coğrafyadır. Tekçi zihniyetin yarattığı acılar, Kürt coğrafyasının geçmişindeki en belirgin öğe olarak ortaya çıkar. Dersim, bu anlamda tarihin adil davranmadığı coğrafyanın adı olmuştur. Egemen olan tekçi, ceberut anlayışın “yola getirme” anlayışı yaşanan katliamların, soykırımın gerekçesi olmuştur.

Dersim soykırımı tarihe kara bir leke olarak geçse de, sonuçları ile hala geleceğimizi tehdit ediyor. Bir neslin yok edilmesi için başvurulan soykırım, geride kalanların acılar içinde bir gelecek kurma mücadelesini doğurmuştur.

Aradan geçen uzun zamana rağmen soykırım unutulmamıştır. Unutulmayan Dersim soykırımının her yıldönümü Dersimli için yaşanan acıların yeniden depreşmesinin kaynağıdır. Halkın yaşadığı acılar tükenmediği gibi katmerleşerek artmıştır. Dili, inancı, doğası, kimliği yok edilmek istenen Dersim’in başındaki asimilasyoncu ve imhacı zihniyet bugünde sürüyor.

Yaşanan soykırımın sonuçlarının ortadan kaldırılmasının mevcut Kemalist zihniyet ile mümkün olmadığı ortadadır. Bu yüzden de Dersimli açısından soykırımın unutulması, ancak sonuçlarının ortadan kaldırılması ile mümkün olacaktır.

Bugün soykırımcı Kemalist anlayış Dersim düşmanlığından kurtulmuş değil. Soykırımı ”medenileştirme” politikası olarak gören,”cumhuriyete karşı feodal kalkışma” diyen vekillere sahip CHP zihniyeti ile hesaplaşmadan bu soykırımın sonuçları ortadan kalkmayacaktır. Dersimli açısından kendini “Türkoğlu Türk “görerek soykırımı unutun diyen, soykırımcı parti de yer alıp sözüm ona dersimi duruştan bahseden CHP’nin Tunceli vekilleri de bu hesaplaşmanın içinde görülmelidir.

Bir yanda Kemalist inkarcılık, diğer yanda acılarımız üzerinden siyasal rant sağlamaya çalışan AKP gericiliği ile mücadele etmek Dersimli açısından zorunludur. Bizler soykırımcıları doğru tanımlayamadan, sorumlularını ortaya koymadan soykırımın sonuçlarını ortadan kaldırmalıyız.

Sadece siyasal anlamdaki mücadele elbette yeterli değildir. Dersimli, soykırımcıların yok etmek istediği tüm değerlerine sımsıkı sarılmalıdır. Dilimizi yaşamın her alnında kullanmalı, özüne sadık kalarak inancımız korumalı, doğamıza sahip çıkmalıyız.

Her Dersimli çocuğuna yaşanan soykırımı ve yok etmek istediği tüm değerlerimiz anlatmalı, öğretmelidir. Çocuklarımız sağlıklı bir geleceği ancak geçmiş acılarımızı doğru bilerek kurabilirler. Soykırımın sonuçları ancak bu şekilde ortadan kaldırılır. Soykırımcılardan medet ummak yanılgılı bir durumdur. Bizlerin talebi ancak suçluların yargılanması olmalıdır. Eğer devlet geleneğinde süreklilik varsa bugünkü devlet yöneticileri Dersim soykırımının tüm sonuçları ile açığa çıkarmak ve Dersimlilerden özür dilemek ile yükümlüdür. Bizler egemenlerden ancak bu hesabı talep ederiz. Bizler açısından soykırımcı zihniyetin gerekçeleri ortadan kalkmadıkça soykırım unutulmayacaktır.

Soykırımın her yıl dönümünde yüreğimize düşen ateş yaralarımız her daim kanatırken, bizler bu anlamda kendi yaralarımızı sağaltacak özgür, demokratik, eşitlikçi bir yaşamı arzuluyoruz. Soykırımcıları lanetlemenin ve hesap sormanın en anlamlı yanıtı özgür bir ülke, özgür bir gelecek olacaktır.

 

Ergin DOĞRU