Nehirleri can vermiştir. Bu yaşam serüveninde inancı ve kültürü, doğası ile şekillenmiştir. Tarihin akışı içerisinde takvimler 1938’i gösterirken binlerce Dersimli katledilmiş, önde gelen seyitleri idam edilmiş, geri kalanlar da sürgünle cezalandırılmıştır.

 

Sürgünde dahi ayrı illere verilip yan yana olan köylerde bile birbirlerini görmeleri yasaklanmıştır. Yıllarca kendi acılarıyla baş başa yaşamış inancı ve kültürünü yüreğinde taşımıştır. Ta ki 1947’de çıkan yasa ile Dersim’e geri dönme yolu açılana kadar…

 

Hiçbiri tereddüt etmeden sürgünde verilen arazi ve evleri terk ederek yaşadıkları acıların tek şahidi olan Dersim’le buluşmak Munzur’la dertleşmek için yollara düşmüşlerdir.

 

Bu topraklarda yaşayanların pirleri ve dedeleri vardı. Munzur çobanken sır olmuştu. Munzur sayısız kılamları ve ağıtlarıyla bizlere tarihi anlatıyordu. Düzgün bu topraklardaydı. Ziyarete giden analarımız murad dilerlerdi, halkı için dua ederlerdi. Bizler Düzgün’ün çocuklarıyız. Bu toprakların ruhuyuz. Kültürümüzü yarınlara taşıyanlarız.

 

Son Yıllarda Maden Şirketleriyle HES Projeleriyle Dersim Darda!

 

 

Atalarımız tarihimizde nasıl ki sürgünü, katliamı, idamı yaşayarak inancımızı ve kültürümüzü taşıdıysa, bizler de bugün yaşam alanlarımıza göz diken modern zalimlere karşı mücadele ederek inancımızı ve kültürümüzü yarınlara taşımak boynumuzun borcu, tarihi bir sorumluluktur.

 

Devleti yönetenler “38 katliamdır” diyorsa şunu bilmeliler. Munzur aktıkça, Düzgün yaşadıkça yaralarımızı sarabiliriz. Dersim; Munzur, Peri, Harçik akmaz ise yaşayamaz. Bu da bizler için ikinci 38 demektir.

 

Bugün bizler 38’de yaşamını yitiren Dersimlileri andığımız için, Munzur, Peri, Harçik’te “Barajlara Hayır” dediğimiz için dört duvar arasına hapsedilsek de tüm insanlık Dersim’in sesine kulak vererek insanlığın geleceği için zalime direnmelidir. Bu davaya sahip çıkmalıdır.

 

 

Dersim Kültür Derneği Başkanı

Ali MÜKAN

Malatya E Tipi Ceza İnfaz Kurumu