SES Dersim Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Şube Başkanı Özkan Uç, savaş politikalarını reddederek barış ikliminin hakim kılınmasını istediklerini belirterek, “Kim, hangi gerekçeyle meşrulaştırmaya çalışırsa çalışsın, ince seçim hesaplarına, iktidar planlarına, saray entrikalarına alet etmeye kalkışan ya da barış ve uzlaşmayla elde edebileceği hakları silah ve şiddetle kazanma niyetine yönelen kim olursa olsun; yani savaş naraları kimden gelirse gelsin, savaş isteyenlere, kışkırtanlara, övgü düzenlere karşı barışı savunmaya ve barış dilini hâkim kılmaya kararlıyız” dedi.

Çatışma ve savaşların büyük insani dramları da beraberinde getirdiğini dile getiren Uç, “Nerede ve ne zaman bir bombanın patlayacağına dair tedirginlikle yaşam sürdürülemez. On binlerce insanın ölümü, yüzbinlerce yaralı, sakat, evini barkını terk etmek zorunda bırakılan milyonlarca göçmen savaşların gayri insani bilançosudur. Savaşlar doğa ve insan tahribatları nedeniyle halk sağlığını tehdit eden, insan eliyle yaratılan en büyük halk sağlığı sorunudur. Fiziksel, ruhsal, sosyal, çevresel ve siyasal sağlık açısından onarılmaz devasa sorunlara yol açar. Bugün yaşayan kuşağı etkilemekle kalmaz gelecek kuşaklarımızı da tahrip eder. Toplumsal yaşamda, toplumsal barışta onarılması güç, kalıcı yaralar oluşturur” diye konuştu.

Başta üyeleri olmak üzere sağlık emekçilerine seslenen SES Dersim Şube Başkanı Özkan Uç, “Yaşatmaya ant içmiş bir mesleğin mensupları olarak, yaşamı savunmanın ve barış iklimine sahip çıkmanın birincil görevimiz olduğunu bir an olsun aklımızdan çıkarmamak zorundayız.

Her yer savaş alanı; ölüm, yaralanma ve düşmanlıklarla dolacaksa, oyuncak taşıyan gençlerin bedenlerini parçalayan bombaların sisi dağılmadan, körüklenen savaşla birlikte ülkenin dört bir yanına giden cenazelerle annelerin ağlamaları devam edecekse, birilerinin iktidarı uğruna bu ülkede ölüm alkışlanacak, insan yaşamı bu kadar değersizleşecekse, onarılmaz toplumsal yaralara zemin hazırlayanların, politikacıların, Türk-Kürt kardeşliğini, Alevi Sünni komşuluğunu, yani toplumsal barışı zehirlemeleri engellenemeyecekse, hükümeti, ordusu ve polisiyle 1990’ların karanlık günlerine dönüldüğüne dair herkeste kaygılı bir bekleyiş başlamışsa, geçici hükümet Eğitim-Sen gibi demokrasi mücadelesinin en önemli simgelerinden biri olan sendikanın basılmasını, yargısız infaz yapılmasını olağanlaştıracak ve binlerce kişi keyfi biçimde tutuklanacak ve hatta Cumhurbaşkanı tarafından “niye daha fazla tutuklama olmuyor” hayıflanması yapılabilecekse ve televizyonları, gazeteleri, sanal ortamlarıyla bu ölüm iklimine, savaş politikalarına alkış sesleri gelecekse dört bir yandan…

Eğer ölüm yaşama galebe çalacaksa, eğer hastaneler yaşlanarak tedaviye ihtiyaç duyan milyonlar yerine kurşun ve bombalarla parçalanmış gençlerin bedenleri ile dolacaksa; Savaş politikacıları şunu çok iyi bilsin ki, biz bu işte yokuz! Savaş cephenize bizi yazmayın…

Yaşatmak için yemin etmiş bir meslek grubunun üyeleri olarak kirli savaş politikalarınız sonucunda öldürülüyoruz.

Bütün bu yukarıda sıraladığımız barış ve kardeşlik arzumuza rağmen maalesef sesimizi ince seçim hesapları ile iktidar planları yapanlar, sandıkta kaybettikleri iktidarlarını silah ve şiddetle elde etmeye çalışanlar duymadılar.

Ve değerli bir kardeşimiz, bir sağlık emekçisi başına isabet eden kurşunla yaşamını yitirdi.

Cizre Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde görev yapan Hemşire Eyüp Ergen, vurulduktan sonra ambulansların olay yerine girişine izin verilmemesi ve yaralı bir halde 1 saatten fazla bekletilmesi nedeniyle artık aramızda değil.

Eyüp arkadaşımızı aramızdan alan bu kirli savaştan yana olanlar şunu bilsinler ki, sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak, sessiz kalmayacağız.

Cizre’de ve ülkenin her bir karış toprağında ölüme karşı yaşamı savunmaya devam edeceğiz” dedi.

SES Şube Başkanı Özkan Uç, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarına adına savaş politikalarına karşı her türlü demokratik mücadele yöntemlerini de kullanacaklarını sözlerine ekledi.