1’i çocuk 6 kişi hakkında açılan davada, Pülümür Asliye Ceza Mahkemesi beraat kararı verdi. Mahkeme, beraat gerekçesinde hem yeterli delil elde edilemediğine vurgu yaptı hem de “Kuşkudan sanık yararlanır” prensibini gözetti. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararına Tunceli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Tarsuslu Yargıtay’da temyiz başvurusunda bulundu.

Pülümür İlçesi’nde 18 Mayıs 2014 tarihinde iddialara göre, Y.K., E.Y., D.C., A.B.S., U.K. ve o tarihte 18 yaşından küçük olan H.Ç., TKP/ML TİKKO’nun kurucusu İbrahim Kaypakkaya’nın ölüm yıldönümü nedeniyle slogan atarak şarkı söyledi.

Şahıslarla ilgili Pülümür Cumhuriyet Savcılığına terör örgütü propagandası yaptıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu. Dosyayı inceleyen Pülümür Cumhuriyet Savcısı Adnan Enez, sanıklar hakkında terör örgütü propagandası yaptıkları iddiasıyla ceza talebinde bulundu.

 

PÜLÜMÜR ASLİYE CEZA MAHKEMESİ, “KUŞKUDAN SANIK YARARLANIR”

Cumhuriyet Savcısı Adnan Enez’in talebini değerlendiren Pülümür Asliye Ceza Mahkemesi, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “kuşkudan sanık yararlanır” kuralı uyarınca; sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir ifadelerine yer vererek, sanıkların beraatlerine karar verdi.

Davaya ilişkin sunulan delillerin hep birlikte değerlendirilmesinde her türlü şüpheden uzak, somut ve kesin delil elde edilemediğine vurgu yapan Mahkeme kararında, “Terör örgütü propagandası yapmak suçundan sanıkların cezalandırılmasına yeterli iddia dışında, her türlü şüpheden uzak somut ve kesin delil elde edilememiştir. Ayrıntı ve gerekçesi Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17/11/2009 tarihli ve 2009/8-122-266 sayılı kararında da belirtildiği üzere, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “kuşkudan sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısım göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşu ve başka her türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde, ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilmesinin tek yolu budur. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde sanıkların beraatlerine karar vermek gerekmiştir” ifadelerine yer verdi.

 

BAŞSAVCI KARARA İTİRAZDA BULUNDU

Pülümür Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen karara Tunceli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Tarsuslu, Yargıtay kanalıyla temyizde bulunuldu.

Başsavcı Tarsuslu temyiz gerekçelerini şöyle sıraladı: “Sanıkların üzerlerine atılı, 3713 Sayılı terörle mücadele kanunun 7/2 maddesinde tanımlanan “silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak” suçu ile ilgili davalara bakmak görevinin, 21/02/2014 tarihli ve 6526 sayılı kanunun 2. Maddesiyle değişik 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 12. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca ağır ceza mahkemesine ait olması karşısında 5235 sayılı Kanunun 12/1, 5271 sayılı CMK’nın 3/1,4/1,5/1 maddeleri uyarınca Tunceli Ağır Ceza Mahkemesine hitaben görevsizlik kararı verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Sonuç ve talep yukarıda kısaca arz ve izah edilen nedenlerden dolayı Pülümür Asliye Ceza Mahkemesinin mezkur kararının incelenerek bozulmasını saygı ile arz ve talep olunur.”