TBMM Başkanlığına İçişleri Bakanı Sabahattin Öztürk tarafından yazılı yanıtlanması istemiyle soru önergesi veren HDP Dersim Milletvekili Edibe Şahin önergesinde şunları kaydetti: “Tunceli Valiliği 2 Ağustos tarihinde, 4-19 Ağustos tarihleri arasında uygulanmak üzere, 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununun 32/A maddesinden hareketle; Tunceli kent merkezinde yedi, Ovacık ve Hozat ilçelerinde iki, Çemişgezek, Mazgirt ve Nazimiye ilçelerinde de birer olmak üzere on dört bölgeyi “özel güvenlik bölgesi” ilan etmiştir. Bu kararla birlikte ilan edilen bölgelere sivillerin giriş çıkışı yasaklanmıştır. Bu yolla arıcılık, yaylacılık, hayvancılık yaparak geçimini sağlayan bölge halkının üretimi durdurulmuş, seyahat ve iletişim haklarının önüne geçilmiş, hatta mülkiyet hakları kısıtlanmıştır. Ayrıca 22 Temmuz ve 27 Temmuz tarihlerinde iki büyük yangın yaşayan ve yangına kendi imkânlarıyla müdahale eden bölge halkı, benzer bir yangınla karşılaşılması durumunda, ilan edilen bu yasak sebebiyle yangına müdahale edememekten korkmaktadır.

                1990’lı yıllarda Olağanüstü Hal Bölge Valiliklerinin uygulamaları sonucunda köy boşaltmalarına ve yakmalarına maruz kalan insanlar, benzer durumları tekrar yaşayacak olmanın endişesini taşımaktadırlar. Zira köylülere, belirlenen tarihlerde köylerin boşaltılması için cebren tutanak imzalatılmış ve aksi durumda “olacaklardan biz sorumlu değiliz” ifadeleri kullanılmıştır. Bu yaklaşımın 1990’lı yıllarda bölgede yürütülen “güvenlikçi” politikaların bir benzeri olduğu ve bölgede yaşayan halkı tehdit içeriği taşıdığı kent halkının genel kanısı haline gelmiştir. Tunceli Valiliği’nin son bir haftadır uygulamaya koyduğu politikalar, Türkiye siyasi hayatının karanlık tarihleri olan 90’lı yıllardaki uygulamaları tekrar devreye koymaya çalıştığı algısını güçlendirmektedir. Bilindiği üzere 90’lı yıllar toplumsal ayrışmanın, hak ihlallerinin ve bunlara bağlı olarak Türkiye’nin uluslararası platformlarda mahkûm edilmesinin tarihsel dönemi olmuş, bu uygulamaların vahameti sonraki yıllarda da hükümetinizce kabul edilmiştir.”

Milletvekili Şahin, İçişleri Bakanından şu sorularına yazılı yanıt istedi:

Sekiz ilçeli bir il olan Tunceli’de “özel güvenlik bölgesi” olarak ilan edilen on dört bölgenin belirlenmesinde göz önüne alınan hususlar nelerdir?

Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliği madde 7/A’ da “özel güvenlik bölgesi ilan edilecek yerin dış sınırlarından itibaren en fazla dört yüz metreye kadar geçen noktaların birleştirilmesiyle tespit edileceği” hüküm altına alınmıştır. Özel güvenlik bölgesi ilan edilen on dört bölgede bu maddeye riayet edilmiş midir? Edilmeyse bu bölgelerin sınırları neye göre belirlenmiştir?

2565 sayılı kanunda madde 32/A’ da, “gecikmesinde sakınca bulunan hallerde vali kararı ile on beş güne kadar özel güvenlik bölgesi ilan edilebilir denilmektedir” ve bu on beş günlük süre bittikten sonra yeni özel güvenlik bölgesi ilanı kararlarının önünde bir engel bulunmamaktadır. Yönetimde oluşması muhtemel bu keyfiliğin önüne geçilmesi için Bakanlığınızın aldığı bir önlem var mıdır?

Yukarıda da bahsedildiği gibi özel güvenlik bölgesi ilan edilen alanların boşaltılması, yerel halktan alınan bilgilere göre, güvenlik güçlerince köylüler tehdit edilerek, zor kullanılarak ve gayri hukuki olarak yapılmaktadır. Bu uygulamalar Bakanlığınızın bilgisi dâhilinde mi yapılmaktadır? Şayet bilginiz dâhilinde değilse, bu konuyla ilgili bir soruşturma gerçekleştirecek misiniz? Tehditle tutanak imzalatan görevliler hakkında yasal süreç işletecek misiniz?

Özel güvenli bölge ilanından sonra bu bölgelere sivillerin giriş çıkışının yasaklanması, geçimini arıcılık, tarım ve hayvancılıktan sağlayan bölge halkını bir kez daha mağdur etmiş ve süreklilik gerektiren bu faaliyetleri engellemiştir. 17.07.2004 yılında TBMM tarafından kabul edilen 5233 Sayılı Kanun’un 7.maddesi uyarınca bölgede yaşayan insanların süreç içinde oluşan maddi ve manevi zararlarının karşılanması için herhangi bir çalışma yürütülmekte midir?

Anayasal haklardan olan iletişim, mülkiyet ve seyahat haklarının Valilik ilanı ile ihlal edilmesinin hukuki izahı nedir?

“Özel güvenlik bölgesi” ve “köy boşaltma” uygulamalarının 90’lı yıllara benzer güvenlikçi uygulamaların bir tekrarı olduğu algısı kamuoyunun kaygılarını arttırırken, söz konusu bu uygulamalara dayanak teşkil eden Valilik kararını iptal etmeyi düşünüyor musunuz?