Güvenç Abdal Araştırma Eğitim Kültür ve Tanıtma Derneği tarafından bu yılki ilki düzenlenen Uluslararası Alevilik ve Bektaşilik Sempozyumu geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da gerçekleştirilirken; sempozyuma katılan Munzur Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ubeyde İpek’e katkılarından dolayı bir onurluk takdim edildi.

Üç gün süre sempozyuma yurt içi ve yurt dışından çok sayıda Alevi temsilcisi katılırken, Rektör Prof. Dr. Ubeyde İpek’e, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muzaffer Aşkın, Rektör Danışmanı Öğretim Görevlisi A. Zülfü Türkoğlu, Alevi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Kadir Bulut ile çok sayıda öğretim elemanı da eşlik etti.

İLİMDEN VE BİLİMDEN GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR

Sempozyumda bir konuşma yapan ve sözlerine “Öncelikle hepinizi Hakikatin ve Muhammet Ali’nin aşkı ile selamlıyorum” şeklinde başlayan Munzur Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ubeyde İpek, “Pir Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velinin “ İlimden ve bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.” Düsturu ile aşk-ı Niyazlarımı sunarken; bugün bize bu muhabbet meydanını açan Güvenç Abdal Ocağı evlatlarına ve “Muhabbetten maksat, Muhammet’i var etmektir” diyen dedelerimiz ile bu meydana bilimin ve ilimin ışığını yansıtacak olan çok değerli katılımcı hocalarımıza ve konuşmacılara can-ı gönülden muhabbetlerimi sunarak başlamak istiyorum” dedi.

Konuşmasına “Güvenç Abdal deyince onu, kendi ilmi ve ilahi aşkın hamuru ile yoğuran, Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velinin Velayetnamesindeki menkıbede geçen sadakat dolu ikrarı ve hakikatle olan muhabbetindeki Erenliği ile tanırız” Şeklinde devam eden Rektör Prof. Dr. İpek “Çok değerli Canlar, Güvenç Abdalın Hak ile olan bu Erenliği aslında, Alevi-Bektaşi inancının en temel amacını da kendi içinde barındırmaktadır” diyerek şöyle konuştu:

“Yani insanı kemalet noktasına kavuşturup;  insan-ı Kamil eylemektir. Günümüzün ifadesi ile konuşacak olursak, evrensel açıdan model insanı yaratmaktır. Bugün burada 1.Uluslararası Alevi-Bektaşi Sempozumu’nun düzenlenmesi; 13. yüzyıldan günümüze insanlığın sönmez ışığını, ilim ve bilimle bize miras bırakan Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli ve onun İnsan-ı Kamil düşünce sisteminin hâlâ yaşıyor olduğunun en güzel göstergesidir.  Yine bugün, Anadolu’yu İslama açan Velilerin, Erenlerin, Ozanların, Alp Erenlerin, Aşıkların yani Kamil insanların düşünce ve inanç dünyasını bir daha tanıma fırsatı bulmanın bahtiyarlığı içinde olduğumu da ifade etmek isterim.

Bilimde ki ilerleyiş kendisiyle beraber teknolojinin inanılmaz sıçrayışı, dünyamızı gittikçe küçülterek tek bir tuşla avucumuzun içine sunması; insanoğlunun gizemli bir o kadar da aşikar akıl gücünü anlamamız açısından önemli bir metafor olarak karşımızda durmaktadır.

ÜNİVERSİTELER ARAŞTIRMADA EN ÖNEMLİ NOKTALARDIR

İnsanoğlunun tarihsel süreçten günümüze kadar düşünce dünyasının her alanında ürün vermesi bilimsel amaçla kurulan her kurumun amaç kısmını oluşturmaktadır. Bu kurumların başında gelen Üniversiteler insan ile onun yaşadığı ortamı yani doğayı anlama ve araştırmada en önemli noktayı teşkil etmektedir.

Yaklaşık iki bin yıl önce Roma da yaşayan şair ve düşünür Terentius’un insana özgü söylediği " ben insanım, insanla ilgili olan hiçbir şeye kayıtsız kalamam" tümcesi günümüz çağdaş bilimine ve üniversitelere önemli bir görevi bir daha hatırlatmaktadır.”

MUNZUR ÜNİVERSİTESİ “TOPLUMLARIN FARKLI RENKLERİNİ KUCAKLAMAYA DEVAM EDECEK”

Konuşmasında Munzur Üniversitesinin kurulduğu ilk günden beri bilimsel hassasiyetle toplumların farklı renklerini yüreğinde kucakladığını ifade eden Prof. Dr. Ubeyde İpek, “Bundan sonraki süreçte de Munzur Üniversitesinin toplumların farklı renklerini yüreğinde kucaklamaya devam edeceğini ifade ederek şöyle konuştu:  “Hayati bir görev üstlenmesi ülkemiz ve insanlık tarihi açısından hiç şüphesiz takdire layık bir tutumdur.

Üniversitemiz,  kurulduğu tarihten yani 2008 yılından itibaren gerek Tunceli yöremizde gerek yurdumuzun dört biryanında gerekse de uluslararası alandaki yaptığı bilimsel çalışmalar ile Tunceli’yi bir nevi bilimlerin buluşma mekânı haline getirmek için  “Bilimde Öncü, Düşünce de Özgür”   şiarıyla bilimsel hayatına devam etmektedir.

ALEVİLİK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİNİ İLK ÜNİVERSİTEYİZ

Üniversitemizin, kuruluşunda yer alan ve ana hedeflerimiz içerisinde olan insani ve sosyal sorunlara çözüm üretmek kapsamında Temmuz 2009 tarihinde Rektörlüğümüze bağlı bir birim olarak Ülkemizde kendi adı ile kurulan ilk, Alevilik Uygulama ve Araştırma Merkezini kurduk.  Merkezimiz, insani bir realite olan inanç olgusu çerçevesinde geniş bir alanda çalışma yapmayı hedeflemekle birlikte, Tunceli yöremizde yaşayan ve halkımızın büyük çoğunluğunun da tabii olduğu İslam dinin kendine has bir yorumu olan Alevi inancına sahip olması, bu inancın tarihsel, sosyal, teolojik ve edebi hayat sürecinin bilimsel zeminde incelenip kayıt altına alınması ve bir sonraki nesillere aktarılıp yaşatılması noktasında da çalışmalarını sürdürmektedir. 

Günümüzden 800 yıl önce yaşayan ve Anadolu Erenlerinin ser çeşmesi olan Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, yüzyıllar öncesinden bizlere seslenerek şöyle demektedir;  “ İlim hakimiyete giden yolları aydınlatan bir ışıktır.”  yine Hünkarımız”  İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” diyerek bizleri yüce kitabımız Kuran-ı Kerimin ilk iniş ayeti olan “ İkra ” yani “ oku “ emrine davet etmektedir. Yine “Kadınları okutunuz.” Sözüyle de günümüze ışık tutarak cinsiyet ayrımını ortadan kaldıraraktan bir nevi eğitimde fırsat eşitliğini savunmuştur. Anadolu’nun büyük düşünürü ve aydını da diyebileceğimiz bu büyük Pir yine bizlere “ Hiçbir Milleti Ayıplamayınız.”  Sözüyle de bütün insani değerlere saygıyı ve sevgiyi aşılayıp birlikte hoşgörü içerisinde ortak yaşamayı öğütlemektedir.

“Hünkâr’ın sözleri ile bitirirken umut ediyorum ki bugün buraya katılan çok kıymetli canlarla, Dersim’de başka bir muhabbetin bilimsel ışığında buluşmanın özlemi ile emeği geçen her cana,  başata Güvenç Abdal Ocağı evlatları olmak üzere teşekkür eder; Aşk-ı Muhabbetle kalmanızı Cenab-i haktan niyaz ederim.”