Devletin tekçi ve asimilasyoncu uygulamalarının en etkili olduğu yerlerden biri de Dersim bölgesidir. Dersim özelinde de Pülümür ilçesi, egemen tekçi zihniyet açısından sonuç almaya en yakın bölge konumuna getirilmiştir. Çok yoğun bir şekilde uygulanan asimilasyon politikaları bu bölge insanını kendi öz kimliğinden, dilinden ve inancından uzaklaştırmış, adeta “düşürülmüş” ya da “düşkün” diyebileceğimiz bir duruma getirmiştir. Tabii ki toplumun hepsi bu duruma düşmüş değildir, ama esas olan ve etkisi görülen, ayrıca küçümsenmeyecek bir kesim bu konumdadır. Kendi gerçekliğinin farkında olan az sayıdaki insan da devlet tarafından gelebilecek baskılardan korkarak sessiz kalmayı tercih etmektedir.

 

İnsanların gelmiş olduğu bu durumu bir örnekle açıklarsak gerçek daha iyi anlaşılacaktır. 1937-38 yıllarında yaşanan Dersim katliamından Pülümür de etkilendi ve bu bölgemizde de birçok katliam yaşandı. Pülümür’de yaşanan bu katliamlardan biri var ki acısı unutulacak gibi değildir. Katliam yıllarında köylerden toplanan insanlar Pülümür merkeze getirildi. Kafileler halinde getirilen bu insanlar askeri kışlaya dolduruldu ve kurşuna dizilmek için bekletildi. Kimine göre 16 (onaltı), kimine göre 17 (onyedi) sayısı ile ifade edilen bir kısım insanlar elleri bağlanarak toplu bir şekilde kurşuna dizilerek katledildi. Katledilen bu insanlar kurşuna dizildikleri yerde toplu bir şekilde gömüldüler. Pülümür’den geçen karayolunun hemen altında bulunan bu toplu mezar yerinde, 90’lı yıllarda o zamanki belediye tarafından park yapılması kararı alınır. İş makinaları çalışırken insan kemikleri ortaya çıkar, belediye büyük bir saygısızlık örneği göstererek park yapımına devam eder. Etrafa saçılan insan kemiklerinden bir kısmını bir köylü toplar ve götürüp kendi köyünde gömer. Belediye bu toplu mezarın üzerindeki park çalışmalarını tamamlar ve tamamlanan parkın adını da “Komiser Abbas Necati” koyar. Bu insan vicdanını inciten durum bununla da kalmaz, insanlar yaz mevsiminde düğünlerini bu parkta yapmaya başlar. Yapılan bu düğünlerde insanlar kendi atalarının kemikleri üzerinde davul-zurna çalarak horon teperler. Kendi ataları olmaları bir yana, kime ait olursa olsun böylesi bir davranışın, İslamiyet dahil hiçbir dini inanç tarafından kabul görmesi mümkün değildir. Yeryüzünde buna benzer başka bir örnek var mı bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki; bu durumu hiçbir din, inanç, vicdan ve ahlak kabul etmez. Bu duruma düşürülmüş bir topluma “düşürülmüş” ya da “düşkün” denebileceğini söylememizin sebebi budur. Pülümür halkına karşı yapılan bu insanlık dışı davranışa son verilmelidir. Pülümür Belediyesi bu konuda bir karar almalı, burada toplu bir şekilde katledilenlerin isimlerinin yazılı olduğu bir anıt yapmalıdır. Parkın adı da değiştirilmelidir. Ayrıca bu günden sonra Pülümür halkı bu alanda düğün yapmamalıdır. Yetkililer bu konuda adım atmazlarsa, halk bu parkta bırakın düğün yapmayı oraya adımını atmamalıdır. Burası layık olduğu bir duruma getirilene kadar halk bu parka adımını dahi atmamalıdır. Bu saygısızlığı yapanlara verilecek en iyi cevap bu olacaktır.

Rıza Dalkılıç