Pülümür Vadisi, Munzur Havzası içerisinde yer alan önemli bir ekosistem alanıdır.

Bilindiği üzere Munzur Havzası, Erzincan İli Kemaliye İlçesi'nden başlayarak Tunceli İli'nin Kuzey sınırlarını takiben İlimizin Kuzeydoğusunda Bingöl Yedisu İlçesi sınırlarında son bulmaktadır.

Güçlü bir akarsu ekosistemine sahip Pülümür Vadisi'nin temel kaynak değeri durumundaki Pülümür Çayı, Tunceli İlinin mülki sınırları içerisindeki en yüksek dağı durumunda bulunan Bağır Dağı'ndan kaynak bulur.

Vadi boyunca Haskar Deresi, Margasor Deresi, Hakis Deresi, Roj Deresi, Kocakoç Deresi gibi derelerden akan sular ile güçlü bir sucul yaşam alanı oluşturur.

Vadide, Avrupa'nın Yaban Hayatı Ortamı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi'ne (Bern Sözleşmesi) göre (EK-I-II-III LİSTE) kesin koruma altında bulunan flora ve fauna türleri habitat bulur. Vadi, aynı zamanda Türkiye ekosisteminin doğal bir koridorudur. (Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz bitki coğrafyalarının kesiştiği noktadır.) Bölge önemli Bitki Alanı (ÖBA) durumunda bulunduğu gibi bölgede Bozayı, Çengel Boynuzlu Dağ Keçisi, Kaya Kartalı, Kurt, Su Samuru, Tilki, Vaşak, Yaban Keçisi, Yaban Domuzu gibi yaban canlıları habitat bulmaktadır. Hatta bölgede Türkiye'de neslinin tükendiği sanılan Anadolu Parsı'nın yaşam bulduğuna dair işaretler de vardır.

Pülümür Vadisi'nde aynı zamanda 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre "Muhafaza Ormanı" olarak tefrik edilmiş bir saha da bulunmaktadır.

Bu bakımdan, Pülümür Vadisi'nin Millî Mark olarak ilan edilmesi için Pülümür Belediyesi ile birlikte 2873 sayılı Millî Parklar Kanunu hükümlerine göre Bakanlar Kurulu'na başvuruda bulunarak hukuksal süreç başlatmıştık. Zira Pülümür Vadisi "bilimsel ve estetik bakımından, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleri" barındıran bir sahadır.

Pülümür Havzası'nın korunması adına Pülümür Vadisi'nin temel kaynak değeri durumundaki Pülümür Çayı bölgesinde yürütülmek istenilen Madencilik Projeleri'nin 2872 sayılı Çevre Kanunu'na aykırılığını tespit ederek hukuksal süreçler yürüttük.

Bu kapsamda, Pülümür Gökçekonak Köyü'nde (Tasni) yürütülen Alçıtaşı Ocağı Projesi'ne karşı yöre halkı ile birlikte açtığımız davada İdare Mahkemesi İptal kararı verdi. Belirtmek gerekir ki Alçı Taşı projelerinin yürütüldüğü sahalarda sucul ekosistem geri dönüşümsüz olarak yok olmaktadır.

Yine, Sinan Köyü'nde yürütülmek istenilen Taş Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi Projesi'ne yöre halkı ile birlikte 2015 yılında dava açtık. Keza, Sinan Köyü Kalesi'nin bulunduğu bölgenin 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tespit edilmesi için hukuksal süreç yürüttük.

Güleç Köyü'nde (Marçik Bölgesi) yürütülmek istenilen Kalker Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi Projesi'ne karşı 2017 yılında yöre halkı ile açtığımız davada Proje için iptal kararı verildi.

Pülümür Havzası; Akarsu Ekosistemi, Bozkır Ekosistemi, Kaya Ekosistemi, Mera Ekosistemi, Orman Ekosistemini barındıran ender bir sahadır.

Akarsu ekosisteminin korunması adına da yörede Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi inşa edilmelidir.

Gelinen aşamada Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi ile Birleşmiş Milletler Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi başta olmak üzere ilgili mevzuat hükümlerine göre koruma altında bulunan Pülümür Vadisi'nde; 1960'lı yıllardan beridir Pülümür İlçesi Karagöl Köyü, Kırklar köyü, Hasangazi Köyü (Bağır Dağı Eteklerinde) yürütülen Krom Madeni Ocağı Projesi başta olmak üzere Vadi Havzası'nda 20 yıldan fazla bir süreden beridir faaliyette bulunan 4 adet Taş ve Kum Ocağının faaliyetlerine derhal son verilmelidir. Zira, başta Bağır Dağı eteklerinde işletmede bulunan Proje olmak üzere tüm projeler Pülümür Çayı'nın sucul parametrelerine ve yörenin kültürel miras alanlarına menfi etki etmektedir.

Yapılan akademik araştırmalarda Pülümür Çayı'nda insan ve doğa yaşamı açısından son derece tehlikeli ağır metallere rastlandığı da bir gerçektir.

Keza, Vadi havzası boyunca işletmeye alınan Plaj ve işletmelerin de çevre mevzuatı uyarınca denetim altına alınması gerekmektedir. Zira bilindiği üzere Vadi havzası boyunca çok sayıda işletme bulunup anılan işletmelerin biyolojik atıklarının doğrudan Pülümür Çayı'na karıştığı da bilinmektedir.

Pülümür Havzası'nda gerçekleştirilmek istenilen Entegre Katı Atık Bertaraf (Çöp) Tesisi Projesi'nden de vazgeçilmeli Proje için ekosisteme zarar vermeyecek uygun bir alan seçilmelidir.

Pülümür Vadisi aynı zamanda Türkiye'nin kalori bakımından en mükemmel balını üreten arıcılara da ev sahipliği yapmaktadır.

Yukarıda açıkladığımız tüm gerekçelerle Vadi havzası korunmalı ve gelecek kuşaklara, canlılara miras bırakılmalıdır.

AV. BARIŞ YILDIRIM