Polattaş, mesajında şunları kaydetti: “Değerli Canlar,

Yaşam içinde yıllar su gibi akıp gidiyor. Dönüp ardıma baktığımda, bu kentte sizlerle beraber olduğum günlerden hep güzel şeyler hatırlıyorum. Zor günlerde el ele vermenin hazzını ve çalışma azminin vermiş olduğu heyecanı kalbimin derinliklerinde hissediyorum. Şairin dediği gibi, Evet zor günlerdi… Geldi geçti... Ama yüreğimi deldi geçti. Şimdi taze umutlarla yeni bir başlangıca doğru yol alıyorum.

Vedalar her zaman hüzün doludur. Hele ayrıldığınız kent ve orda yaşayan insanlarla hemhal olmuş, onlarla birlikte nice sevinçleri paylaşmış ve acıyı birlikte yudumlamış iseniz, hüznünüz kat be kat artıyor. Yüreğimdeki duygularıma belki tercüman olmuştur göz pınarlarımdan dökülen damlalar… Bir kaç damla gözyaşı, kırık dökük cümlelerin üzerine düşmüştür.

Bizim Yunus der ki;

Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için

Dost´un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim…

Evet; bizim davamız sevgidir, kardeşliktir, kucaklamadır, gönüllere sevgiyi sunmaktır. Renk, dil, kültür farklılıklarını bir zenginlik olarak görmektir. Görevimiz süresince de olaylara bakışımızı hep böyle sürdürdük. Bir mum gibi yanarken ışığımızla, ziyamızla, etrafımızı aydınlatmaktı davamız, sevdamız… Asıl mesele Baki kalan gök kubbede hoş bir seda imiş.

Tunceli’ye sanat, eğitim ve kültür kenti olma yolunda katma değer sunmak için elimden geleni yaptım.  Makamlarından güç alan, itibar alanlardan değil; makama değer katanlardan olmaya çalıştım. Çünkü ilk gün ifade ettiğim gibi bu makama ilk oturan kişi ben değilim, son oturacak olan kişi de ben olmayacağım.

Hiç arzu etmemiş olmama rağmen, aranızdan bazı kişileri kırmış, öfkelendirmiş olabilirim. Bu yüzden, hepinizle helalleşmek istiyorum. Hakkınızı helal edin. Ben de hakkımı herkese helal ediyorum. Gözden ırak olabilirim ancak gönüllerden ırak olmadığımı hissederek bir gün mutlaka bir yerlerde tekrar beraber olma umudunu içimde taşıyorum. Umut bizim azığımızdır çünkü…

Sözlerimin sonunda bu 15 aylık görev sürem içinde bizlerden desteklerini esirgemeyen başta Sayın Valim olmak üzere tüm büyüklerime, kamu kurum ve kuruluşlarına, çalışma arkadaşlarıma, personelime, eğitim yöneticilerime, öğretmenlerime, öğrencilerime, öğrenci velilerime, sivil toplum kuruluşlarına, basınımıza, yüreği tertemiz, vefalı, kadirşinas Dersim halkına şahsım ve kurumum adına teşekkür ediyorum. Benden sonra görevi devralacak olan arkadaşımın bayrağı çok daha yükseklere taşımasını ve iş barışı içinde kurumsal kültürü geliştirmesini diliyorum. Bu duygular için de hepinize tekrar en derin hürmetlerimi, saygılarımı sunuyorum. Hoş kalın, Hoşçakalın, Dostça kalın.”