Munzur Vadisi üzerinde yapılması planlanan Bozkaya HES’in bölgenin ekolojik dengesini bozacağını ve ÇED kararı alınmadan projenin hazırlandığı gerekçesiyle karşı çıkan ve projenin iptali için 22 kişinin avukatları aracılığı ile açtığı dava sonuçlandı. Daha önce yürütmenin durdurulması kararını veren Ankara 8'inci İdare Mahkemesi davanın sonunda projenin iptaline karar verdi.

22 vatandaş ve avukatları adına Tunceli Barosu Adli Yardım Bürosu’ndan, Avukat Özgür Ulaş Kaplan tarafından davacılar ve avukatları adına yaptığı basın açıklamasında, mahkemenin verdiği bu kararla halkın barajlara karşı önemli bir zafer kazandığını, başvuruları ve açtıkları davalar üzerine Munzur Vadisi'ndeki 3 ayrı baraj projesinin iptali için mahkeme yürütmenin durdurulması kararı verildiğini hatırlattı. Kaplan, "Bozkaya HES için açtığımız davada mahkeme davayı esastan görüşerek çok önemli olan ve diğer barajlar için emsal olacak karar verdi. 13 Aralık 2013 günü Ankara 8'inci İdare Mahkemesi, Bozkaya Barajı ve HES projesinin hazırlanmasında ÇED onayı alınmadığı ve baraj projesinin hukuka aykırı olduğunu tespit ederek lehimize karar vererek Bozkaya HES projesini tümden iptal etmiştir" dedi.

  Kaplan, Munzur ve Pülümür Vadisi'nde birçok baraj projesinin ÇED onayı alınmadan hazırlandığını ve baraj yapılmasına karar verildiğini savunurken şöyle konuştu:

  "Bu baraj projelerinin de iptal edilmesini bekliyoruz. Bozkaya HES için alınan karar kesinlikle emsal bir karar olacaktır. Dersim'in kutsal mekanlarının bulunduğu ve Türkiye'nin en güzel vadilerinden olan birçok endemik bitki örtüsü bulunan Munzur ve Pülümür vadilerine baraj yapımlarının durdurulması Dersimliler için çok önemli bir karardır. Bizler vadilerimizin doğal haliyle kalması için hukuk mücadelemizi sonuna kadar sürdürmeye kesinlikle kararlıyız."

  Tunceli'deki baraj projelerinin çoğunlukla 1993 yılından önce hazırlandığı için o dönem baraj ve HES projeleri için ÇED onayı alınmasına gerek duyulmadığını söyleyen Avukat Özgür Ulaş Kaplan, "Mahkeme bunun hukuka uygun olmadığını günümüz kanunlarının geçerliği olduğunu belirti" diye konuştu.

Üstün kamu yararının hukuki süreci nasıl etkileyeceği yönündeki bir soru üzerineAvukat Kaplan, “Devam eden davalarda hukuk işlediği zaman, olumlu kararlar çıktığı zaman baraj ve HES’lerin yarattığı tahribatlar açığa çıkınca iktidar bunu tanımıyor. Fiili olarak çalışmalar devam ediyor. İptal kararlarına gerekçe olan yasal mevzuat iktidar tarafından değiştirilmek isteniyor. Mahkeme kararlarının hemen akabinde mahkeme kararına gerekçe olan yasal hükümler değiştiriliyor. Masa başı hazırlanan kararlar hayata geçiriliyor. Munzur Vadisi Milli Parkı ile ilgili uzun devreli gelişim planı hazırlanmıştı yıllarca bakanlıkta onay bekledi. Barajların Munzur vadisine ciddi zarar vereceği tespitleri vardı bu raporda. Baraj yapmak isteyen iktidar sözde bilim adamlarına yerinde inceleme yapmadan bilime aykırı hareket ederek masa başı raporlarını sunarak çevreyle alakası olmayan raporlarla yeni planlar hazırlandı ve jet hızıyla onayladılar. Milli parklar kanununda baraj yapılması amacıyla üstün kamu yararı kararı aldılar. Bunlara karşı da davalar açılacaktır. Hükümet çevreye, halkın taleplerine ve fiili duruma ortaya çıkabilecek sonuçlara saygılı olmalı ve buna göre hareket etmelidir. Çevreyi talan mantığından vazgeçmelidir” diye konuştu.

hes_ic.20130122160853.jpg 

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRESİ KARARINA VURGU YAPILDI

Mahkeme kararında, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından alınan karara da atıfta bulundu.

İşte, mahkemenin konuya ilişkin görüşü:

 

Bakılan davada; dava konusu Bozkaya Barajı ve Hidroelektrik Santrali projesinin yüklenicisi olan Hazal Hidroelektrik Üretim AŞ.'nin, projenin çevresel etkisiyle ilgili Enerji

Piyasası Düzenleme Kuruluna sunulmak üzere Çevre ve Orman Bakanlığından yazı istediği, Çevre ve Orman Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlüğünün 24.08.2010 tarih ve 8377/506406 sayılı yazısında; 17.07.2008 tarih ve 26939 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliğinin Geçici 3. maddesinde yer alan " 07/02/1993 günlü 21489 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinden önce uygulama projeleri onaylanmış veya çevre mevzuatı ve ilgili diğer mevzuat uyarınca yetkili mercilerden izin, ruhsat veya onay ya da kamulaştırma kararı alınmış veya yatırım programına alınmış veya mevzi imar planları onaylanmış projelere veya bu tarihten önce üretim ve/veya işletmeye başladığı belgelenen projelere Çevre Kanunu ve ilgili diğer yönetmeliklerde alınması gereken izinler saklı kalmak kaydıyla bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz." hükmü gereğince DSİ Genel Müdürlüğü tarafından 21.01.1983 tarihinde onaylanan Tunceli-Munzur Projesi Master Plan Raporunda yer alan Kaletepe Barajı ve HES ile Bozkaya Barajı ve HES projelerine ait genel yerleşim planı, enerji yapısı-gövde kesitleri, jeolojik kesitleri ile göl alanları jeolojik haritası onay tarihlerinin 07.02.1993 tarihinden önce olduğu, söz konusu projelerin ÇED Yönetmeliği kapsamı dışında değerlendirildiğinin belirtildiği ve dava konusu Bozkaya Barajı ve Hidroelektrik Santrali projesinin çevresel etki değerlendirme raporundan muaf tutulduğu görülmüştür.

2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 10. maddesine dayanılarak yürürlüğe konulan 17.07.2008 günlü, 26939 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Geçici 3. maddesinde: 07/02/1993 günlü 21489 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinden önce uygulama projeleri onaylanmış veya çevre mevzuatı ve ilgili diğer mevzuat uyarınca yetkili mercilerden izin, ruhsat veya onay ya da kamulaştırma kararı alınmış veya yatırım programına alınmış veya mevzi imar planları onaylanmış projelere veya bu tarihten önce üretim ve/veya işletmeye başladığı belgelenen projelere Çevre Kanunu ve ilgili diğer yönetmeliklerde alınması gereken izinler saklı kalmak kaydıyla bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmüş ise de, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 07.10.2010 günlü, E:2010/968 sayılı kararıyla: Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Geçici 3. maddesi hükmünün, 07.02,1993 günlü. 21489 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin Geçici 1 maddesinde de yer aldığı ve 1983 yılında yürürlüğe giren 2872 sayılı Yasa'dan sonra yapılan ilk düzenleme olduğu, diğer bir ifadeyle daha önce bu konuda çıkarılmış bir yönetmelik bulunmaması nedeniyle ÇED raporu hazırlanmadan uygulanmasına başlanılmış faaliyetlerin ve yatırımların Yönetmelik kapsamı dışında bırakıldığı ve bu istisna hükmüne daha sonra yapılan tüm Yönetmelik değişikliklerinde de yer verildiği, ÇED süreci izlenilmesi zorunlu olan projeler yönünden dahi anılan Yönetmeliklerde yatırıma başlanılması için belirli bir süre öngörülmekte iken, 07.02.1993 tarihinden önce uygulama projeleri onaylanmış veya çevre mevzuatı ile ilgili diğer mevzuat uyarıca yetkili mercilerden izin, ruhsat, onay ya da kamulaştırma kararı alınmış veya yatırım programına alınmış veya mevzi imar planları onaylanmış projelere, yatırıma başlanması için belirli bir süre öngörülmeksizin aradan geçen bunca zamana rağmen, ÇED sürecinden muafiyet sağlayan düzenlemede, çevrenin korunması ilkesi açısından hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle" dava konusu Yönetmeliğin Geçici 3. maddesinin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş; ancak, ÇED sürecinin planlama aşamasında yer alan projelere uygulanması gerekliliği karşısında, planlama aşaması geçmiş olan, diğer bir anlatımla, üretim ve/veya işletmeye başladığı belgelenen projelere anılan madde hükmüyle muafiyet tanınmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı da anılan kararda belirtilmiştir.

Bu durumda; 17.07.2008 günlü 26939 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Geçici 3. maddesi hakkında, 07.02.1993 tarihinden önceki projeler için belirli bir süre öngörülmeksizin ÇED sürecinden muafiyet sağlanmasında çevrenin korunması ilkesi açısından hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilmesi karşısında, söz konusu projelere devam edilebilmesi içen ÇED raporunun alınması gerektiği ve dava konusu Bozkaya Barajı ve Hidroelektrik Santrali projesi için ÇED raporu alınmadığı anlaşıldığından, davacılar tarafından yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemlerde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.