Dersim-Ovacık karayolunun 4. km sinde başlar Munzur vadisini takip ederek, Mercan çayının Munzur’a karıştığı yerden Mercan vadisi istikametine doğru ilerleyerek Mercan çayının tamamını, Mercan  göllerini, Mercan dağlarının bir bölümü ile Munzur sıradağlarının bir bölümünü içine alır. Munzur Vadisi  Milli Parkının bir kısmı Erzincan sınırlarına girer. 1971 yılında Milli Park ilan edilen Munzur Vadisi  Milli Parkı 42.000 hektarlık alanı ile Türkiye’nin en büyük Milli Parklarından birini oluşturmaktadır. Munzur Vadisi Milli Parkı sınırları içerisinde kalan beli başlı köylerimiz şunlardır. Babaocağı, Suat, Dedeğaç, Dilek, Karşılar, Sarıtaş, Çıralı, Gözen, Venk, Aşağı torunoba, Yenisöğüt, Çemberlitaş, Yoncalı, Yaylagünü, Güneykonak, Akyayık,Şahverdi, Mollaaliler, Gözeler ve bu köylere bağlı mezralar.

  

    Munzur Vadisi Milli Parkı irili ufaklı derin vadileri, 3000 metreyi aşan zirveleri, bünyesinde barındırdığı doğal gölleri, kanyonları, şelaleri, sarp kayalıkları, mağaraları, Ovacık ilçesinden 15 km uzaktan doğup vadi boyunca akan Munzur nehri ve Munzura karışan Mercan çayı, İksor deresi ve çok sayıda kaynak ile eşsiz bir doğa güzelliği sunmanın yanında Milli Park aynı zamanda Türkiye’nin en zengin biyolojik çeşitlilik alanlarından birini de oluşturmaktadır. Munzur vadisi Milli Park alanında yıllar öncesinde yapılan araştırmalarda 1518 bitki türü tespit edilerek kayıt altına alınmıştır. Bu bitkilerden 227 çeşidi Türkiye’ye ve 43 bitki türünün ise Munzur dağlarına özgü olduğu kayıtlara geçse de son yıllarda yapılan çalışmalar neticesinde kayıt altına alınmamış yeni türler tespit edilerek bunlar kayıt altına alınmış, 2014 yılında Gundelia Munzur ve Gundeli Dersim ve dünyada yok olduğu düşünülen Kalan Nakini adlı bitkilerin tescillerinin yapılmasıyla endemik bitki türü sayısı 50’yi çoktan aşmıştır. Munzur florasına özgü olan endemik bitkilerimizden bazıları ise Tunceli sarımsağı, Gundelia Munzur, Kalan Nakini , Çan Çiçeği, Erzincan Kirazı, Bindebirdelik Otu, Munzur Kekliği, Munzur Düğün Çiçeği, Dağ Çayı, Munzur Dağı Oltu Otu ve Menekşe sayılabilir. Milli Parkın alanın önemli bir bölümünü meşe ağaçları kapsar. Bunun dışında  çınar ve ardıç ağaçları, söğütler ile vadi boyunca ve tepelerde karaağaç, akağaç, kızılağaç, dişbudak, asma, huş, ceviz, yabani fındık, kavak, söğüt ve çalı türlerinden oluşan zengin bir bitki örtüsü bulunmaktadır. Huş ağacı anavatanı Rusya olan ve Türkiye’de ender bulunan ağaç türlerinden birini oluşturmaktadır ki, bu türün en rahat görülebileceği alan Ovacık Koyungölü, Ada Köyü ve Yeşilyazı köyleri arasında yer alır.

  Munzur Vadisi Milli Parkı Türkiye’nin en önemli yaban hayatı sahasını oluşturmaktadır. Doğal ortamda sadece Munzur suyunda yaşam süren Munzur Alabalığı endemik bir türdür. Yörede Bezuvar ve Şamua adı verilen çengel boynuzlu dağ geçisi ile yaban keçisine hemen hemen Milli Parkın birçok yerinde rastlamak mümkündür. Bu türler günümüzde koruma altına alınarak avlanması neredeyse tamamen yasaklanmıştır. Ender bulunan ve nesli tehlike altında olduğu için koruma altına alınan Vaşak, ur kekliği, su samuru, ayı gibi türlerin yanı sıra, kurt, çakal, tilki, porsuk, tavşan, sıncap, yarasa, sürüngenler ve kemirgenler v.b hayvan türleri fauna çeşitliliğini arttırmaktadır. Bölgede 150’nin üzerinde kuş türü tespit edilmiştir. Bu sayı oldukça önemlidir. Munzur Vadisi Milli Parkında akbaba, kartal, doğan, şahin, kerkenez, çaylak, kaya kartalı, baykuş, toy, turna, bıldırcın, güvercin ve tespit edilen bazı ördek ve kaz türleri bu türlerin en önemlilerindendir. Yine elde edilen veriler ışığında 100’ün üzerinde kelebek türünün varlığından söz edilmektedir.

 Fakat son zamanlarda gerçekleştirilen kaçak ve bilinçsiz avlanma sonucunda Munzur Alabalığı yok olma noktasına gelirken, keklik ve dağ keçileri popülasyonunda da önemli azalmalar görülmüştür.

   Munzur Vadisi Milli Parkı turizm açısından oldukça önemli bir potansiyele sahiptir. Su sporları, rafting, kaya tırmanışı, treaking, kayak, kampçılık yapılabilecek önemli aktiviteler içerisinde yer almaktadır.

Munzur Vadisi Milli parkı sahası içerisinde Dersim Alevi inancı açısından kutsal sayılan ve maneviyat açısından önemli görülen birçok mekan bulunmaktadır. Bunların en önemlileri hiç şüphesiz ki Munzur Gözeleri, Halbori,  Anafatma ziyaretgahları, Laç deresi, 38 kayalıklarıdır. Her yıl yüz binlerce kişi bu kutsal mekanları ziyaret etmektedir.

  Bu ülkenin milli bir serveti olmasına rağmen günümüzde Munzur Vadisi Milli Parkı barajların ve HES projeleri ile onlarca madencilik projesinin tehdidi altındadır. Munzur projeleri kapsamında yapılması planlanan 8 adet baraj ve HES projesinin  6 tanesi Milli Park sahasının kalbinde inşa edilmek istenmektedir. Yapılması düşünülen bu projelerden Mercan HES ne yazık ki  yıllar öncesinde kaçak bir şekilde Milli Park sahası içerisinde olan Mercan çayı üzerine inşa edilmiş ve Milli Park sahasında onarılması güç tahribatlar yaratılarak faaliyete geçirilmiştir. Dersim halkının baraj ve HES karşıtı mücadelesi uzun yıllardan beridir devam etmektedir. Baraj projelerine karşı açılmış bulunan davalarda mahkemeler, projelerin iptal yönünde kararlar vermiştir.  Türkiye’nin koruması ve geleceğe taşıması gerektiği yerde Munzur vadisi Milli Parkını yok edecek ve geri dönüşü imkansız tahribatlar yaratacak olan baraj projelerinde ısrarı oldukça düşündürücüdür. Devletin her şeye rağmen baraj projeleri konusunda ki ısrarı karşısında , Dersim halkının doğasını, yaban hayatını, inancını, kültürünü ve Munzur’unu yaşatmak amacıyla  baraj ve HES karşıtı mücadelesi de her platformda  kararlılıkla devam edecektir. Devletin bu noktada Dersim halkının istemlerine ve yargı kararlarına saygı göstermesi beklenmektedir.

Haydar ÇETİNKAYA