Soru önergesinde, “Diyanet İşleri Başkanı Mehmet GÖRMEZ geçen hafta konuşmacı olarak katılmış olduğu Ulusal bir tv kanalında: “bu ülkede artık inanç ve mezhep eksenli bir tartışma sona ermelidir; yaşayan herkesin bütün inançlarla ilgili daha yapıcı, daha onarıcı ve daha özenli bir dil kullanması gerekir; ortak bir “gönül dili” yaratmalı ve bu dille birlikte tartışmadan ziyade birbirimizi anlamak gerekir;  ifade özgürlüğü ile nefret suçunu kesinlikle ayrıştırmak gerekiyor; Alevilik kendine özgü bir yoldur. Aleviliğin de niyazı vardır, erkânı vardır ve bu erkanların icra edildiği mekân cemevleri önünde yasal bir engel olmaması gerekir” şeklinde açıklamalarda bulundu” ifadelerine yer veren Aygün, şu sorularının yanıtlanmasını istedi:

1. “Aleviliğin de niyazı vardır, erkânı vardır ve bu erkanların icra edildiği mekân cemevleri önünde yasal bir engel olmaması gerekir” ifadesinde hareketle 07.05.2012 tarihli Meclis bünyesinde Cemevi açılması talebim neden “Diyanet İşleri Başkanlığına göre Alevilik ayrı bir din olmayıp “İslam içi bir oluşum, İslam’ın tarihi süreçte ortaya çıkmış bir zenginliği’dir ve İslam dininin ibadet yerleri camilerdir” gerekçesi ile reddedildi?

2. 05.07.2012 tarih ve 7/6945 esas nolu soru önergesinin 4. Sorusu: “ Kimse bu noktada biz ibadetimizi yapamıyor durumdayız diyemez” diyen Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN yine Strasboug’daki konuşmasında “Kim diyorsa haberim olsun, bizzat ilgileneceğim, bizzat takip edeceğim. Bu kadar açık konuşuyorum.” Bu bakımda Alevi Bektaşi toplumunun ibadethaneleri yani Cemevi ve Meydanevleri ile ilgili sorunlarını bir kez daha dile getirmeleri ve haber etmeleri halinde çözüme yönelik herhangi bir çalışma başlatmayı düşünür müsünüz?”  Sorusuna 15.08.2012 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından verilen yanıtta “ herhangi bir mekana ibadethane statüsü verilmesi Başkanlığımızın yetki alanı dışındadır” denilmektedir. Bu yanıt Meclis’te Cemevi talebine verilen red kararı ve DİB Başkanı Mehmet GÖRMEZ’in açıklamaları ile çelişmiyor mu?

3. “Aleviliğin de niyazı vardır, erkânı vardır ve bu erkanların icra edildiği mekân cemevleri önünde yasal bir engel  olmaması gerekir” beyanı ile Yargıtay 7. Hukuk Dairesi gerekçeli kararındaki: “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Cemevi ve benzeri yerlerin ibadet yeri kapsamında değerlendirilmesine imkan bulunmadığı yönündeki görüşü olduğundan, Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği Tüzüğü’nün ikinci maddesinde yer alan ve ‘cemevlerini ibadet yeri olarak’ niteleyen 2. maddenin tüzük metninden çıkarılması gerekir” arasında bir tezatlık yok mudur?