KESK Dersim Şubeler Platformu tarafından Yeraltı Çarşısı üzerinde düzenlenen ve “Sendikal Faaliyetlerimiz Baskılarla, Soruşturmalarla Engellenemez” pankartının açıldığı açıklamayı Dönem Sözcüsü Özkan Uç okudu.

Kamu emekçilerinin son zamanlarda mücadele tarihlerinde hiç olmadığı kadar baskı altına alınmak istendiklerini ifade eden Uç, “Özellikle sendikal faaliyetlerimizi suç kategorisine yerleştiren Başbakanlık Genelgesi’nin ardından, başta eğitim ve bilim emekçileri olmak üzere on binlerce kamu emekçisi hakkında hukuksuzca soruşturmalar açılmıştır. Bu baskı, sürgün ve işten atma politikasının amacı açıktır! AKP, tüm kamu emekçilerini kendisine kapı kulu yapmayı arzulamaktadır. Kamu emekçilerinin kendisini insana, topluma ve doğaya karşı değil, sadece ama sadece AKP’ye karşı sorumlu görmesini istemekte, emekçileri hükümet memuru yapmayı hedeflemektedir” dedi.

Hükümete yakın sendikaların iş barışını bozucu, emekçiler arasında dayanışmayı ortadan kaldıran anlayışlar sergilediğini iddia eden KESK Dönem Sözcüsü Özkan Uç, “Bu yandaş sendikalar faaliyetlerini yürütürken özellikle kurum müdürleri, müfettişler ve idareciler tarafından korunup kollanmaktadır. Görevleri gereği tüm sendikalara eşit mesafede olması gereken amirler; yandaş sendikaların; “isimlerini, selamlarını söyleyerek, tayinlerin yapılmasında amirlerin yardımcı olacağı” üzerinden üye çalışması yaptıklarını, baskı uyguladıklarını ve iş barışını bozucu, keyfiyetin önünü açıcı tutum takındıklarını belirtmemize rağmen sessiz kalarak bu suça ortak olmaktadırlar” diye konuştu.

İlde yönetici olan bazı kurum amirlerinin isimleri referans gösterilerek, selamları söylenerek hükümete yakın sendikalara üye yapma çalışmaları yürütüldüğünü dile getiren Uç, bunlara ilişkin de örnekler verdi.

-BU YAKLAŞIM BARIŞI DOĞRUDANTEHDİT EDİYOR

Bahsi geçen yaklaşımın tüm kamu emekçilerinin geleceğini ve kamu hizmetlerinin niteliği ile işyerlerinde barışı doğrudan tehdit ettiğini ifade eden KESK Dönem Sözcüsü Özkan Uç, “Sendikal örgütlenme hakkımıza dönük baskılar, açıkça eşitlik ilkesine aykırı olup ayrımcılıktır. Toplu Sözleşme sürecinde bu yandaş sendikanın emekçileri nasıl sattığı, Ankara katliamı sonrası tavırları, taciz ve tecavüzlere sessiz kalıp Ensarcıları savunan Bakanı nasıl canhıraş savundukları ortadadır. Bu durumda amirlerin tavrını nereye koymalıyız? Bu sendikalarda üye olanların tavrını nereye koymalıyız?  Bu anti demokratik uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir. Yetkilileri göreve ve yasalar çerçevesinde sorumlu davranmaya çağırıyoruz.

Sendikalarımız üzerindeki baskılar bir başka boyutu ile de açılan adli soruşturmalarla devam ediyor. Facebook ve twitter paylaşımları bahanesi ile bazı üyelerimiz hakkında soruşturmalar yürütülmekte, BİMER’e yapılan isimsiz başvuru ile işinde ve işyerinde başarısı herkesçe bilinen öğretmen arkadaşımız “TÜRK öğrencisine hakaret” gibi komik bir iddia ile soruşturmaya tabi tutuluyor. Son olarak da Dersim Belediyesi’nin resmi valilik oluru ile açtığı Eğitim Destek evinde gönüllü olarak ders veren fedakar öğretmen arkadaşlarımızla ilgili soruşturma yürütülüyor. Üyelerimiz ifadeye çağrılıyor. İldeki eğitimin başarısında payı büyük olan bu kurumda ders veren arkadaşlarımız dünyanın başka bir yerinde olsa ödülledirilirlerdi. Oysa burada cezalandırılmak istenmektedirler” dedi.