KESK Dersim Sendikalar Platformu tarafından sendikada düzenlenen açıklamada konuşan KESK Dönem Sözcüsü Özkan Uç, “2,7 milyonu kamu emekçisi, 2 milyonu kamu emeklisi olmak üzere yaklaşık 5 milyon,  ailelerini de kattığımızda en az 20 milyon insanımızı yakından ilgilendiren 2016-2017 yıllarını kapsayan üçüncü dönem toplu sözleşme görüşmelerine sayılı günler kalmış bulunuyor. Bilindiği üzere mevcut 4688 sayılı yasaya göre kamu emekçilerinin toplu sözleşme görüşmeleri Ağustos ayının ilk iş günü başlayacak. Taraflar arasında uyuşmazlık yaşanması durumunda devreye girecek olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Heyeti sürecini de dahil ettiğimiz 31 Ağustos’ta sona erecek. Hatırlanacağı üzere 2014-2015 yıllarını kapsayan 2. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri AKP hükümeti ve yandaş konfederasyon işbirliği ile oldubittiye getirilmişti. Tarihe kara bir leke olarak geçen satış sözleşmesi ile kamu emekçilerinin 2014 yılı maaşlarında net 123 TL artış yapılmıştı.  Kamu emekçileri tarihinde ilk defa enflasyon farkı verilmemesinin düzenlendiği söz konusu satış sözleşmesi ile taban aylık katsayısına bağlı ödeme tutarlarında da hiçbir artış yapılmamıştı. Yani aile-eş yardımı, özel hizmet tazminatları,  doğum ve ölüm yardımları,  harcırahlar, fazla mesai ücretleri, ek ders ücretleri gibi pek çok kalemde hiçbir artış yapılmamıştır.  Kamu emekçilerinin 2015 yılı maaşları için ise yüzde 3 + yüzde 3 artışta anlaşma sağlanmıştır” dedi.

kesk_ic-006.jpgTÜİK VERİLERİNDEN ÖRNEKLER VERDİ

Açıklamasında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine değinen KESK Dönem Sözcüsü Özkan Uç, “Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan resmi rakamlara göre 2014 yılında maaşlarında yıllık ortalama yüzde 5,2 artış yapılan kamu emekçilerine enflasyon farkı verilmemiştir. Sadece enflasyon farkından dolayı kamu emekçileri 2014 yılını en az yüzde 3 kayıpla kapatmıştır. Üstelik dikkat çektiğimiz üzere bu kayıp sadece enflasyon farkından yaşanan kayıptır.  Taban aylık katsayısına bağlı ödeme tutarlarında yaşanan kayıp buna dahil değildir. Altını özellikle tekrar tekrar çiziyoruz.  Yukarıda ifade ettiğimiz kayba taban aylık katsayısına bağlı ödeme tutarlarında yaşanan kayıp dahil değildir. Yaptığımız hesaplamalar kamu emekçilerinin, enflasyon farkı ve buna bağlı olarak yaptığı işe göre aldığı taban aylık katsayısına bağlı ödeme tutarlarında yaşadığı kaybın ortalama bir maaş tutarında olduğunu göstermektedir. Kısacası kamu emekçileri 2014 yılında 12 ay çalışmış ama 11 aylık maaş almışlardır. Bir ay angarya çalışmışlardır” diye konuştu.

2014 yılını ortalama bir maaş kayıpla kapatan kamu emekçileri için 2015 yılın da değişen bir şey yoktur diyen Uç, “Bilindiği üzere ikinci dönem “toplu sözleşmesinde” 2015 yılı için kamu emekçilerinin maaşlarında yüzde 3+yüzde 3 artış ve öngörülmüştür. TÜİK tarafından açıklanan altı aylık resmi enflasyonun bu oranları geçmesi durumunda bu kez farkın maaşlara yansıtılması düzenlenmişti. TÜİK’in açıkladığı resmi rakamlara göre altı aylık enflasyon yüzde 4,76 olarak ilan edilmiştir. Buna göre yılın ilk altı ayı için maaşlarında yüzde 3 artış yapılacak olan kamu emekçilerinin, emeklilerin maşalarına yüzde 1,76 enflasyon farkı yansıtılacaktır.

Üstelik çarşıda, pazarda yaşanan gerçek enflasyonun TÜİK tarafından açıklanan gerçek enflasyonla uzaktan yakından ilgisi olmadığını bilmeyen kalmamıştır.  En basitinden kamu emekçilerine enflasyon farkı verilmeyen 2014 yılının kurban bayramı öncesinde doğalgaza yüzde 9,8, elektriğe ise yüzde 10,1 oranında zam yapılmıştır.  2011-2014 arası üç yıllık dönemde doğalgaza yapılan zam oranı yüzde 60’ı, elektriğe yapılan zam oranı yüzde 40'ı aşmıştır. Aynı dönemde ortalama kamu emekçisinin maaşındaki artış ise sadece yüzde 17 civarında kalmıştır” şeklinde konuştu.

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız tabloya rağmen AKP hükümetlerinin 13 yıllık iktidarında sermayeye sınırsız kar alanları açılırken emekçilerin ücret ve sosyal hakları sürekli budamış, emekten sermaye bir refah transferi yaratmıştır diyen Uç açıklamasını şu sözlerle noktaladı: “Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılarak tasfiyesine hız verilmiş, kamu emekçilerinin sınırlı iş güvencesi başta olmak üzere emek hakları torba yasalarla, Kanun Hükmünde Kararnamelerle daha da sınırlanmıştır. Dayattıkları toplu satış sözleşmeleri ile yaşamsal sorunlarla boğuşan, her geçen gün biraz daha güvencesizliğe itilen, geleceğe dair umutları karatılmak istenen ile kamu emekçileri ile alay etmişlerdir.

Kamu emekçileri ve emekliler olarak 2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem “Toplu Sözleşme” görüşmelerine işte bu açlık ve sefalet tablosu içinde giriyoruz.

Kamu emekçilerine ve emeklilerine dayatılan bu iç karartıcı tablonun değişmesi için öncelikle gıda enflasyonun temel alındığı bir hesaplama ile 2014 yılı farkları maaşlarımıza yansıtılmalıdır. TÜİK artık fark ödenecek dönemlerin son aylarında enflasyonu düşük gösterme politikasından vazgeçmelidir. 

Başta altında ülkemizin imzasının bulunduğu Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) sendikamız TÜM BEL SEN lehine verdiği karar başta olmak üzere evrensel sendikal normlara uygun, özgür toplu sözleşme hakkını kapsayan bir yasanın yapılması yeni hükümetin önünde artık ertelenemez bir görev olarak durmaktadır.

Grev hakkımızın yasal teminat altına alınmadığı, örgütlenmenin önündeki engellerin korunduğu 4688 sayılı yasa ve “ Toplu Sözleşme” düzenin gölgesi kaldırılmadıkça emekçiler aleyhine olan tablonun değişmeyeceği açıktır. Gerekli mevzuat değişiklikleri yapılıncaya kadar 3. Dönem toplu sözleşme takvimi Eylül ya da Ekim ayına alınmalı, bundan sonraki dönemlerde de görüşmeler bu takvime göre gerçekleştirilmelidir.

Attığı her adımda kamu emekçilerinin iradesini temel almayı ilke edinen bir konfederasyon olarak bu konuda üzerimize düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmeye hazırız. 

Kamu emekçilerinin emeğinin ve alın terinin hükümet ve yandaş konfederasyon işbirliği ile gerçekleştirilen satış sözleşmeleri ile gasp edilmemesi için mücadelemizi sadece toplu sözleşme masasında değil, emekçilerle buluştuğumuz her platformda sürdürmeye devam edeceğiz.

Buradan bir kez daha sendikalı, sendikasız tüm kamu emekçilerine çağrıda bulunuyoruz. “İnsanca yaşam ve insanca çalışma” için sürdürdüğümüz mücadelemizin talepleri sadece KESK’in değil, tüm kamu emekçilerinin, sizlerin talebidir. Gelin bu talepler için mücadeleyi birlikte yükseltelim. Emeğimizi, alın terimizi gasp etmek isteyenlere karşı omuz omuza birlikte olalım.”