Konuyla ilgili dernekte düzenlenen basın toplantısında konuşan Munzur Doğal Yaşamı Koruma Derneği Başkanı Haydar Çetinkaya, DSİ Genel Müdürlüğü’nden baraj ve HES’lere ilişkin güncel bilgi talebinde bulunduklarını ve bilgilerin kendilerine verildiğini söyledi.

Çetinkaya, “Bu talep üzerine gelen yazıda haberdar olmadığımız ve bizleri hayal kırıklığına uğratan gelişmeler oldu. Daha önce Pülümür Barajı ve HES projesi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından sonlandırılmıştı. Bu olumlu bir karardı. Ancak yeni aldığımız bilgilere göre bu projeye alternatif proje geliştirilmiş. İki adet boru tipi santral yapılarak Pülümür Barajı ve HES’ten çok daha büyük alanı etkileyecek belki de Pülümür Vadisi’ni tümden bitirecek iki adet regülatör ve HES projesi mevcut” dedi.

baraj_ic-015.jpgBaraj ve HES’lerle ilgili Dersim Soykırım Haritası hazırladıklarını belirten Çetinkaya, “Dersim’de nerede bir nehir, dere bulunmuşsa üzerine baraj ve HES projelendirilmiş. Bunların yapılması halinde tüm yaşam alanlarımız, yaban hayatı yok olacak. Çevresel etkileri hiçbir şekilde değerlendirilmeden yapılan bu projeler, bilime ve yaşam hakkına da aykırıdır” diye konuştu.

 Dersim’in sadece baraj ve HES tehdidi altında olmadığının altını çizen Çetinkaya, “İlimizde 6 adet maden projesi mevcut. Bütün bunların yapılması durumunda Dersim topraklarının yaklaşık yüzde 30’u elimizden artık geri dönüşü olmayacak şekilde alınmış olacak” şeklinde konuştu.

 BARO BAŞKANI KAPLAN: “DAVA AÇAĞIZ”

Toplantıda konuşan Dersim Baro Başkanı ve Munzur Doğal Yaşamı Koruma Derneği Özgür Ulaş Kaplan ise şunları dile getirdi: “Pülümür Vadisi üzerinde yapımı düşünülen projeyle ilgili iptal ve yürütmenin durdurulması amacıyla yargıya başvurmuştuk. Bu projeyi savunma gerekçelerinde projelerin 1993 yılından önceki projeler olduğunu ve ÇED muafiyeti olduğunu ileri sürmüşlerdi. İptal davalarının tamamında hiçbir projenin ÇED’den muaf olmadığı, ÇED alınmaması halinde hukuka aykırı projeler olduğu tespitiyle yürütmeyi durdurma ve iptal kararları verildi. Bu süreçte ilgili şirketler ÇED sürecini sonlandırmıştı. Ancak gelinen noktada önceki projenin dışında Pülümür Vadisi ve Pülümür HES’le ilgili değişiklikler yapılmış, kod seviyesi düşürülmüş, Pülümür HES daha küçük bir projeye dönüştürülmüş ama devamında daha uzun, vadide daha geniş bir alanı kapsayacak iki yeni boru tipi regülatör eklenmiş. Yani üç projeyle vadiye zarar verecek alan büyütülmüş. Bunların yapılması halinde vadi tamamen yok olacak. bu durum yasalara, anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil ediyor. Bu konuda her türlü demokratik tepkimizi göstermeye devam edeceğiz. Baro olarak, hukukçular olarak bu konuyu yargıya taşıyacağız. Yeni davalar açacağız. Havza planlamaları yapılmamış, iklim ve ÇED raporları alınmamış bu yıkım projelerine karşı hukuk mücadelesi yürüteceğiz.”