Hükümet Konağı önünde düzenlenen açıklamada özel güvenlik bölgesi kapsamına giren Zankirek Köyü Esenler Mezrası’nda ikamet eden vatandaşlar adına açıklama yapan Seher Sağlam, ikamet ettikleri alanın valilik kararıyla 4-19 Ağustos tarihleri arasında özel güvenlik bölgesi ilan edildiğini belirterek, “Bu karar kapsamında Yenibaş karakolu karaçavuş mezrasında ikamet eden köylülere 04.08.2015 tarihinde saat 17:00’a kadar köyü boşaltın aksi taktirde yaşanacak herhangi bir çatışma durumunda can güvenliğinizi sağlayamayız herhangi bir sorumluluk kabul etmeyiz diyerek köyün boşaltılmasını istemişlerdir. Köylüler bu dayatma karşısında gidecek bir yerlerinin olmadığını, bulundukları yerin ikamet ettikleri yer olduğunu, ekinlerinin hasat zamanında olduğunu ve her hanenin 300-400 tane küçükbaş hayvan beslediğini belirterek köyü boşaltmayacaklarını belirtip tutulan tutanağı imzalamak zorunda kalmışlardır. Köylünün can güvenliğinin olmadığını akşam 17.00’dan sonra giriş çıkışın olmayacağını ve bu durumun iki hafta boyunca devam edeceğini belirten karakol görevlilerine karşı köylülerin cevabı köylerini terk etmeyecekleri yönünde olmuştur” dedi.

Valiliğin kararı karşısında ilgili mercilere köylülerin yakınlarının yaptığı başvurular sonucunda tüm merciler aynı cevabı vermiştir diyen Sağlam, “Ağız birliği yapılmışçasına yaşanacaklardan sorumlu olmayacaklarını, can kaybı olursa sorumluluk kabul etmediklerini belirtmişlerdir. Karaçavuş ve belirtilen diğer bölgelerde herhangi bir can kaybı olursa bunun sorumlusu ne kadar kabul etmeseler de devlettir, Hozat kaymakamlığıdır, Tunceli valiliğidir, Yenibaş karakoludur. Valilik kararında sosyal ve ekonomik gelişmelerin olumsuz etkilenmesinden söz etmektedir. Ancak köylerin boşaltılması insanların zorunlu göçe tabi tutulması bu insanların ekonomik olarak sosyal olarak mağduriyet yaşamasını beraberinde getiriyor. Köylülere bu 15 günlük süre içinde ikamet edecekleri bir yer gösterilmemiş, hayvanların barınması ve hayvancılık faaliyetinin devam etmesini sağlayacak bir mera yeri gösterilmemiştir. Hasat zamanındaki ekinleri ile ilgili yaşayacakları mağduriyetin nasıl giderileceğine dair bir garanti verilmemiştir. Köylerini boşalttıktan sonra civardaki ormanların yanması, evlerinin olası bir çatışmada yıkılmayacağının garantisi yoktur. Yine kararda belirtildiği gibi seyahat etme hakkını kullanmaktan mahrum bırakılmak gerekçe gösteriliyor ancak karar yürürlüğe girene kadar rahatça gidip geldiğimiz köyümüze bugün güvenlik bahanesiyle giriş-çıkış yapamıyoruz. Şuana kadar yapmış olduğumuz görüşmelerde söylenen sözler hep aynıdır. Güvenlikli bölgeden bahsedilmektedir. Ancak nasıl bir güvenlik bölgesiyse doğu-batı yönlerinde iki ayrı karakol bulunmasına ve bu o bölgenin her iki karakoldan da net bir şekilde görünmesine rağmen oradaki insanların can güvenliği konusunda karakol, kaymakamlık, valilik, devlet garanti verememektedir. Bunun yanında insanlar herhangi bir çatışmada ölürse sorumluluk almaktan kaçmak için insanlara tutanak imzalamayı dayatmaktadır. Ve bu bölgenin adı güvenlikli bölgedir. Ordaki herhangi birinin başına gelecek bir durumdan dolayı hesap verecek olan DEVLETTİR.

Yasak ilan edilen bölgede şuan ikamet eden 30’a yakın köylü kaldığını ve bunların isimlerini basına yansıtacağımızı belirtiriz. Ayrıca yasak edilen bölgede kalan insanlarla iletişim kurulmasını sağlayacak hiçbir iletişim aracı bulunmamaktadır” diye konuştu.

Basın açıklamasının ardından Hozat Meydanına yürüyen kitle oturma eyleminin ardından dağıldı.