“Her gün adaletin yerini bulması için emek veren sevgili meslektaşlarımız” başlığıyla yazılan mektupta şunlar kaydedildi: “16 Ağustos'tan bu yana, ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yer alan illerin çeşitli ilçelerinde, değişen sürelerde sokağa çıkma yasakları ilan edilmektedir. Sur'da 103. gününe dayanan bu yasakların hukuki temeli dahi henüz tartışmalıyken, yasaklar esnasında meydana gelen hak ihlallerinin boyutları, hakikatin aranmasını ve ortaya çıkarılmasını mecbur kılmaktadır. Çatışmalı süreçlerde kaybedilen canlar, temelinden sarsılan gündelik ve olağan yaşam, bozulan bedensel ve ruhsal bütünlük, malvarlığının uğradığı zararlar belki de meydana gelen yıkımın en görünür boyutlarıdır. Canlı cansız her varlık için bir yıkım olan savaş, bugünle birlikte geçmişi ve geleceği de etkiler. Savaşla kültürel, tarihi ve toplumsal miras silinirken, gelecek, çatışmaların yarattığı kin ve düşmanlıkla örülür. Bununla beraber çatışmalı süreçlerde hakikat de bulanır ve hakikate erişim, normal süreçlerde olmadığı kadar güçleşir. Burada hakikat, başka haklara ulaşılması ve bu hakların muhafazası için varılması gereken bir nokta olmanın ötesinde, toplumsal yaraların kapanması yolunda bir dermandır da.

Ses verme, çağırma, hatırlatma, talep etme anlamlarına gelen Latince vocare kelimesinden türeyen avukatlık mesleği ve avukatların meslek örgütü olan barolar, hakikati ve adaleti aramak, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak amacına yönelmişlerdir. Bu amaç, aynı zamanda barışın örülmesi, eşit ve özgür bir yaşamın kurulması bakımından da bir ön şarttır. Bu çatışmalı süreçlerde insan haklarını savunmak, hukuk devleti ilkesini gerçekleştirebilmek, yaşananları yerinde görmek ve sonrasında kolektif bir hukuk mücadelesi yürütmek için, siz değerli Baro Başkanlarımızı, sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği bölgelere davet ediyoruz.”