Dersim Barosu adına Avukat Özgür Ulaş Kaplan tarafından hazırlanan dilekçenin açıklamalar bölümünde şunlara yer verildi:

1 ) Tunceli Valiliği tarafından yapılan 08.09.2015 tarihli duyuru ile 21.08.2015 tarih ve 2015 / 8058 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Tunceli il sınırları içerisinde yer alan ve isim ve koordinatları verilen bölgeler hakkında, 01 Eylül 2015 ile 01 Mart 2016 tarihleri arasında “Geçici Askeri Güvenlik Bölgesi” ilan edildiği kamuoyuna duyurulmuştur. İdari işlem ile duyuruda adı geçen bölgeler 6 ay süre sivil vatandaşlara kapatılmıştır. Bu alanlar vatandaşlar tarafından bu süre zarfında hiçbir şekilde kullanılamayacaktır. 

2 ) Söz konusu Bakanlar Kurulu kararı ile Türkiye’nin çeşitli illerinde değişik sayıda alanlar askeri güvenlik bölgesi ilan edilmiştir. Tunceli Valiliği tarafından 08.09.2015 tarihinde yapılan basın duyurusu ile de söz konusu Bakanlar Kurulu kararına dayanılarak Tunceli il sınırında kalan 11 adet bölgenin de Geçici Askeri Güvenlik Bölgesi kapsamına alındığı, basın duyurusunda belirtilmiştir. Söz konusu idari işlemin hukuki dayanağı olarak ise Askeri Yasak Bölgeler Ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu ile bu kanun uyarınca yayınlanan Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliği gerekçe gösterilmiştir. 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler Ve Güvenlik Bölgeleri Kanununun 1 maddesinde kanunun amacı şu şekilde belirlenmiştir. “Madde 1 – Bu Kanunun amacı; a) Yurt savunması bakımından hayati önemi haiz askeri tesisler ve bölgeler ile sınırların, güvenlik ve gizliliğini sağlamak için bunların çevrelerinde, kıyılarında ve havalarında; kara, deniz ve hava askeri yasak bölgelerinin, b) Yurt savunması veya yurt ekonomisine önemli ölçüde katkıda bulunan veya kısmen dahi tahripleri veya devamlı olarak ya da geçici bir zaman için faaliyetten alıkonulmaları halinde milli güvenlik veya toplum hayatı bakımından olumsuz sonuçlar doğurabilecek; diğer askeri tesis ve bölgeler ile kamu veya özel kuruluşlara ait her türlü yer ve tesislerin etrafında güvenlik bölgelerinin, Kurulması, kaldırılması ve gerektiğinde genişletilmesine ilişkin esas ve yöntemlerin düzenlenmesidir.”17.1.1983 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile yayınlanan 83/5949 nolu Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliği uyarınca da tanımlamalar şu şekilde yapılmıştır. “ Tanımlar: Madde 3 -7) Güvenlik Bölgeleri A – Özel Güvenlik Bölgeleri Kamu ve özel kuruluşlara ait stratejik değeri haiz her türlü yer ve tesislerin dış sınırlarından itibaren en fazla dört yüz metreye kadar geçen noktaların birleştirilmesiyle tespit edilen alanlardır. B - Askeri Güvenlik Bölgeleri Daimi Askeri Güvenlik Bölgeleri: Birinci derece kara ve deniz yasak bölgesi olarak ilan edilmeyen silahlı kuvvetlere ait kışla, kıta, karargah, kurum ve ordugah ve tesisler ile sualtı ve su üstü tesislerinin her türlü patlayıcı, yanıcı, akaryakıt ve gizlilik dereceli maddelerin konmasına tahsis edilmiş sabit ve seyyar depo ve cephaneliklerle, bu gibi maddeleri dolduran, boşaltan tesisler ve atış poligonlarının çevresinde; bu yerlerin dış sınırlarından itibaren en fazla dört yüz metreye kadar geçen noktaların birleştirilmesi ile tespit edilen alanlar ile) Belirli Süreler İçin (Geçici) Kurulan Askeri Güvenlik Bölgeleri: Mal ve can güvenliği bakımından girilmesinde sakınca görülen atış alanları ile tatbikat bölgeleri içinde atış ve tatbikatın devam ettiği sürece kara, deniz ve hava askeri güvenlik bölgesi olarak sınırları ve kapsamı ilgili makamlarca uygun araçlarla ilan edilen alanlardır.”

ovacik_ic-008.jpgMevcut yasa ve yönetmelik ile açık bir şekilde askeri güvenlik bölgeleri tanımlanmış ve hangi alanları hangi şartlar altında kapsayacağı hüküm altına alınmıştır. Yasada Askeri Güvenlik Bölgeleri Kamu ve özel kuruluşlara ait stratejik değeri haiz her türlü yer ve tesislerin dış sınırlarından itibaren en fazla dört yüz metreye kadar geçen noktaların birleştirilmesiyle tespit edilen alanlar olarak tanımlanmıştır. Yine atış ve tatbikat alanları için geçici süre ile ancak sınırlamalar yapılabilmektedir. Tunceli’de 6 ay süre ile Askeri Güvenlik Bölgesi ilan edilen alanlar vatandaşların çeşitli sebepler ile istifade ettiği ve kullandığı bölgelerdir. Bu alanlar atış ve tatbikat alanı olarak kullanılan ve bu sebeple geçici askeri güvenlik bölgesi olarak ilan edilebilecek nitelikte sahalar değildir. Bu Bakanlar Kurulu kararları ile İdare tarafından söz konusu alanların askeri güvenlik bölgesi ilan edilmesinin yasal ve hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

3 ) Bakanlar Kurulu kararına dayanılarak Tunceli Valiliği tarafından “Geçici Askeri Güvenlik Bölgesi” ilan edilen alanlar çok geniş alanları kapsamaktadır. Bu alanların bazı bölgelerinde hayvancılık faaliyetleri yürütülmektedir. Yine bazı alanlarda köylere ait mera ve yayla alanları yer almakta ve bazı bölümlerde de vatandaşların mezarlıkları bulunmaktadır. Ayrıca köy, yayla ve mera yollarının bir kısmı da yasaklanan bu alanlardan geçmektedir. İlan edilen ve 6 ay süre ile sivillere yasaklanan bölgeler, bölgede yaşayan birçok insanı çeşitli nedenler ile mağdur etmiştir.

Tunceli ilinde olduğu gibi askeri güvenlik bölgesi ilan edilen alanları kapsayan bölgelerde İl Mera Komisyonu Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen ihaleler neticesinde yayla alanları pazarlık usulü ile kiraya verilmiştir. Vatandaşlar ihale bedelleri karşılığında belirlenen alanlarda yaylara çıkmakta ve hayvancılık faaliyetleri yürütmektedir. Davaya konu olan idari işlem ile bu alanların kullanılması tamamen yasaklanmıştır. Bu anlamda askeri güvenlik bölgesi kararı ile başta yaylacılar olmak üzere bölge halkı ciddi anlamda mağdur edilmiştir. Maddi anlamda zarara uğrayan yaylacıların zararları da karşılanmamıştır.

  Yine askeri güvenlik bölgesi ilan edilen alanlarda geçtiğimiz günlerde bazı orman yangınları meydana gelmiş, ancak resmi kurumlar yasaklama kararı nedeniyle bu alanlarda söndürme faaliyetlerine katılamamışlardır. Mevcut yasaklama karaları resmi kurumların kamu hizmeti görevlerini ifa etmelerine de engel teşkil etmektedir. Bu yönüyle de telafisi güç zararlar meydana gelmektedir.

4 ) Davalı İdarenin işlemi açıkça hukuka aykırıdır. Açıkça hukuka aykırı işlem hakkında yürütmeyi durdurma kararı verilmediği takdirde vatandaşların mağduriyeti devam edecektir. Bu sebeple işlem hakkında yürütmeyi durdurma kararı talep etme zorunluluğu doğmuştur. İdarenin mevcut idari işlemine, gerekçe olarak gösterilen Askeri Yasak Bölgeler Ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu ile Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliğine açık bir şekilde aykırılık teşkil etmektedir.  Koordinatları verilerek belirlenen özel güvenlik alanlarının tespitinde yasal gerekçe gösterilememiştir. İşlem yasa ve yönetmeliğe aykırı olduğu gibi Anayasaya da aykırılık teşkil etmektedir. Anayasa’nın 23’üncü maddesinde “Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir” denilerek seyahat etme hürriyeti koruma altına alınmıştır. Ayrıca kanunsuz bir şekilde temel hakların kısıtlanamayacağı da Anayasanın temel ilkeleri arasındadır. Mevcut idari işlem iç hukuka aykırı olduğu gibi Türkiye’nin taraf olduğu ve usule uygun bir şekilde onaylayarak Anayasanın 90. Maddesi uyarınca iç hukuk hükmü olarak kabul ettiği başta AİHS olmak üzere, birçok uluslararası sözleşmeye de aykırıdır. Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 4 Nolu protokolün de seyahat özgürlüğü düzenlenmiştir. 4 nolu protokolün “ serbest dolaşım hakkı” başlıklı 2. Maddesi şu şekildedir. “ Bir devletin ülkesi içinde usule uygun olarak bulunan herkes, orada serbestçe dolaşma ve orada ikametgâhını seçme hakkına sahiptir ” Mevcut düzenlemelere aykırı olan birçok emsal nitelikte yargılamada gerek İdare mahkemelerince gerekse AİHM tarafından verilen emsal yargı kararları bulunmaktadır. Özellikle, keyfi olarak ilan edilen askeri güvenlik bölgesi kararlarının iptali yönünde verilen idari mahkemesi kararları bulunmaktadır. Emsal yargı kararlarında da yukarıda belirttiğimiz hususlar açıkça dile getirilmiş, yasal dayanağı bulunmayan idari işlemler ile kişilerin en temel haklarının kısıtlanamayacağı hüküm altına alınmıştır.

5 ) Davalı İdari kurumun işleminin İYUK açısından hukuki değerlendirilmesine gelince; Davalı idarenin söz konusu işlemi, İdari bir işlemde olması gereken yasal unsurlar yönünden sakat ve hukuka aykırı bir işlemdir. Öncelikle idari işlem sebep unsuru yönünden sakattır. İdari işlemler mutlaka bir sebebe dayanırlar, sebepsiz işlem olamaz. İdari işlemde sebep, idariyi işlem yapmaya yönelten şarttır. Bu şart; maddi ve fiili bir olay, yada hukuki bir durum olarak kendini gösterebilir. Oysa ilgili işlemde idarenin işlemi sebepsiz bir işlemdir. Yasaya uygun bir sebep gösterilmemiştir. Yasa metni ve yönetmelikler çok açık ortadadır. Yine İdarenin kendisine tanınan takdir yetkisi içerisinde seçtiği konunun; hukuka, gerçeğe ve kamu yararına uygun olarak seçilmemesi de işlemin konu yönünden sakatlığını gerektirir. İdare takdir yetkisini kullanırken bunun önündeki en büyük sınır, yetkinin keyfi olarak kullanılamayacağıdır. İdarenin özel güvenlik alanlarını belirleme işlemleri hukuka aykırı bir yorumla keyfi yapılmıştır.                          

Maksat unsuruna gelince idari bir işlemin maksadı ortak amaç olan kamu yararıdır. Hukuk devletinde hiçbir makam ve merciinin yasanın kendisine verdiği yetkiyi, kendisinin yada bir başkasının çıkarı doğrultusunda veya bir siyasal amaca yönelik olarak kullanılması mümkün değildir; kamu gücü kullanılarak yapılan işlemin hukukiliği ve geçerliliği, bu işlemi ancak kamu yararını sağlamak ve kamu hizmetini devamlı, düzenli, süratli ve verimli bir şekilde yerine getirmek üzere yapılmış olması halinde mümkündür. Söz konusu idari işlem kamu yararı içermediğinden, hukuka aykırı olarak vatandaşların en temel haklarını kısıtladığından maksat unsuru bakımından da sakattır.

6) Davalı idarenin işlemi açıkça görüldüğü gibi yasal dayanaktan yoksun ve hukuka aykırıdır. İptalinde yasal zorunluluk vardır. Bu nedenle de Mahkemenize başvuru zorunluluğu hâsıl olmuştur.    

Hukuki nedenler ile delillere de yer verilen dilekçenin sonuç bölümünde, “Yukarıda belirttiğimiz nedenlerden ötürü davalı idarenin açıkça hukuka aykırı olan 21.08.2015 tarih ve 2015 / 8058 sayılı “ Geçici Askeri Güvenlik Bölgesi ” işlemine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı hakkında Yürütmeyi durdurma kararı verilerek işlemin İPTALİNE, yargılama giderlerinin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ederiz” ifadelerine yer verildi.