Eğitim Sen Dersim Şubesi tarafından Sanat Sokağı’nda düzenlenen açıklamada konuşan Şube Başkanı Süleyman Güler, Karaman’da yaşanan çocuk istismarına değinerek, “Eğitim Sen olarak, anayasa ve Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere taraf olduğu insan hakları sözleşmelerinin ortak koruma alanı içinde yer alan, demokratik toplumların temel değerlerinden biri olan yaşam hakkının korunması bir yana ihlalinin sıradanlaştığı günlere bir kere daha dikkat çekmek istiyoruz. Türkiye’de ne yazık ki kamu denetiminden uzak dini vakıflar ve kuruluşlar aracılığı ile eğitim adı altında yapılan faaliyetlerin sonuçları can yakmaktadır. Diyarbakır’da kaçak Kuran Kursu’nda çıkan ve 6 çocuğun yaşamına mal olan yangından sonra Karaman, Aydın ve Osmaniye’de yaşanan cinsel istismar vakaları, gönüllülük adı altında dini eğitim veren kurum ve kuruluşlarla ilgili kamu denetimine ne kadar ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Çocuk istismarı ve ihmalinin toplumumuzda ne denli ciddi ve bir o kadar da örtük kalmış bir olgu olduğunu, istismarı önlemeye, ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaları yaşama geçirmenin ne denli yaşamsal olduğunu bir kez daha göstermiştir. Türkiye’de çocuk haklarından bahsetmek bile başlı başına sıkıntılı bir konu haline gelmişken, ülkemizde çocuk haklarını merkezine almayan politikalar üretilmektedir. Özellikle son yıllarda artan çatışmalar, bu çatışmalarda öldürülen çocuklar, başta yaşam hakkı olma üzere çocukların çocuk olmalarından kaynaklı sahip oldukları tüm hakların ihlal edildiğini göstermektedir. Ülkemizde yargı kararları ve uygulamaları cinsel istismara uğrayan çocuklara ne yazık ki istismarcılar kadar zarar vermektedir. Bu konuda olan birçok olay örtbas edilmekte cinsel istismar suçu işleyen sanıklar adeta yargı kararları ile korunmaktadır. Yetmezmiş gibi Diyanet verdiği fetvalarla çocuk istismarı konusunda erkek egemen düzenin çürümüşlüğünü ortaya koymayı görev edinmiş haldedir” dedi.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANINA TEPKİ!

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının Karaman’daki olayın ardından yaptığı açıklamaya tepki gösteren Eğitim Sen Dersim Şube Başkanı Süleyman Güler, “Son olarak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Ensar Vakfı ve tacizci öğretmeni “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” sözleriyle sistematik olmayan tecavüzü suç saymadıklarını itiraf etti. hükümet bütün kurumları ve yandaş medya aracılığı ile canhıraş bir şekilde Ensar Vakfı ve tecavüzcü öğretmeni aklama telaşına düşerek, neredeyse cinsel istismara uğramış çocukları suçlayacak bir pozisyon almıştır. Ancak çürümüş sistemlerinin kokusunu örtbas edemeyeceklerdir

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak bizler, bu ve benzeri vakaların bir daha yaşanmaması için kalıcı çözümlerin bir an evvel hayata geçirilmesini, hukukun tecavüzcüleri korumak yerine adaleti tesis etmesini ve Ensar Vakfı başta olmak üzere denetimden uzak olan dini vakıf ve cemaat evlerin kapatılmasını talep ediyoruz. Bir kereden bir şey olmaz anlayışı içerisinde olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanını istifaya davet ediyoruz. Mahkemelerin çocukları ilgilendiren cinsel sömürü davalarında kararlarını verirken Türkiye’nin kabul ettiği sözleşmeleri hayata geçirmelerinin bir uluslararası ve insani yükümlülük olduğunu hatırlatıyor, çocuk istismarı ile ilgili davaların takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz” dedi.

ŞİDDETE UĞRAYAN ÖĞRETMEN

Basın açıklamasında Merkez Namık Kemal Endüstri Meslek Lisesi pansiyonunda darp edilen öğretmene de değinen Eğitim Sen Şube Başkanı Süleyman Güler şunları kaydetti: “Geçtiğimiz hafta içerisinde yaşanan bir olayda öğretmen arkadaşımız Gökhan Kendüz Namık Kemal Endüstri Meslek Lisesi Müdürlüğü pansiyonunda nöbeti esnasında okul öğrencileri ile yaşanan tartışma sırasında darp edilmiştir. Bir öğretmen arkadaşımıza dönük bu saldırıyı asla kabul etmediğimizi belirtiyor, öğrenci ve velilerimizi şiddete karşı tavır almaya çağırıyoruz.

Yaşanan bu olay okul ortamlarında şiddetin ortadan kaldırılması, gençlerimizin zararlı ortam ve alışkanlıklardan korunması noktasında toplumsal olarak hepimizin daha duyarlı olması gerektiğini bir kez daha göstermektedir. Hep birlikte hem bu şiddet üreten sistem karşısında gençlerimize sahip çıkmalı ve korumalı, gerek birbirlerine, gerek öğretmenlerine gerekse de topluma karşı sevgi ve saygı çerçevesinde bir yaklaşım göstermeleri iç in daha çok çaba harcamalı hem de gençlerimizi şiddetten uzak tutmalıyız. Bu konuda bütün olarak tüm halkımızın gereken hassasiyeti göstereceğine ve sorumlu davranacağına inanıyoruz.”

SORUŞTURMALARA TEPKİ

Bir günlük iş bırakma eylemi nedeniyle açılan soruşturmalara tepki gösteren Eğitim Sen Şube Başkanı Süleyman Güler, “29 Aralık 2015’de gerçekleştirdiğimiz bir günlük hizmet üretmeme eylemine katılan 620 eğitim emekçisi arkadaşımız anayasal, yasal ve uluslararası hukuk bakımından hiçbir gerekçe yokken soruşturma açılmış ve ifadelerimiz alınmıştı. Bu soruşturma yürütülürken Darıkent’te ücretli öğretmen olarak çalışmakta olan öğretmen arkadaşımız Duygu Kılınç ile ilgili İl Milli Eğitim Müdürlüğü Müfettişlerinin düzenlediği rapor ile 04.03. 2016 tarihi itibari ile arkadaşımızın görevine hukuksuz bir biçimde son verilmiştir. Arkadaşımızın görevine eğitim öğretimi aksatma gerekçesi ile son verildiği belirtilmiştir. Oysa bir gün işe gelmedi diye arkadaşımızın görevine son veren müfettişler ve bu kararı uygulayan mülki ve idari amirler 4 Mart’tan bu tarafa yani üç haftadır Darıkent’teki öğrencilerimizin derslerinin tam da TEOG sınavı öncesi boş geçmesine neden olarak gerçek manada eğitim haklarını engellemişlerdir. Biz de bu işlemi yaparak öğrencilerimizin eğitim hakkını hem de öyle bir gün değil üç hafta engelleyenler hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. İl Milli Eğitim Müdürü ile yaptığımız görüşmede bu yaklaşımın haksız ve keyfi bir yaklaşım olduğunu, valilikle görüşülerek yapılan yanlıştan dönülmesi gerektiğini ve arkadaşımızın göreve iade edilmesi gerektiğini belirttik. Ancak ilimizin TEOG sınavındaki başarısına katkısı, arkadaşımızın zor koşullarda fedakarca çalışan başarılı bir öğretmen olduğu kabul edilmesine rağmen görüşmelerimiz sonuçsuz kalmış arkadaşımız görevine iade edilmemiştir.

Eğitim emekçilerinin veli ve öğretmenlerimizin moral ve motivasyonunu bozucu, veli ve öğrencileri de cezalandırmaya dönük bu haksız, hukuksuz ve keyfi tutumdan derhal vazgeçilmeli, arkadaşımız görevine başlatılmalıdır. Arkadaşımızın yanında olduğumuzu ifade ediyor, arkadaşımıza dönük bu tutumu kınıyoruz” diye konuştu.