Dersim coğrafyasının genelinde sürdürülmek istenen çok sayıda madencilik faaliyetleri bulunmaktadır. Yüz ölçüm olarak değerlendirdiğimizde Dersim’de gerçekleştirilmek istenen madencilik faaliyetleri topraklarımızın %15-20 sine tekabül etmektedir.

  Bu madencilik çalışmalarının en tehlikelisi Cevizlidere-Mamlis ve Sin üçgeninde yer alan altın-bakır ve molibden madenleri görülmektedir. Günümüze değin bu alana yönelik ciddi çalışmalar yapılmıştır.

Önümüzdeki süreçte Ovacık Cevizlidere-Merxo köyü merkezli altın -molibden-bakır madeni faaliyetleri, Geyiksuyu Nahiyesine bağlı Sin köyü Bakır-Altın madencilik faaliyetleri ve yine ovacık-Hozat karayolu üzerinde bulunan kararaoğlan-Balikan köyünde sürdürülen altın-molibden ve bakır çıkarmaya yönelik madencilik faaliyetleri gündemimizi meşgul edecek konular olarak durmaktadır.

Şimdilik özellikle Ovacık Cevizlidere altın madenine yönelmiş durumdalar. Cevzlidere sahasında Çalık grup ile Avusturalya şirketi olan Alacor Gold ortaklığı söz konusudur.  Yine öte yandan Çalık Grubuna ait Lidya madencilik Sin ve Karaoğlan madenlerine yönelik çalışmaları sürmektedir.  Altın arama ve ayrıştırma faaliyeti siyanürle gerçekleştirilecek olup siyanürün yaratacağı tahribat ayrı bir çevre felaketine yol açacaktır.

İlgili şirketler ÇED sürecine tabi olunmaması için çalışma yapacağı alanı 25 hektarın altında göstermişlerdir. . ÇED sürecine dahil olması durumunda bu şirketlerin ÇED olumlu kararı alamayacağı kesindir. Çünkü çalışma yapmak istedikleri Ovacık-Hozat-Geyiksuyu üçgenini kapsayan alanın toplamı 5000 hektarın üzerindedir. Bu devasa sahayı belge üzerinde 25 hektarın altında göstermek sahtekârlık ve halkı kandırmaktır.  Bu alanın tamamı parça parça yok edilecektir. Türkiye coğrafyasının en gür meşe ormanları bu alan içerisinde kaldığı gibi yine önemli yaban hayatı sahası durumundadır.  Bu alanda yapacakları yıkım sonrasında 50-5 ton civarında altın rezervine ulaşmaları planlanmaktadır. Bunun yanında bakır ve molibden madenlerine de ulaşacaklardır.  50 ton altın rezervi için 50 km2’lik bir saha tamamen kazılacak, ormanlar yok edilecek bu saha üzerinde canlı yaşamı sonlandırılacaktır. Kullanacakları siyanür ile sadece bu alan değil çevresinde bulunan bütün yerleşim yerleri, toprak,  bitkiler, bağ bahçe, canlı hayatı zehirlenecektir. Siyanür’ün etkisi on yıllar boyunca devam edecektir. Topraktan derelere ve yer altı sularına karışacak siyanür Munzur gözeleri başta olmak üzere tüm içme sularımıza ve nehirlerimize karışacak ve zehirleyecektir milyonlarca meşe ağacından oluşan ormanlar yok edilecektir.  Derinliği yer yer yüzlerce metreyi bulan dev çukurlar açılacak ve bunlar asla kapatılmayacaktır. . İşleri bitince yaşanmaz bir toprak parçası bırakıp defolup gideceklerdir. Devlet bu kıyıma şimdilik onay vermiş durumda. Yani devlet bir avuç altın için Türkiye’nin en gür meşe ormanlarını yok etme çabasında. Değil 50 ton altın 500 yon altın dökseniz bile yok edeceğiniz tabiat parçasını eski haline asla döndüremezsiniz.

 

  Ovacık halkının bu madenlere karşı duruşu bilinmektedir. Buna rağmen şirketler yatırım ve iş vaadiyle kimi köylüleri kandırmaya çalışıyor. Ovacık halkı toprağını, suyunu, ormanını, yaşam alanlarını ve yaşamlarını üç beş kuruş karşılığında satacak kadar ucuz insanlar değildir. Hukuksal anlamda çalışma yürüten arkadaşlarımız var ve çalışmalar devam ediyor.  Bizlerde halkımızı ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla çalışmalarımız sürdüreceğiz.  Bu sorunun üstesinden gelebilmek için tüm Dersim halkının kenetlenmesi ve birlikte çaba harcaması gerekiyor. Barajlara karşı Türkiye’nin en büyük çevre mitinglerini düzenleyen Dersim siyanürle altına karşı da inanıyoruz ki en güçlü çevre eylemlerini gerçekleştirecektir.

 

Haydar ÇETİNKAYA