halkın devlete olan başlıca vatandaşlık görevlerinden biri olan vergi vermede ikinci oldu! Aslında birinci oldu. Her ne kadar Kocaeli’den sonra ki sırayı alsa da, biz biliyoruz ki Kocaeli’nin temelde sanayi merkezli ekonomiye sahip olması, TÜPRAŞ gibi vergisinin kesinti yolu ile tahsil edilmesi bu ili birinci sıraya yerleştirmektedir. Şüphesiz ki Kocaeli ve Tunceli ekonomi, gelişim ve yatırım açsından denk tutulamaz. Bununla birlikte bu sıralamada,  nüfus oranı da temel neden olmayacağı, Tunceli’den daha küçük illerin vergi durumlarında kendini ortaya koymaktadır. Yıllardan beri birçok nedenden dolayı Tunceli, ekonomik, inançsal, kültürel ve siyasal alanda birçok ötekileştirmeye ve dışlanmaya maruz kalmasına rağmen hala devlete olan asli vatandaşlık görevlerini hiç sekteye uğratmamıştır. Peki, ne olabilirdi bunun sebebi?

 

HAKK’IN RIZALIĞINA GİDEN YOL, KUL HAKKI…

 

 Dersim, kendine ait en önemli özelliği, hiç kuşkusuz ki bu topraklarda yaşayan insanların kendilerini tanımladıkları Alevi-Kızılbaş kimlikleridir. Alevi inancında kul hakkı, Hakk’ın Rıza lığına giden en önemli yoldur. Alevilikte çok önemli bir deyim vardır; “Kul Kuldan Razı ise Hak Kuldan Razıdır.” Alevi inancının kendini inşa ettiği en önemli unsurlardan biridir, kul ve onun hakkı. Burada kuldan maksat,  Hakk’ın kendini mihman ettiği ve kendi kudret eliyle yoğurduğu insandır. Yoksa siyasi ve ekonomik bir sömürünün deyimi olan kul değildir. Evet, Alevi inancına mensup bir kişi bilir ki, bu verilen vergiler bu topraklar üzerinde yaşayan her bir insanın ortak üretimine katkı sağlayan en önemli araçtır. Yine bilir ki, bu verilen vergiler bu topraklarda inançsal, kültürel, ekonomik, ailesel ve toplumsal hayatların devam ettirilmesinde temeli noktayı teşkil etmektedir.  Biz burada üstümüze düşen vatandaşlık görevimizi yerine getirmekten onur duyuyoruz.

 

                Alevi-Kızılbaş inancına sahip olan Dersimliler olarak diyoruz ki biz üstümüze düşen görevi yaptık sıra devlette.. Devlet bizden aldığı bu vergileri kendi içinde birçok kurumuna pay etmektedir. Bunların başında Diyanet İşleri Başkanlığı gelmektedir. Birçok Bakanlığın bütçesinden daha geniş bir bütçeye sahip olan Diyanet İşleri, ne yazık ki söz konusu Aleviler olunca, halktan toplanan bu vergilerin bölüşülmesinde kul hakkına girerek; bir nevi kul hakkını gasp ederek; bu vergilerin adil paylaşılmasında hala ayak diretmektedir. Peki, durum böyle iken, bizim de masumane olarak şu soruyu sormak hakkımız değil midir?

 

Vergi ödemelerinde birinci sıralarda yer alan Dersimliler olarak, bu vergilerin bizi biz yapan kimliğimizin yaşatılmasında ve aktarılmasında, devletin eşitlik ilkesi ile yine hizmet olarak bize dönmesi haksız bir talep midir?

          

 

Sorunlar içinde,  sorunsuz vatandaşlık kenti Tunceli.  Tunceli Cemevi olarak, Alevi-Kızılbaş inancının temel kurallarından olan, kul hakkında bu kadar ince hassasiyet gösteren Dersimlilere teşekkür ederiz.

 

TUNCELİ CEMEVİ YÖNETİM KURULU