Muharrem orucunun başlamasıyla ilçem Ovacık’ta yine kasaplar kapandı.

Lokantalarda et ve mamulleri pişirilmiyor.

Dışarıdan gelerek Dersim’de lezzetli et yemekleri ve meşhur alabalığını yemek isteyenler hüsrana uğruyor.

2012 yılında Marmaris’ten dostum kameraman, gazeteci-yazar Umur Özlüer ve sevgili eşi sinema sanatçısı Selma Sonat Dersim’e bana konuk olarak geldiler. Umur 1971 yılında Yılmaz Güney filmlerine kameramanlık yapan bir usta. Selma’da 1971 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) ile Tunceli’de Pir Sultan Abdal’dan uyarlanan TENEKE oyunu için gelmiş burada oyun ekibi ile gözaltına alınmış bir sanatçı. Onları evimde bir hafta ağırladıktan sonra eşlerimizle beraber bir kuzeydoğu gezisine çıktık. Bizim gezimiz Ramazanla birlikte başladı. İlk durağımız Erzincan’da kardeşim Devrim Barış Yürek bizi çok güzel ağırladı. Devrim’in evinde sıkı bir kahvaltı yaptık. Kahvaltıda konuklara şöyle dediğimi anımsıyorum. Buradan çıkınca en dinci ve gerici il olan Erzurum’a gidiyoruz. Ramazan nedeniyle her yer kapalıdır. İftar saatine kadar kimse bize yiyecek bir şey vermez. Onun için sıkı yiyin. Artık biz de oruca mahkûmuz.

Erzurum’a öğle saatlerinde geldik.  Meşhur tarihi çarşısına girdik. Hanımlar alışverişe başladılar. Saat ilerledi. Karnım acıktığından sinirlerim bozuk. Umur’la ikimiz dışarı çıktık. Büyük bir park. Belediyeye aitmiş. İçinde çay bahçeleri ve restoran var. Baktım ellerinde tepsilerle garsonlar dolaşıyor. Yaklaşıp sordum. Açık mısınız? Evet dedi. Hemen mutfağa baktım. Baktım cağ kebabı közde. Bi koşu bağıra çağıra hanımları çıkarıp getirdim. Cağ kebaplarımızı yedik. Üzerine Erzurum kırtlama şekeriyle çaylarımızı içtik. İşletme müdürüne sordum. Bizi hayal kırıklığına uğrattınız. Biz Ramazan nedeniyle Erzurum’da aç kalacağımızı düşünmüştük. Siz kendiniz oruç musunuz? Evet dedi müdür. Ben ve tüm çalışanlar oruç tutuyoruz. Ama Belediye Başkanımızın emriyle burayı açık tutmak zorundayız. Çünkü Belediye Başkanımız diyor ki; arkadaşlar biz orucumuzu tutalım. Ama oruç tutmayanlara, özellikle dışarıdan gelen konuklarımıza da zorunlu oruç tutturmayalım. Bu hem ayıp, hem de günahtır. Oruç tutmayanların da yeme içme ihtiyaçlarını gidereceği yerlerimiz olsun. Sordum ve hatırladığım kadarıyla, Belediye Başkanı Refah ve/ya AKP li idi. Belediye Başkanına bu duyarlılığı için teşekkür mesajı bırakarak yola çıktık. Erzurum beni pozitif anlamda mahcup etmişti. Kars ve Ağrı’yı takiben Doğu Beyazit’e geldik.

Ararat (Ağrı) dağına bakan Ararat oteline yerleştik. Akşam yemeği için çarşıya indik. Sokaklara bakınca kendimi Marmaris’te hissettim. Sağlı sollu sokaklara dizilmiş masalar tıka basa dolu. Teravih namazından çıkmış takkeli, şalvarlı Kürtler çaylarını yudumlarken, hemen yanı başındaki masalarda yerli ve yabancı turistler de bira, şarap ve rakılarını yudumluyorlar. Sonra dönüş yolunda Umur’a sorduğumda, Konya’da Mevlana’nın türbesi etrafında da aynıymış durum. Anadolu’nun en dindar en gerici bilinen iki ili Erzurum ve Konya’da ramazan ayında durum bu.

Bu yazıya başlamadan Dersim ili ve ilçeleriyle ilgili bir araştırma, soruşturma yaptım. Tunceli merkezde bazı kasaplar ve lokantalar kapalıyken çoğu açık. Lokantalarda insanlar et yemekleri yiyebiliyorlar. Çemişgezek ve Pertek ilçelerimizde Alevi, Sünni karışık yaşadığından zaten her şey Muharrem öncesindeki gibi devam ediyor. Hozat, Mazgirt, Nazımiye ve Pülümür’de ise kasaplar kapalı. Fakat lokantalarda et ve mamulleri pişirilip satılıyor. Etlerin soğuk hava depoları ve derin dondurucularda yıllarca saklanabildiği bu teknoloji çağında insanlar Muharrem öncesi stokladığı etlerini müşterilerine sunuyorlar. İsteyen etli, istemeyen de etsiz yemeklerini yiyor. Yaşlılara ve Pirlere sorduğumda asıl olan Muharrem’de kan akıtmamaktır diyorlar. İsteyen yiyebilir. Kimse yemek isteyeni engellememeli diyorlar. İl merkezi ve diğer altı ilçede durum bu.

Peki, ülkenin en aydın, en ilerici ve devrimci bilinen ili Dersim’imin Ovacık’ında Muharrem ayındaki durum nedir? Kasaplar kapalı. Lokantalarda etli yemek yok. Ovacık’ımıza dışarıdan gelen Alevi olmayan burada Munzur yöresinin organik et ve balığını yemek isteyecek konuklarımıza bu yasağımızı dayatma hakkını nereden alıyoruz? Kaldı ki, ilçemizde de Alevi olmayan veya Alevi olduğu halde bu kurallara inanmayan insanlara bu mahrumiyeti dayatma hakkımız var mı? Bunları yaparken Sünni gericiliği yapanlar gibi Alevi gericiliği yapmıyor muyuz? İnancınıza saygı gösteren inançlara ve inançsızlara biz neden aynı saygıyı göstermiyoruz?

Dışarıdan gelip İlçemizin o lezzetli etlerini bulamayan konuklarımız; size, yapmayın Dersimliler, “Ayıptır, zulümdür, günahtır” dese ne diyeceksiniz?

Bu yazı aynı zaman da Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e bir çağırıdır. Bu yıl böyle geçti. Ama gelecek yıl buna izin vermeyelim. Konya ve Erzurumluların gerisine düşmeyelim. Belediye Meclisini toplayıp şu kararı alabilirsiniz. Muharrem süresince görevli nöbetçi kasap açık olacak. Et yemekleri olacak bir restoran açık olacak. En azından mülkiyeti Belediyeye ait olan kendi restoranınızda bunu yapabilirsiniz. Bu yazı aynı zamanda Belediyemize resmi bir başvurumdur. Umarım bu yanlış giderilir ve gelecek yıl bu yanlıştan kurtuluruz.

YAPMAYIN. AYIPTIR, ZULÜMDÜR GÜNAHTIR.