Tunceli Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonundaki açıklamaya, Belediye Eşbaşkanları Mehmet Ali Bul, Nurhayat Altun ile Dersim Halk Meclisi Girişiminin bileşenleri katıldı.

Girişim adına açıklama yapan EMEP İl Başkanı Mustafa Taşkale ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) İl Başkanı şunları kaydetti:

Toplantıda konuşan Mustafa Taşkale, İlin, etnik ve inançsal kimlik farklılıkları ve politik kimliğinden kaynaklı olarak her dönem ön planda olduğunu belirterek, “Yaşadığımız acılar devletin şiddet ve öteleyici yaklaşımlarından kaynaklı bugüne kadar ne yeterli destek görebilmiş ne de sorunlarına çözüm bulunamamıştır. Coğrafyası barajlarla yok edilmekle yüz yüze kalan, yoksulluk ve işsizlik sorunuyla boğuşan bundan dolayı ciddi anlamda dışa göç veren bir il konumundayız. İlimiz sorunlarının çözümü için kentteki tüm siyasi parti, demokratik kitle örgütü ve belediyelerimizin içerisinde yer aldığı Dersim Kent Meclisi olarak kentin sorunları ve çözüm yolları noktasındaki önerilerimiz aşağıdaki gibidir:

Dersim soykırımı tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalıdır

 

1937-38 yıllarında meydana gelen ve kamuoyunda Dersim soykırımı olarak bilinen süreç çok ağır ve sistematik insan hakları ihlallerine sebebiyet vermiştir. Günümüze kadar iktidarlar tarafından oluşan bu ağır sonuçlar giderilmemiş gereken demokratik adımlar atılmamış, bu yüzden de Dersim 37-38 sürecinde yaşanan olaylara dair resmi hiçbir işlem yapılmamıştır. Devletin resmi arşivleri kamuoyuna henüz açılmamıştır. Dönemin tüm gizliliklerinin içerisinde yer aldığı bu belgelerin açıklanmasıyla oluşan ağır sonuçların giderilmesi için faydalanılabilir. Devlet 37-38 sürecinden ötürü gerçek bir yüzleşme ve hesaplaşma için derhal adım atmalıdır. Devlet Dersimlilerden resmi özür dilemelidir. Yine başta Seyit Rıza olmak üzere o dönem asılarak katledilen pirlerimizin, seyitlerimizin, atalarımızın mezar yerlerinin aileleri ve halka açıklanması gerekmektedir. Ayrıca ailelerinden koparılarak evlatlık verilen çocuklar hakkında araştırma yapılıp sonuçları açıklanmalıdır.

Dersim ismi 1935 yılında çıkarılan bir yasa ile Tunceli olarak değiştirilmiştir. Ve yine ilimizdeki birçok belde, köy vs’nin ismi değiştirilmiştir. Başta Dersim ismi olmak üzere diğer yerleşim birimlerinin isimleri geri verilmelidir.

Kürt sorunun demokratik çözümü ve toplumsal barış

Kürt sorununun demokratik çözümüne ilişkin halklarımızda uyanan ilgi ve barış talebi için derhal yasal düzenlemeler yapılması, sorunun muhatapları ile diyalog ve müzakereler geliştirilmelidir. Halkımızın eşit, demokratik ve özgürce yaşamak için verdiği mücadeleler sonucunda devletin sürece güvenlik konsepti ve militarist yaklaşımı üzerine başta Dersim olmak üzere bölge ve ülkemizde telafisi zor acılara ve sonuçlara sebep olmuştur. Bugün asıl temel istemimiz olan halkımızın demokratik taleplerinin karşılanması. Toplumsal barışın sağlanması için; başlatılan çözüm süreci milliyetçi ve ırkçı yaklaşımlara heba edilmemelidir.

 

Dersim bir Kürt Kızılbaş Alevi kentidir

 

Tarih boyunca egemenlerin baskı politikalarına maruz kalmış alevi inancı kendisini özürce ifade edememesinin ve inancını yaşayamamasının temel sebebi devletin geleneksel tekçi zihniyetidir. Bu zihniyetin aşılması için, başta Alevilik olmak üzere farklı inançlar anayasal güvence altına alınmalıdır. Zorunlu din dersi uygulamalarına son verilmelidir. Diyanet işleri başkanlığı kaldırılmalıdır. Cem evlerinin inançsal statüsü tanınmalıdır.

 

Kalekol ve karakol yapımlarına derhal son verilmelidir

 

Toplumsal barış ve Kürt sorunun eşit ve demokratik çözümünün konuşulduğu bu günlerde kalekol ve karakol yapımının sürecin ruhuna aykırı ve güven zedeleyici bir tutumdur. Barışın güvenlik konsepti ve militarist zihniyetle toplumsa barışa katkı sunmayacağı açıktır. Kentimiz ve bölgemiz genelendi kalekollara son verilmelidir.

 

Köye geri imkanları sağlanmalı

1990’lı yılarda güvenlik gerekçesiyle boşaltılan yerleşim birimlerine geri dönüşlerin sağlanması için bütün insani yaşam koşulları yerine getirilmelidir. Bölge genelinde savaş koşullarından kaynaklı olarak yerinden edilenlerin sorunlarını ve alınacak tedbirleri araştırmak için kurulan doğu ve güneydoğu Anadolu da boşaltılan yerleşim birimleri nedeniyle göç eden yurttaşlarımızın sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla kurulan meclis araştırma komisyonunun 14 Ocak 1998 tarihli raporuna göre Dersim ilinde 183 köy 823 mezradan tahliye edilen sayısı yaklaşık 40 bin 933 kişidir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Aydın İçyer Türkiye davası karar metninde Tunceli’yi zorla yerinden edilme fenomeninin merkezi sayılabilecek yer olarak nitelendirmiştir.

 

Kayıplar ve Faili Meçhul Cinayetler

 

Dersim’de onlarca insan 1994 yılında zorla kaybedilmiş veya faili meçhul cinayetlere kurban gitmiştir. Kayıp olaylarının hikayeleri çok benzerdir. Örneğin Hozat İlçesi’nde kaybedilen kişiler genellikle askeri operasyonlar sürecinde kılavuzluk yaptırılacağı gerekçesi gösterilerek götürülmüş ve sonra bu kişilerden bir daha haber alınamamıştır.

Dersim kayıplarının en vahimi Mirik’te gerçekleşendir. 1994 Eylül ayında Gökçek Köyü Mirik Mezrası’nda yöre halkının anlatımına göre il dışından gelen askeri birliklerin operasyonu sürecinde köyde yaşamakta olan Hıdır Işık, Hatun Işık, Yeter Işık, Elif Işık, Düzali Serin, Güllüzar Serin ve 3 yaşındaki Dilek Serin kaybolur. Ve kendilerinden bir daha haber alınamaz. Gerek kayıp olayları ve gerekse faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması sorumlularının yargılanması tüm Dersimlilerin talebidir.

 

Anti Personel Mayınları

 

Türkiye’nin BM’ye 2004 yılında sunduğu raporlara göre Dersim’de 10 bin 557 kara mayını/anti-personel mayını bulunmaktadır. Bir belirlemede bulunalım: Türkiye’de sınır illeri hariç en fazla mayının bulunduğu il Tunceli’dir. Yani Dersim adeta mayın tarlası bir ildir.

 

İşsizlik

 

Kentimizde en ciddi sorunlardan biri de işsizliktir. Kuşkusuz işsizlik sistemin yarattığı ve Dersim’e de özel uygulamalarla daha fazla yansıdığı bir sorundur. Kentimizdeki yoksulluk boyutu düşünüldüğünde işsizlik ve istihdam sorununun önemi daha fazla öne çıkmaktadır. Türkiye ortalamasının çok üzerinde olan yoksulluk ve işsizlik probleminin çözümüne dönük devlet yaklaşımları ise değişmemektedir. Örneğin devletin teşvik bölgeleri belirlenirken Dersim’in diğer yoksul kentler gibi 6. Kategori yerine 5. Kategoriye alınması kasıtlıdır. Yoğun askeri ve baraj politikalarından dolayı giren paraların GSMH olarak ele alınması yanıltıcıdır.

 

Çevre sorunu (baraj ve HES’ler)

 

Halihazırda Dersim halkının gündemini oluşturan yegane konu baraj ve HES projeleridir. Dersim’de bulunan Munzur Çayı, Pülümür Çayı, Peri Suyu ve il sınırları dahilindeki bir kısım dere üzerinde yapımı kararlaştırılan ve bir kısmının yapımı tamamlanmış baraj ve HES projeleri halkta yoğun bir rahatsızlık yaratmaktadır.

Munzur Milli Parkı florasında bin 518 çeşit bitki kayıtlı olup, bunlardan 43 çeşidi Munzur Vadisi’ne, 227 çeşidi Türkiye’ye endemik türlerden oluşmaktadır. Munzur Milli Parkı faunasında bulunan çengel boynuzlu keçi, bezuvar isimli dağ keçisi, ur kekliği, kırmızı benekli alabalık vadiye has türlerdendir. Bu sebeplerle Munzur Vadisi Milli Parkı özellikleri ve güzellikleri bakımından kültür ve tabiat varlıkları hükümlerine göre 1. Derece doğal sit alanı statüsünde olması gereken bir alandır. Barajlar nedeniyle iklim değişecek, ekolojik sistem tamamen geri dönüşümsüz olarak bozulacak, endemik flora ve fauna ortadan kalkacak, Dersimliler tarafından kutsal bilinen Munzur gözeleri kuruyacak, yöre halkınca kutsal bilinen birçok ziyaretgah sular altında kalacak ve telafisi imkansız maddi ve manevi zararlar oluşacaktır. Sonuç olarak Munzur Vadisi Milli Parkı 1. Derece sit alanı olarak tespit ve tescil edilmelidir.

Dersim Halk Meclisi Girişiminin, bu yönlü taleplerini Pazar günü kenti ziyaret edecek olan Başbakan Ahmet Davutoğlu’na dosya şeklinde sunması bekleniyor.