Açıklamalara bakıldığında gerçekten bu insanlar Dersim için bir şeyler yapacak algısı yaratılıyor. Ama sonrasında yaratılan bu algının tersine işliyor zaman. Davutoğlu ise ziyareti öncesi büyük beklentiler yaratılarak Dersim’e geldi. Ancak dün yaptığı açıklamalarla, yaratılan beklentinin ne kadar şişirilmiş ve içi boş olduğunu gördük. Bu nedenle Davutoğlu’nun yaptığı açıklamalar biz Dersimliler tarafından samimi olarak görülmedi.   

AKP Hükümetinin her zamanki yaptığı gibi acılar üzerinden politikasına devam etti. En yakını Erdoğan, Dersimli Berkin Elvan’ın annesine çirkin sözler sarf etmişti, dün ise Davutoğlu Dersim’e gelince Berkin Elvan gibi bir değerimizin üzerinden politika yapmaya çalışıyor. Seyid Rıza gibi Dersimliler için hassas bir konuyu diline doluyor. Övgüler diziyor. Ama Dersim katliamında katledilen başta Seyid Rıza ve 6 arkadaşının ve bütün seyidlerimizin mezar yerleri devlet tarafından bilinmesine rağmen neden açıklanmıyor? AKP hükümetinin bu samimiyetsizliği Dersimliler tarafından iyi bilinmektedir.

Davutoğlu Tunceli Üniversitesinin isminin Munzur Üniversitesi olacağını açıkladı. AKP hükümeti ‘muş’lu bir hükümet olduğu için hep kendisi yapıyor’muş’ gibi gösteriyor. Halbuki geçen eğitim-öğretim yılında öğrenci konsey başkanlığı öncülüğünde üniversite isminin Munzur üniversitesi olması için binlerce imza toplandı. Davutoğlu bunları söylemiyor. Kendi lütfüymüş gibi gösteriyor. Bu AKP’nin biz Dersimlilere sunduğu bir şey değil, tam tersine Tunceli isminden rahatsız olan öğrencilerin kazanımıdır.

Son olarak “Alevi açılımı” ile ilgili sözlerine gelince, devlet yıllarca biz Alevileri, seçim dönemleri yaklaşınca, sandık akıllarına geldikçe,  yine onların akıllarına da biz Aleviler geliyor. Alevi sorununa böyle yaklaşılınca tarihsel bir sorun olan biz Alevilerin inanç sorunları da esaslı bir çözüme kavuşmayarak devam edecektir. Davutoğlu diyor ki inanç merkezlerinin yollarını yapacağız. Böyle tarihsel bir soruna sadece yol yapmak olarak bakan bir zihniyetten biz Alevilere bir şey çıkmayacağı açıktır. Ayrıca birçok inanç merkezimizin bakımını ve yollarını zaten Kent Meclisimizin bileşenleri bugüne kadar yapıyordu. Bunun için devlet eline gerek yok. Diyanet işleri lağvedilmeden, zorunlu din dersi kaldırılmadan, inanç merkezlerimiz tanınmadan, Dersim katliamı başta olmak üzere bütün Alevi katliamlarıyla esaslı bir yüzleşme yapılmadan biz Alevilerin en makul taleplerine bile kulaklarını tıkayarak kendi çözümünü dayatan bir zihniyetten bir gelişme beklemiyoruz açıkçası.

ESP PM üyesi Mustafa Naci Toper