Tunceli Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Konsey Üyesi Yusuf Cengiz, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da katıldığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Oda ve Borsa Başkanları İstişare Toplantısı’nda yeniden başlayan ve şehirlere de sıçrayan çatışmalı sürece ilişkin bir konuşma yaptı.

Yaşanan çatışmalardan toplumun bütün kesimlerinin etkilendiğinin altını çizen Cengiz, konuşmasında özetle şunları dile getirdi: “Ülkede başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere tüm azınlıkların yüzlerce yıl inkar edilen görmezlikten gelinen insani haklarının dikkate alınması ve bu konuda gerekli çalışmaların yapılmasını bekliyoruz.

2012 yılından beri bölge oda ve borsa başkanları olarak gerek bölgede gerekse Ankara’da TOBB ve ülkemizin dönem Başbakanı, bakanları ile yaptığımız toplantılarda ve basın açıklamalarında barış süreci ile ilgili önerilerimizi sunduk.

2015 Haziran seçimleri sonrasında başta siz olmak üzere Sayın Demirtaş ve Sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmeler yaptık ve bu görüşmelerde her bir oda ve borsa başkanımızın kendi illerinin ve bölgemizin sorunlarını ve çatışma ortamının illerimize verdiği sosyal ve ekonomik tahribatları izah ettik. Barış sürecine dönülmesini talep ettik ancak sonuç alamadık.

Ben Tunceli’de ailemle birlikte 50 yıldır ticaretle uğraşıyorum. İş deneyimi bakımından en önemli sorunu 90 yıllarda, bölgedeki şiddet eğilimleri sonucu iş yapmayı bırakın o yıllarda hayatta kalma savaşı verdik. O zor yılların hafızamızdan silinmesi zor olsa da sizin iktidarınız döneminde başlatılan çözüm süreci nefes almamızı sağladı.

İlimizde 1990’lı yıllarda ölen hayvancılık, tarım dirilmeye başladı. Boşaltılıp yıkılan köylere geri dönüş başladı. Yurt içi ve yurt dışında insanlar en azından tatillerini ilimizde geçirmeye başladı. Son çatışma süreci bizi tekrar 90’ların gerisine getirdi. Geçen yıl ilimizde yaşanan olaylar, yol kesmeleri, karakol baskınları bir ayda şehri boşalma noktasına getirdi. Geleneksel olan festivaller bile iptal edildi. Ekonomik ve sosyal yaşam felç oldu. Bu yıl da bölgede çıkan çatışmalar, sokağa çıkma yasakları il ve ilçelerimizde devam ediyor. Bu durum bölgeye ciddi zarar verdi. Şehir savaşlarının son bulması gerekmektedir. Bu politikalar Kürtleri ve yaşamı bitirmeye yönelik politikalardır.

Bölgede yaşanan trajedi tabi ki sadece iç meselemiz değil genelde dünyada; özelde orta doğuda yaşanan sosyal ve ekonomik politikalar sonucudur.

Dış etkiler ve tehlikelere karşı güçlü durmamızın tek yolunun iç barıştan geçtiğini düşünüyorum. Bunun için yıllardır bu ülkenin gündeminde olan Kürt sorunu, alevi inanç sorunu ve azınlıklar sorununun çözülmesi gerekiyor. Yani yeni anayasa en acil sorunumuzdur.

Yakın zamanda kadar sürdürdüğümüz barış sürecine geri dönmemiz iktidarınızı hem güçlendirecek hem de Türkiye halkı size minnettar kalacaktır.

Sayın Başbakan bu bağlamda tarih size Sayın Ahmet Davutoğlu’na barışı tahsis etmek için bir imkan sunmuştur bu imkanı değerlendireceğinizi umut ediyorum.

 

Yaklaşık 200 yıllık tarihi kapsayan Kürtler ve inançlarının özgürlük sorunun a adil bir çözüm getirip 1071 yılında başlayan Türk-Kürt kardeşliğini tahsis etmenizi bekliyoruz.

Yukarda özetlediğim tecrübeler göstermiştir ki ilimiz ve bölgemizin gelişmesinin temel şartı toplumsal barış ortamının sağlanmasıdır. Aynı şekilde tecrübeler göstermiştir ki daha fazla şiddet daha iyi bir toplumsal huzur sağlamayacak, son 7-8 aylık çatışmalı süreç huzur sağlama şöyle dursun ülkede ve bölgede endişeli bir ortam yaratmıştır.

Bizler iş adamıyız. Kamu görevlileri gibi davranma şansımız yok. İş adamlarımız batı illerine göçmeye başladı. Bu ortam böyle devam ederse 2 ay sonra Cizre’de Diyarbakır’daki olaylar bölgede sürmeye devam ederse bizlerde oda başkanları olarak askeri kalmayan komutan gibi oda başkanı oluruz. Son kişi kalana kadar çatışma sürerse bu bölgeyi kopuşa getirir. Suriye, Irak gibi oluruz. O ülke halkının sığındığı Türkiye gibi bir ülke var. Bizim sığınacağımız bir ülke olmayacaktır. Mültecilerin durumu bizim içimizi yakıyor, empati bile kurmak istemiyoruz

Bu yüzden biz öncelikle toplumsal barış ve huzurun sağlanması için somut adım atılmasını istiyoruz. Artık pazarlamacılar ilimize gelmiyor. Esnaf batıdaki esnaftan mal alamıyor. Bankalar kredi vermiyor. 15 yıldır atıl olan organize sanayi bölgemiz barış sürecinde faaliyete geçti. 36 parsel tahsis ettik. Şu an 8-9 işletme faaliyette ve onlarda can çekişiyor.

Sayın başbakanım, tarihin ve zamanın imkanlarını insanların ortak değeri olan barış için kullanılan Mevlana’nın o koşulsuz çağrısı gibi  ‘her ne olduysa oldu, her ne yaşandıysa yaşandı. Dağdakinin de düzdekinin de insanlık dergahındaki yeri günahıyla sevabıyla vardır’.

Bu çağrıyı sizin cümlelerinizle ve yorumunuzla duymak istiyoruz.

Çözüm meclis olmalıdır ve barış süreci için katkı sunacak tüm aktörler bu sürece dahil edilmelidir.”