3 Ekim 2012 günü Diyarbakır'da Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Oda ve Borsa Başkanları “Akan Kan Dursun” Barış sağlansın amacıyla bir toplantı düzenlendi. Daha sonra TOBB çağrısı üzerine 9 Ekim 2012 günü TOBB Ankara'da Birlik Merkezinde Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Başbakanlık Kamu Düzenli ve Güvenliği Müsteşarları, Dr. Ulvi Saran ve TOBB Yöneticilerinin de katıldığı bir toplantı gerçekleşti. Toplantıya Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Ticaret ve Sanayi Odaları ve Borsa Başkanlarının tümü katıldı. Oda ve Borsa Başkanları İllerindeki son durumu anlattı ve savaşı bitirmek için TBMM'de gurubu bulunan tüm siyasi partileri göreve çağırdı.
 Toplantıya Tunceli Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB TSO Konsey Üyesi Yusuf Cengiz de katılarak Tunceli ve Bölgemizin sorunları konusunda düşüncelerini açıkladı.
Cengiz toplantıda özetle şunları dile getirdi: “Tunceli 30 yıllık çatışma ortamından en çok etkilenen illerdendir. 37 yıl önce 165 bin olan nüfusumuz şu anda 80 bin civarındadır. Bu gün bu nüfusun 400 bin civarında olması gerekirdi. Köylerin boşaltılması sonucu İlde ciddi bir göç oluşmuştur. Tarım, hayvancılık sanayi tamamen yok olmuştur. Türkiye'de Organize Sanayi Bölgesinin olmadığı tek il olup, son 3 yılda Organize Sanayi Bölgesinin faaliyete geçmesi için İldeki Vali, diğer yöneticiler, Belediye ile birlikte yoğun çaba içindeyiz. Ulaşım yeterli değil, havayolu ve demiryolu bağlantımız yoktur.
 İlimizde ve bölgemizde son aylarda gelişen olaylar Pülümür ve Ovacık yolunda sürekli araçların yakılması sonucu en önemli yol olan Tunceli-Erzincan karayolundan geçen araçlar, şimdi ağırlıklı olarak Bingöl-Erzurum yolunu kullanmaktadır. Bu durum İlin halkına ve esnafına da ciddi ekonomik zararlar vermektedir.
 Esnaflarımız bankalardan gerekli kredi alma konusunda güçlük çekmektedirler. Çatışma ortamından Ekonomik ve Siyasi olarak en çok etkilenen il olmamıza rağmen 5. Bölge teşvikten faydalanan iller arasına alındık.
İlimizdeki tüm kurumlarla birlikte gösterdiğimiz çabaya rağmen 6. Bölgeye alınmadık. Halbuki İlimiz özel bir teşvik yasası ile Şırnak, Hakkari, Bitlis, Siirt gibi illerle yeni bir teşvik kapsamına alınmalıdır.
 3 yıldan beri Kürtçe savunma yaptıkları için ifadeleri alınmayan tutuklular Başbakan  Recep Tayyip Erdoğan'ın kongre konuşması sonucu Kürtçe ifadeler alınmaya başlandı. Bu sürecin bölgede yaptığı tahribatı görmemiz gerekiyor. Geç Kalan Adalet Adalet değildir. Mahkeme süreci hızlandırılmalıdır.
12 Eylül döneminde Kenan Evren, bunlara dağ Türkleri dedi. Bugün Kürtler ve Kürt sorunu konuşuluyor. Ancak Kürt Milletvekilleri, belediye başkanları ve siyasetçileri kendi anadillerinde savunma yapmak istedikleri için bu süreç 3 yıldır sürüyor.
 30 yıldır süren Kürt sorunu Turgut Özal döneminde, Tansu Çiller döneminde, Mesut Yılmaz ve en son Başbakan  Recep Tayyip Erdoğan döneminde de devam ediyor. Çözüm konuşuldukça barışı istemeyen savaş isteyen güçler devreye giriyor, hep bir adım ileri iki adım geri atılıyor. Olması gereken demokratik gelişmenin sağlanmasıdır. Gerekli yasal düzenlemelerin TBMM tarafından çıkarılmasıdır.
 Diyarbakır Emniyet Müdürünün açıklamalarına önce CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve MHP yöneticileri, sonra Başbakan ve Ak Parti Yöneticileri tepki göstermiştir. Halbuki bölgede savaşın bitmesi için Diyarbakır Emniyet Müdürü gibi Emniyet Müdürü, Valiler ve yöneticilere ihtiyaç vardır. Bunun tersi ölüm ve şiddettir.
Şiddet çözüm değildir.  Çözüm olsaydı son 30 yıllık savaşta 30-40 bin kişi öldüğü halde sorun çözülmemiştir.
Daha on binlerce insanın ölmesini ne zamana kadar bekleyeceğiz. Kimden gelirse gelsin halkımızın ve esnafımızın üzerindeki her türlü baskıya ve şiddete karşıyız.
 Kürt açılımı, Alevi açılımı ile ilgili Hükümetin çabalarından sonuç alınamamıştır, halen cem evlerine cümbüş evleri denmektedir. Demokratikleşme konusunda muhalefet partileri de gerekli duyarlılığı göstermemektedir.
 Hükümetin Suriye Politikası ve diğer komşularla ilişkileri olumsuz bir noktadadır. Suriye’nin iç sorununa müdahale edilmemelidir.
 Önerilerimiz; Diyarbakır toplantısında aldığımız kararların arkasındayız. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Mecliste gurubu bulunan tüm siyasi partilerle görüşmek,  gerekirse akan kanın durması için Kandil, İmralı dahil tüm görüşmelere aracı olmaya hazırız. Başta TOBB olmak üzere Barolar, Esnaf ve Sanatkarlar ve Sivil Toplum Örgütlerinden oluşan bir sivil inisiyatife acilen ihtiyaç vardır. Akan kanın durmasını talep ediyoruz.
 Türkiye'de yaşayan Türk, Kürt, Çerkez tüm insanların bir arada yaşama koşullarının yaratılması,  barışın sağlanması için acilen yeni anayasa gündeme alınmalı, insanların kendi anadiliyle eğitim hakkı tanınmalı, genel af,insanlar kendilerini özgürce ifade edebilmelidir.”
 Oda ve Borsa Başkanlarının konuşmasından sonra Tüm oda ve borsa başkanlarını dinleyen Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, devletin 90 yıldır kendi vatandaşına yanlışlık yaptığını, Dersim olayı gibi acıların yaşandığını, 1980 sonrası faili meçhul cinayetler ve işkencelerin yapıldığını ve Devletin şimdi kendi halkından özür dilemesi gerektiğini söyledi.
 Oda ve Borsa Başkanlarının önerileri TOBB Başkanı ile birlikte değerlendireceklerini, belirten Atalay, daha demokratik bir ülke için çalıştıklarını, muhalefet partilerin ülkenin demokratikleşmesi için Hükümete gerekli desteği vermediğini, sorunun çözümü için basın, Hükümet, Mecliste gurubu bulunan tüm siyasi partilerin,  sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek çözüm aranması gerektiğini, Kürt sorununun çözümü iç siyasete alet edilmemesi gerektiğini belirtti.