TBMM Başkanlığı’na Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yazılı yanıtlanması istemiyle soru önergesi veren CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, önergesinde şunları dile getirdi: “İstiklal Caddesi'nde bir genç, "Sana güveniyorum, sen de bana güveniyorsan sarıl bana" yazısıyla gözleri bağlı ve elleri açık şekilde beklemiş ve caddede yürüyenlerden birçok kişi gelip sarılmıştır. Polis ise hiç kimseye zorla sarılmayan bu gence, "Çevreye rahatsızlık verme" suçunu işlediği iddiasıyla 91 lira para cezası kesmiştir.  İşin ilginç yanı ise sizin yakın zamanda Kobane için sokağa çıkanlara yapmış olduğunuz "Yalvarıyorum yarın sabah kalkın ve ilk gördüğünüz kardeşinize öylesine sarılın ki kimse bir daha kardeşi kardeşe düşman edemesin." çağrınızdır.”

CHP’li Aygün, Başbakan Davutoğlu’ndan konuya ilişkin şu sorularına yanıt istedi: 

Sarılmak sizin için ne ifade etmektedir? Sarılma eyleminden hükümet neden rahatsız olmaktadır?

İnsanların birbirine sarılmasından hükümetiniz korkmakta mıdır? Korkuyorsa gerekçesi nedir? Korkmuyorsa neden ceza kesilmektedir?

Otogar veya terminallerde vedalaşırken sarılanlara da ceza kesmeyi düşünmekte misiniz?

Sarılmak ile çevreye verilen rahatsızlık nedir?

Sokak ortasında insan katledenler izlenirken ‘sarılanlara’ müdahale edilmesi hususunda güvenlik güçlerine talimat mı verilmiştir?

Sizin ‘sarılın’ çağrınız dikkate alınmış olsa ve sokakta herkes ilk gördüğüne sarılmış olsaydı yine ceza kesilecek miydi? Kesilmeyecekse neden o gence ceza kesilmiştir?

 ‘Sokakta sarılmak’ suç ise siz neden bu çağrıyı yaptınız?

Bu çağrıyı yaparak ‘suça teşvik’ ettiğiniz için sizin hakkınızda bir işlem yapılmış mıdır?

Ceza kesilen genç sarılmak yerine sokak ortasında ‘pala’ ile birilerini kovalamış olsaydı yine ceza kesilir miydi?