Aygün soru önergesinde şu ifadelere yer verdikten sonra, “24.01.2013 tarihinde kabinede yapılan değişiklikle İdris Naim Şahin’in yerine İçişleri Bakanlığı'na Muammer Güler atanmıştır. Güler, özellikle İstanbul Valiliği dönemindeki uygulamalarıyla bilinmektedir. Dink suikastından, toplumsal gösterilere yönelik müdahalelerine kadar pek çok olayda başarısız bir sınav vermiştir. Bunlardan en çok akıllarda kalanı ise Hrant Dink'in tehdit edilmesidir. Hrant Dink, 24 Şubat 2004 tarihinde İstanbul Valiliği'ne çağrılmıştır. Bu görüşmeyi köşesinde kaleme alan Dink, bir vali yardımcısının yanında bulunan iki kişi tarafından tehdit edildiğini "Agos'ta bu yayına devam edersen, sen televizyonlarda, açık oturumlarda bu konuşmalara devam edersen, başına bir şey gelecek. Biz seni uyarmak istiyoruz" diyen kişinin, MİT mensubu olduğu, Dink'in ölümünden sonra ortaya çıktığı bilinmektedir.

Muammer Güler'in işçi ve emekçilere, ezilenlere yönelik saldırıları da halen hafızalardadır. 2007, 2008 ve 2009'un "orantısız" 1 Mayısları Türkiye tarihindeki yerini almıştır. İstanbul gibi önemli bir şehrin valiliğini yapsa da kamuoyu Muammer Güler’i daha ziyade 1 Mayıslarla tanımıştır. 1 Mayıs tarihine günler kala televizyonlarda sıkça görünmeye başlayan Güler, 1 Mayıs'a katılımın engellemesi yönünde yaptığı provokatif açıklamalarla dikkat çekmekteydi. 2007 1 Mayıs'ından başlayarak İstanbul'u neredeyse esir bir şehre dönüştüren uygulamaların ilk elden sorumlusu olarak bilinmekteydi. 1 Mayıs 1977'de Taksim'deki katliamdan 30 yıl sonra, 2007'de 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamak isteyen işçi ve emekçiler, dönemin İstanbul Valisi Güler'in talimatıyla gaza boğulmuştur. Güler, 1 Mayıs kutlamalarını engellemek için İstanbul'da adeta sıkıyönetim ilan ettirip, Taksim civarında toplu ulaşım araçları çalıştırmamasının yanı sıra sokakları trafiğe kapatılıp, her yere polisler konumlandırılmış, Taksim civarında sürekli helikopterler uçmuştur. Pek çok kişi, bulunduğu ilçeden çıkarılmamıştır. Dolmabahçe'de toplanmaya başlayan emekçilere polisler gaz bombaları ve tazyikli su ile saldırmıştır. Gruplar halinde gözaltılarla emekçileri durdurmaya çalışan polis, günün sonunda yaklaşık 700 kişiyi gözaltına almış, o gün bir kişi gaz bombasından etkilenerek hayatını kaybetmiş, 100 kişi de yaralanmıştır. 2007'de başlayan Taksim muharebesi, 3 yıl boyunca, yani Güler'in İstanbul'dan ayrılmasına kadar devam etmiştir.

IMF'yi protesto etmek isteyen binlerce kişi, Taksim'de toplanarak, Kongre Vadisi'ne yürümek isteyince polis yoğun gaz bombalarıyla saldırdı. Taksim Meydanı savaş alanına dönerken, polis ile protestocular arasındaki çatışmalar iki gün boyunca sürmüştür.

28-29 Haziran 2004 NATO Zirvesi protestoları, o gün kullanılan yoğun ve çeşitli gaz bombalarıyla hatırlanmaktadır.

Güler'in İstanbul Valisi olduğu dönemde en çok tartışılan konulardan birisi de polis işkencesi ve gözaltında ölüm oldu. Onlardan birisi de Nijeryalı göçmen Festus Okey'in ölümüdür. Güler, İstanbul'da daha pek çok demokratik gösterilere yönelik müdahale, polislerin sokağa taşan işkenceleri, işçilerin hak talepli eylemlerine yönelik saldırılarıyla 7 yıl geçirmiştir.

Dink ailesinin cinayette sorumluluğu olduğu iddiasıyla şikâyetçi olduğu 24 kamu görevlisi listesinin başında Muammer Güler yer almaktadır. Ve dün yapılan kabine revizyonu ile İçişleri Bakanlığı'na getirilmiştir” şu sorularına yanıt istedi:

1.         Sırf bu metinde dile getirilen kanıt ve şüpheler bile, Muammer Güler’in herhangi bir yüksek göreve atanmak bir yana, siyasi kariyerini dahi sonlandıracak önemdeyken, İçişleri Bakanlığı’na atanması doğru mudur?

2.         Muammer Güler, İstanbul Valiliği döneminde İstanbul’da polis şiddetinde artış olması yeni görevinde Türkiye’ye yayılabileceği ihtimalini göz önüne aldınız mı?