Dersim Barosu Başkan Yardımcısı Eylem Cevahir ile baroya bağlı avukatların katıldığı açıklama baro binasında gerçekleştirildi.

Gün geçmiyor ki yeni bir güne cinayet, vahşet haberleri ile başlamayalım diyen Baro Başkan Yardımcısı Eylem Cevahir, “Özgecan’ımızın katledilmesine yönelik öfke ve protestolar tüm yurtta devam  ederken, kadına, insana yönelik şiddet ve vahşet de, devletin en tepesinden aşağıya  doğru  aynı hızla devam  etti ne yazık ki. Bu şiddet sarmalında yalnızca bir iki günle sınırlanabilecek bir zamanda kadın cinayetlerine yenileri eklendi. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, tam da yeni güvenlik paketinin görüşüldüğü sıralarda kadın ve erkek vekiller darp edildi. Yine şiddetin katliamların protesto edildiği bugünlerde bir gazeteci İstanbul’un göbeğinde sudan-kardan bahanelerle bıçaklanarak öldürüldü.  

        Şiddeti uygulayanların, cinayetleri işleyenlerin değişik adları olsa da, hepsinin beslendiği kaynak aynıdır ve derin kökleri olan bu kaynağın tek bir adı vardır: Erkek egemen yaşam sistemi. Öyle ki bu yaşam sistemi, kendi devamlılığını sağlamak, eril muktedirliğini korumak adına, yalnızca kadınları değil, en çok kadınları ama aynı zamanda kendine benzemeyeni her türlü zor yoluyla kendine benzetmeye çalışır, kendinden olmayanı her türlü şiddet yöntemiyle yok etmeye çalışır. Bunu yüzyıllardır gördük, hala da görmeye devam ediyoruz. Kadını metalaştıran, değersizleştiren, cinsel bir obje ve ikinci sınıf insan olarak gören bu iktidarın araçları adı ne olursa olsun ve hangi coğrafyada bulunursa bulunsun kadınlara yönelik aynı sistematik cinsel saldırılarına ve katliamlarına devam etti, hala da ediyor. 

        Ancak kadına, insana, yaşama yönelik bu saldırıların kaynağı olan eril muktedirliği alt etmenin yolu kendini laik, demokratik, hukuk devleti olarak tanımlayan bir ülkede, buna aynı şiddetle karşılık vermekten de geçmiyor. Şiddet yoluyla muktedirliğini koruyan bu sisteme onun kullandığı şiddetle karşı çıkmaya çalışmak, ortaya idam, hadım vb. iddialarla çıkmak bu eril iktidarın değirmenine su taşımaktır. Sorunu kaynaklarından uzaklaştıran bu tartışmalar toplumu yeniden ve yeniden aynı şiddet sarmalının içine sürüklemektedir” dedi.

GÜVENLİK YASASINA TEPKİ

Dersim Barosu Başkan Yardımcısı Eylem Cevahir, TBMM gündemine gelen iç güvenlik yasa tasarısına da tepki göstererek, “Türkiye Barolar Birliği’nin, baroların, emek örgütlerinin ve muhalefet partilerinin tüm itirazlarına rağmen görüşülmeye devam edilecek ve ne pahasına olursa olsun iktidar tarafından bu yasalar çıkarılacaktır. Çünkü kendinden başkasını, kendine benzemeyeni yok sayan, yok etmeye çalışan, toplumsal yaşamın tüm alanlarına hakim olmak isteyen eril iktidarın bir görünümü olan siyasal iktidar,  iç güvenlik adını verdiği ölüm yasalarını getirerek, tekliğini pekiştirmeye tüm toplumsal kesimleri köleleştirmeye ve kurmaya çalıştığı korku imparatorluğunu yasalar önünde de meşrulaştırmaya, pekiştirmeye çalışmaktadır. Bu durum toplumun tüm kesimlerinde güvenlik ile ilgili kişisel kaygılar yaratmanın yanında, barış sürecinin geleceğine yönelik olarak da ciddi bir kaygı yaratmaktadır. Zira bir taraftan samimiyetle (!) barış sürecini yürüttüğünü iddia eden hükümet diğer taraftan adeta savaş hazırlığı yapıyormuşçasına mülki amirleri olağanüstü yetkiler ile donatarak adeta fiili bir şekilde tüm ülkede olağanüstü hal ilan etmeye çalışmaktadır. Bunu öncelikle bir vatandaş ve sonra hukukçu olarak bizlerin kabul etmesi mümkün değildir.

Çağdaş, demokratik, laik hukuk devleti olarak tanımlanan yaşanabilir bir ülke olmanın yolu; tekçi, yok sayıcı zihniyeti derhal tek etmekten,  kadınları bu ülkenin eşit, özgür bireyleri olarak görmekten, kadın ve çocuklara yönelik her türlü saldırıda TCK’da yer alan indirim hükümlerinin uygulanmasının kaldırılmasına yönelik düzenlemelerden, bağımsız mahkemelerce kullanılması gereken yargı yetkisinin, yürütmenin bir kolu olan mülki amirlere verilmesine yönelik iç güvenlik paketi yasası ve buna benzer yasalardan vazgeçilmesinden geçiyor. Dolayısıyla sürekli söylem ve eylemleri ile toplumu şiddet sarmalına çeken siyasal iktidarın tüm toplumsal kesimlerin çığlığına kulak vererek  bir an önce iç güvenlik adını verdiği yasaları çıkarmaktan vazgeçmeye ve bunun yerine kadın ve çocuğa yönelik her türlü saldırıda TCK gereği uygulanabilecek indirim sebeplerinin kaldırılmasına, kadına, insana yönelik şiddet ve vahşetin önlenmesine dair akılcı düzenlenmeler yapmaya  çağırıyoruz” diye konuştu.