1990’lı yıllardaki çatışmalı ortam nedeniyle köylerini terk etmek zorunda kalan Ayhan ve Adile Arduç çifti, 23 yıl sonra köylerine dönerek ev yaptı. Tam yeniden köylerinde huzurlu bir hayat yaşayacaklarını düşünen ailenin huzurunu yöredeki baraj ve HES projesi bozdu.

Dersim Elazığ sınırında bulunan Peri Çayı üzerinde LİMAK Holding tarafından 2010 yılında yapımına başlanan Pembelik Barajı ve HES yöredeki tüm köylülerin yanı sıra Arduç Ailesi’nin hayatını da olumsuz etkilemeye başladı.

Baraj ve HES projesi nedeniyle başlatılan hukuki süreçte Elazığ ve Malatya İdare Mahkemeleri imar planı olmadığı gerekçesiyle durdurma kararı verse de şirket hukuk tanımaz şekilde inşaatı sürdürdü. 2014 yılında yapımı tamamlanan Pembelik Barajı ve HES civardaki kutsal mekanların yanı sıra köylülerin kullandığı yol ve köprüleri de sular altında bıraktı. Şirket taahhüt ettiği yol ve köprüleri yapmayınca baraj_ic-012.jpgArduç Ailesi Nazımiye İlçesi Dallıbahçe Köyü Ilısu Mezrası’nda mahsur kaldı.

Yaklaşık bir yıldır mahsur kalan ve ihtiyaçlarını zaman zaman kiraladıkları botla gideren aile, mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla başvurduğu bütün kurumlardan da olumlu bir yanıt alamadı.

Aile, bunun üzerine dönüşümlü ve süresiz açlık grevi başlattı.

Ayhan ve Adile Arduç çifti, 5 Temmuz Pazar günü baraj ve HES’in ardından sular altında kalan köprü ayağında çadır kurarak açlık grevine başladı. Bazı yakınlarının da destek verdiği aile, sorunları çözülünceye kadar açlık grevini sürdüreceklerini dile getirdi.

Geçirdiği bir iş kazası nedeniyle ayağında kısmi felç oluşan ve mezranın yollarının tümden sular altında kalması nedeniyle tedavisi aksayan açlık grevindeki Ayhan Arduç, “Bilginler ve LİMAK’ın yaptığı baraj nedeniyle bir yıldır mahsuruz. Taahhüt ettikleri yol ve köprüleri yapmadılar. Kendi köyümüzde mülteci durumuna düştük. LİMAK, hak ve hukuk tanımıyor. Defalarca müracaatlarımıza rağmen ilgili kurumlar da gerekeni yapmadılar. Bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Valilik, kaymakamlık, il özel idare, çevre ve şehircilik il müdürlüğüne kadar başvurmadığımız yer kalmadı. Ancak bir sonuç alamadık. Bizler de açlık grevine başladık ve sorun çözülünceye kadar devam edeceğiz. Açlık grevi nedeniyle başımıza gelecek her türlü olumsuzluktan bahsettiğim kurumlar ve barajı yapan şirketler sorumludur” dedi.

baraj_ic1-006.jpgKöye geri dönüş için 50-60 kadar insanın müracaatta bulunduğunu belirten Arduç, “Bu insanlar kendi köylerinde ev yapmak için müracaat ettiler. Bir yandan köye geri dönüş projelerinden bahsediliyor ancak öbür yandan köylerine dönmek isteyen insanların baraj ve HES nedeniyle sular altında bırakılan yol ve köprüleri yapılmıyor” diye konuştu.

 

 

İNSANLIK SUÇUNA DEVLET KURUMLARI SEYİRCİ KALIYOR

Yaşadıklarını insanlık suçu olarak nitelendiren ve devlet kurumlarının seyirci kalmasına tepki gösteren Adile Arduç, “İlk günden bu duruma çözüm bulunsaydı bu ayıp bugüne kadar sürmezdi. Valilik Şubat ayında AFAD’la birlikte erzak gönderdi ondan sonra ne arayan ne soran oldu. Ne yaşadığımız umurlarında değilmiş demek ki. Tapulu arazimizde, ruhsatlı evimizde mahsur kalıyoruz. Şirket taahhütleri yerine getirmediği gibi hukuk tanımıyor. Devlet bir şirkete söz geçiremiyorsa biz sıradan insanlar ne yapabiliriz. Bu ayıba bir an önce son verilmesini istiyoruz. Açlık grevinin yanı sıra gerekirse durumumuzu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dahil bütün mercilere kadar taşıyacağız” dedi.

Adile Arduç, başta kendileri ve çocukları olmak üzere herkesin yaşanan durum nedeniyle ciddi psikolojik travmalar yaşadığına da söyledi.

Açlık grevine, Adile Arduç'un kardeşi Yıldız Köhl ile Ilısu köyünden 1990'lı yıllarda Avrupa'ya göç eden ve Arduç Ailesi'ne destek olmak için köye gelen İsmail Altay da katıldı. Altay, "Arduç Ailesi zor durumda, eylemlerine ortak olmak istedik. Burada bir insanlık ayıbı söz konusu" dedi.

baraj_ic2-002.jpg