Tunceli’de Munzur Vadisi Milli Parkı üzerinde yapılması planlanan barajlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nden barajlara ilişkin bilgi ve belge talep eden Avukat Barış Yıldırım’a gönderilen cevabi yazıda; Genel Müdürlükten herhangi bir izin talebi bulunmadığı, izin talebi olmadığı için projelere ilişkin herhangi bir görüşte bulunulmadığı; söz konusu projelere ilişkin duyumların Genel Müdürlüğe ulaşmasının ardından Tunceli Valiliği ve DSİ Genel Müdürlüğü nezdinde gerekli girişim başlatılarak bilgi istendiği belirtildi.

Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Prof. Dr. M. Kemal Yalınkılıç tarafından gönderilen yazıyı skandal olarak nitelendiren Avukat Barış Yıldırım konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenledi.

2002 ile 2006 yılları arasında hazırlanan Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişim Planının uygulanmadığını; planın onaylanması halinde baraj ve HES’lerin yapılamayacağını belirten Avukat Yıldırım, “Baraj ve HES projelerini yapan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlı. Düşünün ki bir bakanlığa bağlı iki genel müdürlük arasındaki işlemlerden bakanlığın ve genel müdürlüğün haberi yok. Bu tam anlamıyla skandalın belgesidir. Türkiye’nin en büyük milli parklarından biri olan Munzur Vadisi Milli Parkını tamamen yok edeceği tartışmasız olan bu baraj ve HES projelerinin Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından bilinmemesi tam anlamıyla bir skandaldır. Bu eşi benzeri görülmemiş skandaldan da anlaşılacağı üzere Munzur Vadisi Milli Parkı hukuksuzca katledilmek isteniyor. Buna izin vermeyeceğiz” dedi.

Baraj suları altında kalan ziyaret için AİHM’e dava

2009 yılının 17 Ağustos’un da su tutmaya başlayan Uzunçayır Baraj gölü altında kalan ve kentteki Aleviler arasında kutsal sayılan Gole Çetu (Hızır Gölü) ziyaretiyle ilgili AİHM’e dava açacaklarını belirten Avukat Barış Yıldırım, “Gole Çetu Aleviler açısından ibadet alanı. 17 Ağustos’ta su tutulmasıyla birlikte Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. Maddesi başta olmak üzere ilgili hükümlerin ihlal edildiği gerekçesiyle Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştuk. Başsavcılık orada kurbanların kesildiği, adakların adandığı, duaların edildiğini tespit etmiş ancak bir ibaret alanı olamayacağı gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti. Biz bu karara karşı Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulunduk. Erzincan’daki Cumhuriyet Savcılığı mütaalasında takipsizlik kararının kaldırılmasını talep etmesine rağmen mahkeme itirazımızı reddetti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağız. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle” dedi.