Kahramanmaraş’ta 12 Eylül’den sonra 'intihar etti' denilerek gömülen Ali Ekber Yürek’in işkencede öldürüldükten sonra intihar süsü verilmek istendiği için asıldığı ortaya çıktı. Yürek’in otopsisine katılan Prof. Dr. Nevzat Özcan'ın ölümden 31 yıl sonra alınan ifadesinde, "Bence onu bir başka kişi astı” dedi. Prof. Özcan ayrıca Yürek’in vücudunun birçok noktasında darp izi ve morarma bulunduğunu belirtti. Dönemin bir adliye çalışanı ise “Sağa sola çevrildiğinde göğüs kısmından tıkırtı şeklinde ses geliyordu. Sırtı morarmış ve şişmişti. Vücuduna darbe aldığı her halinden belliydi. Bacaklarının birisinde kırık var gibiydi” dedi.

12 Eylül’den sonra Kahramanmaraş’ta Ali Ekber Yürek, Mehmet Ceren, Fehim Özarslan ve Cennet Değirmenci’nin işkencede öldürülmesine ve çok sayıda yurttaşın işkence görmesine ilişkin 2010 yılında soruşturma başlatıldı. Afşin’de başlayıp Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’nda sürdürülen soruşturmada geçen yıl takipsizlik kararı verildi. Yürek ve Ceren’in aileleri, avukat Hüseyin Aygün aracılığıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvuru için harekete geçince soruşturma dosyasının bir örneği kendilerine ulaştı. Dosyadan, o tarihte intihar ettiği ileri sürülen Yürek’in işkencede öldürülüp intihar süsü vermek için asıldığına ilişkin üç yeni tanığın ifadesi ortaya çıktı.

O tarihte Afşin’de pratisyen hekim olarak çalışan, bugün Kayseri Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapan Prof. Dr. Nevzat Özcan, Yürek’in ölü muayenesini bizzat gerçekleştirdiğini belirterek, “Kendisinin ölü muayenesini yaparken vücudunun birçok yerinde, yüzünde, sırtında, göğsünde, bacaklarında hematom dediğimiz deri altı darp ve cebir izleri vardı. Bunlar morarma olarak deriye yansıyordu” dedi. Yürek’in yüksekçe bir yerde asılı bulunduğunu anlatan Özcan, “Asıldığı ip duvardaki su borusuna bağlıydı. Buraya kendisini bu şekilde asması, ancak aklı dengesinin yerinde olmaması ile mümkündür. Elleri serbestti. Bence bu onu bir başka kişinin astığını gösterir” şeklinde konuştu. Askerlerin işkence uyguladıkları kişiler için kendisinden rapor istediklerini vurgulayan Özcan, “Askerler sürekli yaralanan şahısları göndereceklerini, rapor vermemi söylediler. Ben de ne bulgu varsa onu yazarım deyince Kahramanmaraş Merkez’de cildiyeci var ona götürürüz dediler” dedi.

BACAĞINDA KIRIK VARDI

Afşin Sağlık Ocağı’nda sağlık memuru olarak çalışan Mustafa Sönmez ise “Yürek’in asılı vaziyette durduğu yer, su borusu vanasının geçtiği yerdi. Yüksekliği iki buçuk metreydi. Buraya bir kişinin kendisini asması zor gibi duruyordu. Çünkü iki duvarın birleştiği yerde su vanası vardı” dedi.

Afşin Adliyesi Yazı İşleri Müdürlüğü yapan Ufuk Göngördü de Yürek’in intihar ettiğinin haber verilmesinden sonra olayın meydana geldiği eğitim enstitüsü binasına gittiklerini, kapıda kendilerini Tuğgeneral Yusuf Haznedaroğlu’nun karşıladığını ve “Konuşturamadık. Konuştursak çok adam yakalanırdı. İntihar etti” dediğini anlattı. Yürek’in cesedi üzerinde inceleme yaptıklarını kaydeden Güngördü, “Yanakları morarmış vaziyetteydi. Bu morarmanın darbeye bağlı olduğu anlaşılıyordu. Çünkü yanakları şişmişti. Sağa sola çevrildiğinde göğüs kısmından tıkırtı şeklinde ses geliyordu. Sırtı morarmış ve şişmişti. Vücuduna darbe aldığı her halinden belliydi. Bacaklarının birisinde kırık var gibiydi. Çünkü bacakları tek tek kaldırıldığında bütün olarak kalkmıyordu. Birinde diz kapağı altında bükülme oluyordu” şeklinde konuştu.

Haber: İSMAİL SAYMAZ - [email protected] / Arşivi