Güvenli bölge uygulaması, orman yangınları ile gözaltı ve tutuklamalara son verilmesi talebinin dile getirildiği yazılı açıklamada, “Kerbela’dan, Koçgiri’ye, Dersim’den Maraş’a, Sivas’a, Çorum’a, Gazi’ye ve Gezi’ye kadar yaşanan birçok katliam asimilasyon politikalarına rağmen kendi öz gücü ve inancı ile kendini var etmeye devam eden Alevilik son dönemde yeniden egemenlerin baskıcı dili ile hedef haline getirilmektedir. Hukuki bir deyim ile ifade etmek gerekirse tamamen nefret dili söylemi içerisinde bulunan başta Cumhurbaşkanı olmak üzere ülkeyi yönetenler inançlarımızı aşağılayan ve halkımızı hedef gösteren ifadelerin kullanılması kaygı vericidir.

Bu kaygılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu geçimiz günlerde kurum başkan ve yöneticilerimize yapılan silahlı saldırı ve Üsküdar’da Alevi vatandaşların evlerinin işaretlenmesi, kapılarına bomba süsü verilen paketlerin bırakılması ve yine Aleviliğin kalbi olan Dersim’de son yaşanan süreçte bombala sonucu çıkan yangınlar adeta doğa katliamına dönüştü. Tüm yaşanan bu örgütlü saldırılara karşı bizlerin de kurumlarımızda örgütlenerek bu saldırılara demokratik tepkilerimizle karşı koyabiliriz.

Sonuç olarak bu nefret söylemlerini kınıyoruz. Onurlu bir barış savunucuları olarak yönetenlerin de bir an önce savaş dilinden vazgeçip yeniden çözüm ve barış dilini kullanmaya çağırıyoruz” ifadelerine yer verildi.