TÜRKİYE İŞÇİ SINIFININ BAYRAMI

Türkiye işçi sınıfına selâm/ Selâm yaratana! / Tohumların tohumuna, serpilip gelişene/ Selâm! / Bütün 
yemişler dallarınızdadır. / Beklenen günler, güzel günlerimiz/ ellerinizdedir, / haklı günler, büyük 
günler, / gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde, / aç yatılmayan, / ekmek, gül ve hürriyet günleri. 
Nâzım HİKMET 
1 Mayıs, işçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. 1 Mayıs günü tüm dünyada 
emekçiler alanlara dökülür, istemlerini yüksek sesle dillendirirler. 1886’dan beri başta işçi sınıfı olmak 
üzere tüm emekçiler birlikte olmanın, yan yana olmanın hazzını tadar. Ellerinde pankartlarla 
sorunlarını özlü bir şekilde yansıtırlar. O gün işçi sınıfı ve tüm emekçiler için tatildir. Zorlu bir kavganın 
sonucunda elde edilmiştir bu kazanım. 
Bizde de işçiler Osmanlı döneminde de bu bayramı kutlamıştır. O zamanlar Osmanlı Sosyalist Partisi 
işçilere bu bilinci taşır. Zor da olsa emekçiler dünyadaki işçi kardeşleriyle birlikte meydanlarda aynı 
gün sorunlarını ortaya koyar. 1 Mayıs ülkemizde yalnız 1923’te yasal olarak kutlanır. Daha sonra yasal 
olarak kutlanması engellenir. 1976 yılına kadar Bahar Bayramı olarak kutlanır. 
1976’da 100 binler Taksim Meydanı'nda toplanır. Görkemli bir kutlama olmuştur; işçi sınıfının 
kendine olan güveni artmıştır. Bu bayramın öncülüğünü sınıf ve kitle sendikacılığı temelinde 
örgütlenen Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu ( Disk ) yapmıştır. İlk kez işçi sınıfının sorunları 
meydanlarda yüksek sesle haykırılmıştır. 100 binlerin Taksim Meydanı'nı doldurması sermaye sınıfını 
ürkütür. İşçi sınıfının örgütlenmeye başlaması ve uyanışı onların uykularını kaçırmıştır. Egemenler 
sınıfsal öfkelerini, rahatsızlıklarını belli eder; bunun önüne nasıl geçeriz, diye düşünürler. 
1977’de Taksim'e daha kalabalık emekçi katmanlar örgütleriyle gelir. 500 bin insan sel olur akar 
Taksim’e. Bu şimdiye kadar görülmedik bir kitle hareketliliğidir. Disk Genel Başkanı Kemal Türkler 
konuşurken bir iki el patlama olur. Kaçışan kalabalığa ateş açılır, onlarca insan hayatını kaybeder. İşte 
bu 1977 1 Mayıs'ı “ Kanlı 1 Mayıs “ diye anılır. Tüm engelleme girişimlerine karşın işçilerin ve diğer 
emekçi katmanların haklı yürüyüşü engellenemez. Yine en son 1979’da İzmir Konak Meydanı'nda 
görkemli, işçi sınıfının şanına yaraşır bir kutlama gerçekleştirilir. İşçi sınıfının haklı ve doğru istemleri 
burada da haykırılır; disiplinli bir şekilde başlar, yine aynı disiplin içinde miting tamamlanır. 
1980 öncesinde güçlü ve örgütlü bir işçi sınıfı hareketi vardır. Diğer emekçi katmanlar da aynı 
örgütlülük içinde mücadelelerini sürdürür. Disk sınıf ve kitle sendikacılığı yapmak için işçi sınıfının 
bağrından doğmuştur. İşyerlerinin çoğu Disk'in etrafında örgütlenmeye başlamıştır. Disk'in 
mücadeleci tavrı işçiler için bir çekim merkezidir. Disk'in örgütlü olduğu yerlerde işçiler haklarını 
alabilecek duruma gelir ve bir takım kazanımlar elde ederler. Bu kazanımlar ve doğru yaklaşımlar 
Disk'in toplumdaki saygınlığını da doğal olarak artırır. 
1980’de egemen sınıflar gemi azıya almıştır. Mücadeleci sendikaların ve derneklerin dağıtılması ve 
yok edilmesi gerekir. 12 Eylül büyük oranda bu örgütlülüğü dağıttı ve etkisiz hâle getirdi. 12 Eylül’den 
sonra tüm sendikalar ve örgütlü yapılar yerle bir edildi. Egemen sınıfın temsilcileri “ gülme sırası bizde 
“ demeye başladı. 12 Eylül’le birlikte emekçilerin tüm hakları ve kazanımları yok edildi. O çetin 
günlerde bile salon toplantıları yoluyla da olsa 1 Mayıs'ı unutturmadı işçi sınıfı. Zaman zaman kanlı 
çatışmalar ortaya çıkar. 
Emekçi sınıf ve katmanlar uğraşa uğraşa mücadelenin sınırlarını genişletir. O arada kamu çalışanları 
da örgütlenmeye başlar. Onların örgütlenmeleri başka emekçi kesimlerin örgütlenmelerini hızlandırır. 
Bu örgütlenmelerden sonra yine yaygın bir şekilde 1 Mayıs alanlarda kutlanır. Durmayan, kesintisiz 
devam eden bu mücadele 1 Mayıs’ın yasallaşması ve 1 günlük tatille sonuçlanır. Bu sonuç Türkiye işçi 
sınıfı ve diğer emekçi katmanlar için önemli bir kazanımdır. 
1 Mayıs dünyada ilk kutlanmaya başladığında çalışma saatleri 15-16 saatti. Dayanılmaz derecede 
çalışma koşulları dayatılıyordu işçilere. Bu zorlu çalışma koşullarına karşı, işçi sınıfı 8 saatlik iş günü 
sınırlamasıyla mücadeleye atıldı. 8 saatlik iş günü, hafta sonu tatilleri, sigorta, sendika gibi 
kazanımlar o günlerden gelen mücadelenin sonuçlarıdır. 1 Mayıslar gökten zembille inmedi. 
Son yıllarda 1 Mayıslar salgın nedeniyle yığınsal kutlanamadı. Bu yıl işçi sınıfı ve emekçi katmanlar 
sorunlarının daha da arttığı, yaşamanın dayanılmaz hâle geldiği koşullarda kutlayacak. Arka arkasına 
gelen zamlar, elektrik ve doğalgaz faturaları halkın belini büktü. İnsanlar evine ekmek götüremez, 
kirasını ödeyemez, çocuğuna harçlık veremez duruma geldi. Eskiden yiğit kuru soğana muhtaçtı, 
şimdi soğanı bile alamaz hâle geldi. 16 milyon insanın elektriğinin kesik olduğu televizyonlarda 
anlatılıyor. İnsanlar borç batağında yüzüyor. Nerdeyse dolmuş parası bile ayıramıyorlar kendilerine. 
Kadın cinayetleri almış başını gidiyor, genç insanlar işsizlikten bunalımdan ne yapacağını bilemez 
halde. 
Bu yılki 1 Mayıs, böylesi zorlu koşullarda gerçekleşecek. Bu koşullarda belki de ilk kez 1 Mayıs'a 
katılacaklar olacaktır. Onlar da yan yana olmanın, sorunları birlikte duyurmanın hazzını tadacaktır. 
Hep birlikte çıkacak bu gür ses, emekçinin kendine olan güvenini artıracaktır. Bir de dünya 
emekçileriyle aynı duyguları paylaşmanın önemi bir kez daha ortaya çıkacaktır. 
Tüm ezilen, sömürülen, horlanan emekçiler dil farkı bilmeden, din farkı bilmeden bu bayrama 
katılarak kendi güçlerini meydanlarda duyuracaktır. 1 Mayıs günü meydanlar emekçilerin hakkı 
yenenlerin, arkasızların doldurduğu, meydanları özgürleştirdikleri bir gün olacaktır. Bu bayrama 
katılan herkes yalnız olmadığını anlayacak, gücünün farkına varacaktır. 
Yaşasın 1 Mayıs, işçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü!...