İlkokulda öğrenmiştik “Orda bir köy var uzakta, gitmesek te, görmesek te, o köy bizim köyümüzdür.” Artık okullarda bunu söyletiyorlar mı bilmiyorum ama bildiğim ve öğrendiğim bir şey var. Aslında bize uzak olan köylerimiz, kasabalarımız değil. Asıl bize uzak olan devletimizdir. Orada çalışan bürokrat, vekil ve benzeri tüm devlet mensuplarıdır. Ancak devlet mensuplarının ya bundan haberleri yok ya da bunun doğal olduğunu zannediyorlar. Maalesef bir şekilde böyle bir mevkiye sahibi olanlar kendilerinin de halen bulundukları milletin bir parçası olduklarını unutuyorlar. Bunun sebebi olarak karakterlerini analiz etmek istemiyorum ancak devlet kademelerine gelmiş olan ve orada bu sistemi döndürmeye çalışanların bundan haberi olmadığını milletimiz öğrenmeye başladı.

            Milletimiz cumhuriyetimiz kurulana kadar yüz yıllar boyunca çok yaşa padişahım demeye alışmış, doğal olarak varlıklarının sebebini padişahın yaşamasına bağlı olduğuna inanmışlardır. Sonrasında gelen cumhuriyetimiz de, monarşiden demokrasiye geçiş elbette kolay olmamıştır. Başlarda millete karşı, eskisinden farklı bir tutum sergileyen devlet, başta otoriter bir baba gibi davranmış, halkı için çalışmış ancak sert bir duruş göstermiştir. İster istemez böyle bir sistemin içinde yetişenlerde monarşinin yerini alan sistemde padişahın yerine devleti koymuşlar, eskiden ona nasıl davranılıyor ise devlete karşı da öyle davranılması gerektiğini zannetmişlerdir. Sonuç milletinden uzaklaşan devlet. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde bu problem teşkil etmiyordu. Osmanlının son dönemlerinde savaşlar nedeniyle kıyıma uğramış bir nüfus, kötü bir eğitim sistemi, büyük bir kısmı okuma yazma bilmeyen halk. Sonrasında cumhuriyetle beraber eğitim hamleleri ile bilgi ve becerilerini geliştiren bir millet oluştu. Devlet, milletin gerçekleştirdiği bu değişimi, gelişimi aynı hızda maalesef sürdürememiştir. Bunu simgeleyen en güzel anekdotlardan birisini yaşadığı zamanda çok önemli olan bir bürokrat “Nevzat Tandoğan” söylemiştir. Devlette farklı birçok görevde bulunan (valilik, belediye başkanlığı, emniyet müdürlüğü) Nevzat Tandoğan, bir gün, bir eylemine kızdığı bir gence şunu söylediği rivayet edilir:
-Size ne oluyor! Bu memlekete komünizm gerekirse onu da biz getiririz.

Zaman içinde bu sistemin sadece devletin varlığı için yürütülmesi gerektiğine inananlar az önce söylediğim gibi milletten uzak düşmüşlerdir. Ancak millet bunu görüp değerlendirmeye başlamıştır. Son seçimlerde halkından uzaklaşmış vekillere, partilere bunu göstermiştir. Tüm partiler kendilerinin bir zaferinin olduğunu söyleseler de asıl zafer milletindir. Artık devletin millet için var olduğunu bilen ve demokrasiyi öğrenmeye başlamış bir halk var. Kendisine zarar verenleri, verecek olanları, gören bilen insanlar var.

Seçim sonrasında vekiller, partiler bunu anladı. Peki bürokratlar ne alemde dersiniz? Şu an için çok bir değişiklik yok, mevkilerini kaybetmek istemeyenler, kendilerini kralların koltuğunda görenler, kendilerinden sonra gelecekleri de aynı şekilde yetiştirmeye, aynı statükocu zihniyeti değiştirmemek için uğraşıp duruyorlar. Geçenlerde vergi müfettiş yardımcısı olan bir devlet memuru ile yaptığım sohbet buna çok güzel bir örnek olabilir. Kendisinin eğitimi kariyeri ile ilgili yaptığımız konuşmada araya birkaç vergi konusunu sıkıştırıp sordum. Vergi müfettişlerinin bakış açısını anlayıp çözümler ipuçları bulmak istiyordum. Bahsettiğim konuda Kanun ve idarenin çıkarmış olduğu tebliğler bile benim haklılığımı teyit ederken, vergi raporunda kanun maddesinin aksi görüş bulunduğunu söylediğim de, tüm üstatların aksi görüşte olduğunu söyleyip böyle olması gerektiğini iddia etti. Bunun vergi mahkemelerinden döneceğini ve kanunun ruhuna aykırı görüş verildiğini söyledim. Ancak genç memur arkadaşımız kendini yetiştiren üstatlarının takmış olduğu at gözlüklerinin haricinde başka bir bakış açısı ile bakamıyordu. Üstatlarının görüşlerinin mahkemeden döneceğini bildiği halde halen farklı bir bakış açısı sergilemiyordu. İşte bu zihniyet, devletin devlet için olduğunu savunmaya çalışan mevkilerinden feragat etmeyen bir grup bürokratın zihniyetidir. Politikacılar milletin zamanı geldiğinde ne kadar isabetli irade ortaya koyduğunu gördü. Bürokratlar da zannetmesinler ki bu düzenlerinin böyle kalacağını, bir gün gelecek millet buna da dur diyecek ve o zaman büyük koltuklarından inecek olan tüm o bürokratlar halkın önünde hizmet için duracak ve kendilerinin de milletin bir parçası olduklarını hatırlayacaklardır.