HİCAZ MAKAMINDAN BİR ŞARKI

KUŞ GİBİ UÇTU GİTTİ GERİ KALAN HEP YALAN

 

Koskoca bir yıl geçti gitti, 2012 bitti bitecek artık. Bu yazıyı okuduğunuz gün eğer 21 Aralıktan önce ise hala Maya takviminde yer alan kıyamet konusu içimizde bir şüphe olarak yer almakta, eğer 21 Aralık sonrasında okuyorsanız, oh kıyamet kopmadı yırttık yine diye düşünüyorsunuzdur büyük bir ihtimal. Biz ise her kanun değişikliğinde kendi kıyametimizi tekrar tekrar yaşıyoruz işyerlerimizde. 

 

Çünkü gelecek olan her kanun her şeyi değiştiriyor. Her seferinde aynı hikaye pardon yanlış söyledim. Hikaye; olabilecek olayların yazılması idi, bize anlatılanların artık masal olduğunu anlamamız lazım. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu gelirken neydi bize anlatılan; Bilançolar artık gerçeği yansıtacak kayıtlarımızı Türkiye Muhasebe Standartlarına ve bağlantılı olarak uluslararası piyasalarda uygulanan eşdeğer sistemlere uygun olarak tutacaktık.

 

Bunun yanında çok daha önemli olan konu nerdeyse her firmaya ciddi bir denetim gelecek olmasıydı. Bu kanunu yapanlar, kabul edenler, uygulamaya koyanlar “ŞEFFAFLIK”  diye basbas ilan ediyorlardı. Web sayfalarından, hazırlanacak denetim raporlarına kadar her şey kayıt dışı ekonomiyi çökertecek bir durumdaydı. Heyecan içindeydik hepimiz. Ama ne oldu...(?)

 

Tarih 01 Temmuz 2012 kanun kabul edildi. 15 gün sonra mecliste 6335 sayılı kanun kabul edilerek yeni ticaret kanunundaki yüz küsur maddeyi tadil ettiler, kimilerini ise tamamen yok ettiler. Evet, bazı maddelerde bazı yumuşatmalar yapmak uygundu ama insaf kardeşim...

 

Önce daha uygun hale getireceğiz dedikleri maddelerin yanında işlem denetçiliğini de kaldırdılar. Birde gazetelere beyanlar verip sizleri binlerce liralık masraftan kurtardık dedi bazıları utanmadan.

 

Sonra kanunun 400. Maddesinde yazan hükümler ile denetçi olacak kişiler hususunda çeşitli önergeler verip serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirleri birbirlerine düşürdüler.  Bunun hakkında da taslak bir tebliğ çıkartıp, halen uygulamaya koymadılar. Koysalar da gerçi bir şey farketmeyecek. Kanunda yazan yetki ile Bakanlar Kurulu denetlenecek firmaların tespiti için bir limit belirledi. Ama o limit o kadar yukarı çekildi ki, piyasada o limitin üstüne çıkan yeni bir firma olamadı. O tebliğe göre denetlenecek firmalar zaten eskiden de denetlenen firmalar olarak kaldı, aralarına yenileri katılmadı. Eskiden ne vardı yine o. Eski tas, eski hamam.

 

Bu da yetmedi yeni çıkan bir tebliğ ile denetime girmemiş olan tüm firmaların Türkiye Muhasebe Standartlarına göre kayıt tutma şartı da ortadan kaldırıldı.

 

Geriye Hicaz makamından hoş bir seda kaldı “kuş gibi uçtu gitti, geri kalan hep yalan”

 

 

 

Peki neydi derdiniz bu kadar mesai saatini boşa çıkaracak. İnsanlar halen hangi defteri nasıl tasdik ettirecek, hangi işlemde kaç tane bürokratik evrak verecek bunları düzenlemek için mi değiştirdiniz bu kanunu. O kadar bağımlı iseniz kayıt dışı ekonomiye, bıraksaydınız eski düzeni, devam etseydi keşke. Neden çomak soktunuz ki tekere.

 

Denilecek hiç bir şey yok. Yazık sarf ettiğiniz emeğe, yazık umutları, emekleri yok olan meslek mensuplarına, yazık bu Millete.

                                                                                             

                                                                                                     YÜKSEL GÜLEÇ

                                                                                                             S.M.M.M.

                                                                                                     [email protected]