CORONA Canavarı tekrar hortladı. Geçen yılda yaptığı gibi bu yılda, yayılmaya korkutmaya, öldürmeye, hız verdi. Geçen yaz aylarında katlettiği ölü sayısı, resmi rakamlara göre yüzün altına düşerken, son aylarda, tekrardan artmaya başladı. Günlük, ölü sayısı İki yüzün üstünde çıkarken, vaka sayısı 30 binleri buldu. İddia edildiğine göre resmi olmayan rakamlara göre ölü sayısı daha çokmuş. Günlük ölü sayısı İki yüzün altına düşmediği gibi, ha bira artıyor.
    Hasta hanede görevli bir arkadaşa sordum. Geçen hafta Cuma günü hastanede yatış 16 rakamında, yoğun bakımda yatanlarda varmış. Ölen Güney doğulu, kimsesiz bir yaşlıda, kimsesizler mezarlığına gömülmüş. Bir günde 60 pozitif vakanın tespit edildiği söylenmektedir.
   Büyük kayıpların yaşandığı geçen yılda bu kadar çok günlük vaka olmadığı gibi, vakalar hep uzağımızda yaşanmıştı. Bu yıl, şimdilerde ise oturduğumuz mahalleye, oturduğumuz sokağa, iş yerimizin kapı komşusuna, oturduğumuz binaya kadar CORONA Canavarı, taşındı. Sokuldu. Çok Yakın arkadaşlarımız, günlerce evlerinde, yakınlarından uzak hapis kaldılar. Selam vermez, selam almaz oldular. Bir buçuk yaşındaki bebeklere bile acımadılar. Bu kavgaya katılar.
    Okuryazar oranıyla, kültür seviyesiyle, ülke çapında yapılan başarı, sıralamalarında hep ön sıralarda olduk. Aşılamada başarılı illerden biri olduk. Vaka artışlarında, vaka yayılmasında ise bu kez tam tersi, Tunceli Halkına yakışmayan bir sıralamada, ön sıralarda yer aldık. Vakaların en çok yayıldığı illerden biri olduk. Bu beni üzdüğü gibi, bütün Tunceli Halkında üzmüştür. Arkadaşlarım, okurlarım, sürekli sordular. Bu nasıl oldu. Bu nasıl yayıldı. Buna nasıl izin verdik. Resmi kurumlar, Sağlık Müdürlüğü, neden bir açıklama yapmıyorlar. Suç kimde. Kim yaptı. Tunceli Halkına bu kötülüğü. Dışarıdan mı, içeriden mi. Üniversitenin eğitime başlamasıyla, öğrenci gelişinin payı mı oldu. Kim bulaştırdı. Yaydı. Diye. Soranlar çok.
   Belediye zabıtaları, sokakta, maske dağıtıyorlardı. Maskesiz gezen, magandalara, maske verirken, uyarmıyorlardı. Arkadaş maske takmazsan sana ceza yazarız. Bu yaptığın Tunceli Halkına kötülüktür. Lütfen sürekli maskeni tak.’ demiyorlardı. Kendilerini uyardım. Bunu yapmalarını istedim.
    Kahvehaneler, maskesiz, yakın mesafede, oyun oynayanlarla doludur. Bunu daha öncede yazmıştım. Yetkililere çağrıda bulunmuştum. Esnafı, özellikle, kahvehaneleri, uyarmalarını istemiştim. Uyaran, olmadığı gibi takmayanlarda giderek arttı.
     Özgürlüklerin, en çok yaşandığı, bilim seviyeleri yüksek, uygar ülkeler, bu CORONA savaşında, aşı olmayanların, özgürlüklerini tamamen askıya almış durumdalar. Aşı olmayanları, toplum yaşamından uzaklaştırdıkları gibi sokağa çıkmalarını bile yasaklamışlardır.
     Ya bizde, maskesiz, aşısız, CORONA canavarlarını, koyunlarında taşıyanlar, sokakta, maske takmadan, çevresine, topluma, kolaylıkla, bulaştırdıkları, yaydıkları gibi, bindikleri toplu taşıt araçlarında da bulaştırmaya devam etmektedirler.
   Tehlike giderek büyüyor. Gerekli tedbirler, alınmasa, daha da büyüyecektir.
     Biline.
      +     +    +
   YILDÖNÜMÜNDE,
    Gazete yerine gidiyordum. Polis yarım otobüsleri, DERSİM MÜZESİ ile SAROĞLU otelinin, ara sokağını kapatmışlardı. Aralarından geçerek SEYİT RZA PARKINA çıktım. Meydanın çevresi, sivil, üniformalı emniyet güçleri ile çevrelenmişti. Seyit Rıza heykeline gidişi kapatmışlardı. Neden yaptıklarını bilmiyordum. Cad. da de elleri arkasında seyreden vatandaştan sordum. ’Hayırdır. Dedim.’ Seyit Rızanın, idam edildiğinin, yıldönümüdür. Ondan.’ Dedi. Bir başka seyreden,’ Bu kadar çok polisi, ilk kez bir arada görüyorum’ Dedi. Bende ilk kez görüyordum. Ortada yıl dönümünü anmak için toplanmış kimseler yoktu.
     Gazete yerime gittim. Merak etmiştim. Sonradan yerel basından öğrendiğime göre, anma, parkın yanı başındaki alanda yapılmıştı. Seyit Rızanın biraz ötesinde, duya bileceği bir yerde yapılmıştı.
    Benim gibi, mahalli gazeteyi, okuyan arkadaşta, ’ Emniyet Güçlerinin, anmayı  engellemek  için, o kadar çok güvenlik tedbiri almalarına , gerek var mıydı.’ Diye sormadan edemiyordu.