İzninizle bugün futbol analizi yapacağım.
Çünkü yarın yapılacak bir analizin hiçbir anlamı kalmayabilir.
O halde başlıyorum…
 
                            * * *
 
Fenerbahçe sezonun belki de en zor maçına çıkacak bu hafta sonu.
Siz bakmayın Hıncal Uluç’un “Ankaragücü maçı sattı” imalarına.
Ankaragücü maçı satmaz, satamaz…
Yok canııımmm…
Ne kardeşliği?..
Bursaspor – Ankaragücü kardeşliği, profesyonel yöneticileri hiç ırgalamaz…
Orası işin reklâm ve duygu faslı…
Onlar yönettikleri kulübün kasasına girecek – çıkacak para ile; diğer rakiplerin ekonomik güçlerindeki olası gelişmeye bakarlar…
O halde neden satamayacağını anlatmam gerekir değil mi?...
Anlatayım:

                            * * *
 
Bursaspor’un şampiyon olması, dört büyüklerin arasına beşinci büyüğün katılması ve büyüklere ayrılan yayın ücretinin dörde değil, beşe bölünmesi demektir.
Bu ise Anadolu takımlarıyla dört büyükler arasındaki ekonomik güç farkının azalmasını sağlayacaktır…
Yani başta Ankaragücü olmak üzere her yıl orta sıraların üstünde yer alan takımların, transferde büyük kulüplerle yarışmak için zorlanmalarına fazla gerek kalmayacaktır…
 
                            * * *
 
Soru: Fenerbahçe bileğinin hakkıyla o maçı alamaz mı?..
Cevap: Dürüst bir hakemle zor…
Ama kabul edelim ki futbol bu…
Dürüst bir hakeme rağmen de alabilir Fenerbahçe
Alırsa da zaten lig bitmeden şampiyonluğunu ilân eder.
Ligin son karşılaşması olan Trabzonspor maçı mı?..
Güldürmeyin beni…
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor, bizim ligimizin “Beyaz Türk”leridir…
Aralarında başka Beyaz Türk istemezler…
 
                            * * *
Yazın bir tarafa…
Trabzonspor, Fenerbahçe maçına formalite olarak çıkacak.
Çok koşacak, mücadele ediyormuş gibi yapacak ama tek golle maçı verecek.
Yine çünkü…
Trabzonspor, 3 büyüklerin arasına girip dördüncü büyük olduktan sonra futbol endüstrisindeki pazar payından iyi paralar almaya başladı. Hele canlı maç yayını nedeniyle ve dördüncü büyük olarak üç büyüklere yakın para alması ekonomik gücünü iyice yükseltti.
O da diğer büyükler gibi pahalı transferler yapabiliyor yani.
Bu sezon Bursaspor şampiyon olursa, yayıncı kurumun önümüzdeki sezon pay edeceği paradan yeni şampiyon Bursaspor’a da daha büyük pay ayrılacaktır.
Peki bu pay nereden gelecek?..
Elbette dört büyüklere ayrılan paydan yapılacak kısıntıdan.
Fenerbahçe maçından önce bu durum Trabzonsporlu futbolculara kesinlikle anlatılacaktır.
Zaten Türkiye Kupası da Fenerbahçe’den kolay bir maçtan sonra alındığına göre…
 
                            * * *
 
Geleyim Bursaspor – Beşiktaş maçına…
Beşiktaş da Trabzonspor gibi düşünecek, Bursaspor’un şampiyon olmasını engellemek için var gücüyle asılacaktır oyuna…
Bu nedenle Bursaspor yönetimini uyarıyorum.
Hakem konusunda çok uyanık olmalılar.
Ben burada milyonlarca Dolardan söz ediyorum…
Amerikan soygun filmlerini hatırlayın…
Soyguncuların parayı çaldıktan sonra ortakların sayısını azaltmak için birbirlerini nasıl öldürdüklerini getirin gözlerinizin önüne…
Futbol soygun değildir ama lig şampiyonluğunu kazanmış, her maçı canlı yayınlanacak kulüplere bölünecek para da bellidir.
Haliyle dört büyükler aralarında beşinci büyük istemeyeceklerdir.
Galatasaray – Bursaspor maçını hatırlayın…
Galatasaray o maça çıkarken de şampiyonluktan kopmuştu ama Fenerbahçe için oynadı. Ve aldıkları 1 puanla (daha doğrusu Bursaspor’un 2 puanını çalarak) Fenerbahçe’yi lider yaptılar…
 
 
                            * * *
 
Hâsılı şampiyon bu hafta belli olacak gibi.
Fenerbahçe, Ankaragücü’nü yenerse; Bursaspor için lig bu hafta biter…
Dediğim gibi Trabzonspor, Bursaspor’un şampiyon olmasını istemek bir yana aklına gelmesinden bile rahatsız olur…
Haliyle son hafta Bursaspor, Beşiktaş’ı yense de ligi ikinci olarak bitirecektir…
Peki…
Ankaragücü, Fenerbahçe’yi yenebilir mi?..
Yenebilir…
Bursaspor o maça binlerce seyirci gönderecektir.
Statta Fenerbahçe seyircilerine koltuk bile kalmayabilir...
Kaldı ki Ankaragücü’nün Fenerbahçe’yi yenmesi de şart değil…
Ve biliniyor ki Ankaragücü ikinci devrenin en az gol yiyen takımı…
Berabere de kalsa, Ankaraspor’a karşı hükmen galip sayılacak olan Bursaspor bir hafta aradan sonra yeniden lider olacaktır…
Önümüzdeki hafta oynanacak Beşiktaş maçına gelince…
Bursaspor yöneticilerinin stada Beşiktaş seyircisi alacaklarını sanmıyorum…
 
                            * * *
 
Yani sevgili futbolseverler; ligde düğüm son hafta değil, bu hafta çözülecek…
 
 
 
Uğur Dündar’a rağmen iptal!..
Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğü, et ihalelerini iptal etti.
İyi de yaptı…
Çünkü iktidar değiştiğinde çok başları ağrıyacaktı…
Badem bıyıklarının yolunma ihtimali bile vardı…
 
                            * * *
 
Şaka bir yana, gerçekten ihalelerin iptal edilmesi çok iyi oldu…
Çünkü ayıplı bir ihale olduğu belliydi…
En önemlisi; hükümetin “beyaz” dediğine “siyah” deme alışkanlığı edinmiş Uğur Dündar bile ihale iptal edilmesin diye taaa Almanya'da çalışma yaptırıp ihaleyi kazanan firmanın ne kadar namuslu(!) olduğunu anlattı STAR TV izleyicilerine...
Neden?..
İhalenin iptal edileceğini anladı ve iptali engellemek istedi de ondan…
Neden ihalenin iptal edilmesini istemedi Dündar?..
Acaba, Aydın Doğan'ın en büyük damadı Mehmet Ali Yalçındağ’ın babasının Türkiye'nin en büyük kırmızı et üreticilerinden biri oluşunun bunda etkisi olabilir mi?..
Ne ilgisi mi var?..
O halde, ihaleyi kazanan Helâl (ismine bakar mısınız) Gıda ile Yalçındağ Et arasındaki ilişkiyi bir inceleyin bakalım ne göreceksiniz…
 
                            * * *
 
Öyle ya da böyle...
Bu ihale bir daha asla yapılmamalı.
İşte gördük ki, fiyatlar makul seviyeye düştü.
Türk üreticisi, serbest pazar sopasıyla bir güzel dövüldü.
Bundan sonra televizyonlar ve gazeteler de "Yandık, bittik!" türü haberler yapacaklarına, tüketiciyi eğitici programlar yapsınlar…
Böyle suni fiyat artışı dönemlerinde kasaplara girmek değil, önlerinden bile geçmeyerek fiyatları düşürmeyi öğretsinler.
Hükümet de hayvancılıkta yerli üreticiye blöf yapacağına veya tehdit edeceğine, canlı hayvan üretimini arttırıcı yasal düzenlemeler yapsın.
Damadın patronuna medyada satın alım yapması için 750 milyon dolar kredi veren kamu bankaları o kredileri canlı hayvan üreticilerine versinler.
 
 
 
Kovulmayacağımı bilsem söylerdim
 
Yahu amma da “zengin düşmanı” muhalefetimiz var ha!..
İktidarımız derseniz, Başbakan kölelerinden oluşuyor…
“Başbakanım uçurumdan atla dese atlarım” diyerek kendini Van’da tuzcu kara koyunun ardından uçuruma atlayan 336 koyundan biri zannedenler bile var aralarında…
 
                            * * *
 
Efendiler!..
Ayıp olan Başbakan'ın 2.5 trilyon nakit parası, trilyonlarca lira da gayrimenkule sahip olması değildir...
Vergisini ödemiş, kimsenin hakkını yememişse helâl olsun.
Ama…
Asıl ayıp olan, bu kadar büyük servet sahibi bir başbakanın, iş adamlarına "bizim oğlana şu kadar para gönder" demesidir…
Asıl ayıp olan, bu kadar büyük servet sahibi bir başbakanın çocuklarını yurt dışındaki pahalı okullarda okutmak için; kendi ekonomik gücü olduğu halde iş adamlarından burs istemesidir.
Bu ayıp, gelişmiş ülke demokrasilerinde bir başbakanın istifasını gerektirir.
Bizim ülkemiz; halkı ve demokrasisiyle üçüncü sınıf olduğu için bu ayıbın failleri istifa etmektense, istifasını isteyenlere hakaret etmeyi yeğlerler...
Böyle başa böyle tarak…
Böyle başa böyle tarak…
(ikinci mısra asla öyle değildir ama nasıl olduğunu yazarsam kovulurum)…
 
 
Kendi akrabalarımızı tanımıyoruz.
 
Bir ara çalışma odamdan dışarı çıktığımda, karımın, misafirimiz olan ve benim gibi dizi film izlemekten tat almayan baldızıma, Aşk-ı Memnu’da kimin kim olduğunu anlattığını fark ettim.
Yanlarına gittim…
“Dizinin kahramanlarını mı tanıtıyorsun?” diye sordum karıma gülerek.
“Hiç izlememiş şimdi mecbur kalınca kısaca anlattım” dedi…
Güldüm:
“Canım benim” dedim. “Kendi akrabalarını tanımıyorsun ama dizi filmlerde tanımadığın yok”…
Gülüştük geçtik…
Bu durum sadece bizim evimize has değil…
Hemen herkes için geçerli…
İnsanlar akrabalarını tanımıyorlar ama dizi filmlerde kim kimin neyi bilmeyen yok…
 
 
 
 
Siz olsaydınız...
 
Bugünkü fıkra, Mehmet Barlas’tan “ödünç” alınmıştır ve şöyledir:
Delikanlı sevgilisini hayvanat bahçesine götürmüş. Genç kız orada "Şempanzeleri görmek istiyorum" diye tutturmuş. O bölüme gitmişler ama şempanzelerin kafesleri boşmuş o sırada. Delikanlı hayvanat bahçesi görevlilerine "Şempanzeler nerede" diye sorunca "Arka tarafta sevişiyorlar" cevabını almış.
“Fıstık versek gelirler mi?” diye sormuş delikanlı.
Hayvanat bahçesi görevlisi gülmüş,
“Siz olsaydınız gelir miydiniz?..”