Değerli Can’dan Okuyucu,

Alevilik, ne yazık ki hiç olmadığı kadar buhranlı bir dönemden geçmektedir. Bu buhrana yol açan nedenlerden biri ; Alevilerin “ ortak tarih ortak teoloji “ bilincini yitirmesi ve her kafadan, bir biriyle uyumsuz sesler çıkan bir koro misali , bu asırda tevhid ruhunu yitirmiş bir Aleviliğin arz-ı endam ederek, varlık göstermesidir.

“Ortak tarih ve ortak teoloji“ bilinci peki nasıl ortadan kalkmıştır? Bu sorunun cevabı üzerine eğilmeye başladığımızda kendimizi “ milliyetçilik ve ırkçılık “ bulvarında buluruz. 20. Asırda Latin Harfleriyle tanışan Alevi Toplumu, kendisiyle ilgili yazılan ilk eserlere baktığında orda “ Türk Milliyetçiliğini “ görür , hemen onu birkaç on yıl sonra takip eden eserlerde ise “ Kürt Milliyetçiliğini “ görür , ve ikincisini takip eden sürecin sonunda da son halka olarak “ Zaza Milliyetçiliğini “ görürüz.

Bu yazılı eserleri okuyan Aleviler de , ise bir süre sonra gözlenen sosyal durum ; bu milliyetçilik temelli kitapları okumadan önce kimliği sorulduğunda sadece “ Aleviyim “ diyenlerin , bir süre sonra “ Türk Alevisiyim, Kürt Alevisiyim, Zaza Alevisiyim “ demeye başladığı durumudur.

Ve 20.asrın başında sadece “ Aleviyim” demeyi , kendisi için yeterli gören ve milliyetçilik girdabına girmemiş olan Alevilik , artık 21.asrın ilk çeyreğinde özellikle de genç kuşak Alevilerde “ etnik temelli bir bölünmeye uğramış” ve “ bir birini ötekileştirici dili ön planda tutan” bir menfii bir evreye doğru yol almaktadır.

Halbuki , Alevilik “ ırklar ve milletler üstü” bir inanç sistemi olarak ortaya çıkmıştır. Hz. Ali’nin “ Arap Irkçılığı Karşıtı “ izlediği politikalar , zamanla Aleviliğin kronolojik ve coğrafik olarak önce İran’da Aryan ( Fars/Kürt/Zaza/Mazendari/Gilan/Lur) halklar arasında yayılmasını, daha sonra da Türkistan ve Horasan sınırı bölgelerde Türk Kavimleri arasında yayılmaya başlamasını sağlamıştır.

Ve özü itibariyle , Alevilik “ milliyetçiliği/ırkçılığı” kabul etmeyen ama “ halkların dilsel ve mitolojik zenginliklerini “ kabul eden inançsal, inançtan kaynaklı sosyal ve siyasal bir sistem olarak günümüze kadar gelebilmiştir. Şah-ı Merdan Ali’nin ve onun soyundan gelen 11 İmam , 11 imamın çocukları/torunlarının “ halkların kardeşliği “ temeli üzerine “ Hak önünde tüm Halklar eşittir , birdir “ şiarı üzerinden, yaşadıkları zaman diliminde ve coğrafyalarda talipleri ve sevenleri üzerinde bıraktıkları etki sonucu , günümüz “ İslam” dünyasına hakim olan “ Arap ırkçılığı temelli Emevi Dininden “ ari ve azade bir inanç vahası Afganistan Dağlarından Adriyatik Denizine kadar yaratılabilmiştir.

Her “ milliyetçilik “ zehrinden taksirle içmemiş Alevi bilir ki ; “ Alevilik , bir Hak İnancıdır. Hakka Kendisini Teslim Eden , Şekle değil Öze hitap eden , Kuran-ı Natık Ali ve O’nun soyundan ve yolundan gidenlerin Hak Aşkı ile günümüze kadar intikal ettirebilmeye çalıştıkları , ulu bir Yol’dur “…

Peki Türk/Kürt/Zaza Milliyetçiliği için Alevi Toplumunu “ etnik temelli bölünmelere “ ve bu bölünmelere iltihak olanları “ bir birine karşı kullanmak isteyenler “ de , Hak İnancı var mıdır ?

İşte Alevi Toplumunun birlik ve beraberliğini engelleyen ve Alevileri “ etnik” temelli bölmek isteyenlerin ortak noktası “ Hak İnancı taşımamalarıdır “. Bugüne kadar Alevilik adına kitap yazanlar , Alevilere Alevilik Dersleri vermeye çalışanların "önemli bir kısmı" “Hakka İnanmamaktadır “.

“ Şaman/Zerdüşt/Mani/Luvi” diyarlarında dolaşan Alevi Toplumunun birlik ve beraberliğini düşünsel faaliyetleri ile paramparça eden bu yazarlarda “ Allah İnancı “ yoktur. Çünkü hakikatin bize sosyal gözlemlerle anlattığı şudur ki ; bu insanlar Ateist’tirler.

Ve Ali'ye , Ehl-i Beyt'e karşı kalemleri Emevi Mürakebbine batan , Ali'siz Alevilik savunucusu Sol Vahabilerin ortak ve yegane amaçları da kendi dünyalarında ki Aleviliği , Alevi Toplumuna kabul ettirebilmek ve bunun içinde milliyetçiliği ve solu kullanabilmek , bu yayınlar aracılığı ile para ve makam kazanabilmek ve ekonomik-siyasi geçimlerini bu zemin üzerine kurmaktır.

Milliyetçilik , “ Hak İnancı “ Aleviliği, “ mitolojilerle” tahrip etmek için bu yazar ve çizerlere çok elverişli bir alan açmaktadır. Ve aynı zamanda Şam’da Emevi Saraylarında yazılan Tarih ve Hadis kitapları da onlar için eşsiz bir servet değerindedir. Çünkü “ Şah-ı Merdan Ali” yi “ Arap Ali “ , 12 İmamları “ Arap” olarak tanımlamak için onların istifade edecekleri kişi Muaviye’dir , Ayşe’dir kısacası Emevi Tarihidir.

Değerli Okuyucu,

İslam Öncesi/sonrası tartışmalarını yapanlara ve yaptıranlara bakın, onlarda ne Hak İnancı kırıntısı görürsünüz ne de Hakikate olan saygıyı. Bu nedenle her Alevi bilmelidir ki ; Aleviliğin hasmı ne Sünnilik’tir ne Şiilik , Aleviliğin Hasmı Vahabilik ve Türk/Kürt/Zaza Milliyetçiliğinin Sol Görünümlü Alevilik üzerine ahkam kesen ve Alevilik’in A’sını bırakmamak için geçmişten gelen bir Haricinin yansıması olan Sol Vahabizm’dir.

İşte Aleviler , kendilerini Vahabizm ve Sol Vahabizm bataklığına çekmek isteyen milliyetçi/ırkçı ve müfteri tarih/teoloji okumalarından kendilerini kurtardıklarında o zaman rayından çıkan bazı tren vagonları , tekrardan ray üzerinde yol almaya devam edecek ve Alevi Toplumunun “ ortak teoloji ve ortak tarih” bilinci tekrardan kuvvetlenecektir.

Zira ; Alevilik , Hz. Ali döneminde “ Arap Irkçılığına “ karşı bir Ehl-i Tevhid İnancı olarak ilk sosyal ve siyasal çıkışını yapmıştır .Şimdi ise sıra Şah-ı Merdan Şir-i Yezdan Ebu Turab Ali’yel Murteza’nın Yolunun talipleri olan , Ehl-i Tevhid inancına mensup Aleviler’dedir.

Her Alevi bilmelidir ki ; 21. Asır Alevilik için var oluş veya yok oluş asrı olacak. Ya Hakk’ı inkar eden , tek amacı milliyetçi/fantastik tarih ve teolojik yorumlarla Aleviler’i birbirine düşman eden, ortak tarih ve ortak teoloji bilincini ortadan kaldırmaya çalışan , tarihe ve topluma karşı en ufak bir sorumluluk kırıntısı taşımayan, Sol’un namusuna gölge düşüren içimizde ki Ali ve Ehl-i Beyt’i Hasım gören Sol Vahabiler kazanacak ya da Ehl-i Tevhid Yolunda ki Ali, Ehl-i Beyt ve 12 İmam aşığı Pir Sultan’ın günümüzde ki talipleri kazanacak.

Birinci Kazanırsa Hakkın Çerağı Sonsuza kadar sönecek , ikincisi kazanırsa Hakkın-Hakikatin ve Halkın Çerağı sonsuza kadar yanacak. Şimdi düşünme zamanı, Ey tarihi ve teolojisi, her geçen gün yeni bir Sol Vahabi oyunuyla yerle yeksan edilen kardeşim..! Var mısın, Hakkın Çerağının Sonsuza Kadar Yanması için Kufe’de Ali , Kerbela’da Hüseyin ,Bağdat’ta ki Hallac-ı Mansur , Halep’te ki Nesimi , Sivas’ta Pir Sultan’ın eylediğinin sadece binde birini eylemeye ? Şayet bu yazıyı okumuş ve kafanda bir şimşek çakmış , kalbinde sönen bir ateş tekrardan alevlenmişse bir şeyleri güzel eylemeye başlamışız demektir…

Aşk-ı Ali İle Kalın