Hani emekli olup gezecektik diyar diyar

Kahire piramitlerinden Laksora kadar

Sen Kleopatra ben Julio Sezar

Nil’de sandal sefası yapacaktık bir Pazar.

Aşıklar şehri Paris’te eğlenecektik bir gece

Dostlarla beraber kutlardık gönlümüzce

Aşkımızı yeniden tazelerdik böylece

Eyfel’in tepesinden haykıracaktık mutluluğumuzu.

Gondol ile dolaşacaktık Venedik sokaklarında

Yüzecektik Akdeniz’in sıcak sularında

Akşamları küçücük bir balıkçı lokantasında

Eğlenerek yaşardık her günümüzü dolu dolu

Uçacaktık Vinaya’ya bir yaz gününde

Buluşurduk Mozart’ın müzik şöleninde

Mehtaplı, yıldızlı Viyana gecelerinde

El ele dolaşırdık Mozart kokan sokaklarda.

Aşkımızı yazacaktık dağlara ilmik ilmik

Nakış nakış işlerdik halıya, kilime

Aşkımızla örnek olacaktık dünya aleme

Ben bir şiir ile aşkımızı dökecektim kaleme.

Çocukluğumun geçtiği o güzelim yerlerde

Geceleri yıldızları seyredecektik gökte

Sana anlatacaktım çocukluğumu perde perde

Bir sinema şeridi gibi çocukluk yıllarımı.

Bir seher vakti inecektik ceylanlı pınara

Ceylanlara seyredecektik su içerken kana kana

Çıkacaktık kuzu güttüğüm o şirin dağlara

Beraber çiçek toplayacaktık başına taç yapmak için.

Bir sabah güneş tutuldu kararttı dünyamızı

Zebaniler acayip mahluklar sardı etrafımızı

Bağladılar ellerimi kollarımı ayırdılar bizi

Alıp seni götürdüler eller üstünde.

Seni alıp uçtular bilinmeyen meçhul bir aleme

Bağladılar ağzımı söyleyemedim tek bir kelime

Çok insafsızlardı hiç acımadılar bu halime

Beni terk ettiler yalnız başıma bu fani dünyada.

HAYDAR ERDOĞAN/NEW JERSEY