8 Mart günüydü. Balkondan Munzur’u seyrederken, arkadan, SEYİT RIZADAN, coşkulu sesler geliyordu. Alil acele giyinerek çıktım. DERSİM MÜZESİYLE, Saroğlu Otelinin arasında, SEYİT RIZDA düzenlenen etkinliklerde, güvenliği sağlamak için park eden, emniyet araçları yoktu. Gitmiş olmalıydılar. Görevli Emniyet mensupları, parka giriş yapanlarda, arama yapmaktaydılar.
    SEYİT RIZA Parkı, çiçeklerle, bin bir renge boyanmıştı. Henüz Bahar gelmemiş, doğada çiçekler açmamıştı. SEYİT RIZADA Bahar erken gelmiş olmalıydı. Çiçeklerin bin bir türü açmıştı. SEYİT RIZANIN, çevresi renk, renk, çiçeklerle donatılmıştı. SEYİT RIZA pür dikkat onları seyrediyordu. Kargalar, serçeler, müzenin çatısından, parktaki ağaçların dallarından açan çiçekleri seyrediyorlardı. Parkın sakinleri de çiçeklerin arasında çimlere yatmış. Onlarda çiçekleri seyrediyorlardı. Bu kadar çok çiçeği görmenin şaşkınlığını yaşıyorlardı.
     Park, tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Kamyonetin üstüne çıkmış, renklerden, çiçeklerden, bir kadın, mikrofondan, parkı dolduran renklere, çiçeklere haykırıyordu..’ Bugün 8 Mart, bizlerin KADINLARIN Günüdür. Bugün, meydanları, alanları, doldurduğumuz gündür. Hayatın her alanında bizlerde varız. Diye haykırdığımız gündür. Eşit hak ve özgürlükleri, çağrıştırdığımız, istediğimiz, haykırdığımız, gündür. Savaşa hayır. Barışa evet diye haykırdığımız, gündür. Erkek egemenliğine hayır diye haykırdığımız gündür. Kadın katliamlarına DUR demek için meydanları doldurduğumuz. Haykırdığımız gündür. İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN, taraftarlarıyız. Diye haykırdığımız gündür.’ Diyerek haykıran kadın, erkek canavarlaralar tarafından hunharca katledilen kadınlara bin selam olsun diyordu.
    Büyük bir duyguyla haykıran kadını, meydanı dolduranlar büyük bir coşkuyla alkışlarken, çatılardan izleyen kanatlılar, kanat çırparak alkışlıyorlardı. Meydanın dışında toplanmış erkeklerde, uzaktan seyrediyorlardı.
    Annesinin kucağında, etrafı, meydandaki coşkuyu, kalabalığı şaşkınlıkla izleyen küçük kız çocuğu, annesinin kucağına iyice sokulmak istiyordu. Anne kucağı güvenlerin en güveni yer olmalıydı.
    Konuşmaların ardından, çalan davullar, meydanı, bir şölen, bir karnaval alanına çevirmişti. Her köşede büyük bir coşku ile günlerini kutlayan 8 MART ÇİÇEKLERİ, ‘Biz hayatın her alanında olacağız.’ Diyorlardı.
    Onların, cennetin ayakları altında olduğu annelerin, günüydü.
    Bahar henüz gelmemişti. Bahar çiçekleri henüz açmamıştı.
    8 MART çiçekleri, SEYİT RIZADA, bütün yurtta açmıştı. Özgürlüklerin Baharında çiçekler açmıştı.
    SEYİT RIZADA davullar çalıyordu. Bayram vardı. Kutlama vardı.
    ALKIŞLAR.
     +      +     +
    KORKUNÇ
    Gazete yerime giren öğretmen arkadaş, kızgın bir ifadeyle, ’BU KADARIDA OLMAZ.’ Dedi. Hayırdır. Dedim.’ ‘Nasıl hayır olsun. Dün akaryakıt aldım. Litresi 18 8o TL di. Bugün 21 80 Tl olmuş. Dediklerine göre yarında 2 liraya yakın tekrar zam yapılacakmış. Yarına kalmadan yine yapıldığı haberini almıştık. Artık bu korkunç zamlardan sonra yakıt almaya paramız yetmez. En iyisi araçlarımızın kontağını kapatalım. Yakıtlardan dolayı hemen her gün bütün ürünlere, yapılacak zamlardan dolayı. Çarşıya, pazara çıkmayıp. Evlerimize kapanalım. Artık yaşamak, zor.’ Dedi.
     Acı bir gerçekti. Mazot alması için ROJDAYA,300 TL vermişti. Yakıt fişine baktım. 13 litre mazot alınmıştı. Öğretmen haklıydı. Bu korkunç bir zamdı. Hemen her günde zam gelecekmiş.
     Biz yakıta gelen korkunç zammı tartışırken, içeri gelip bizi dinleyen bir arkadaşta  ‘ Durun ben de size korkunç bir başka zammı anlatayım. Sabahleyin komşum gidip bir torba unu 350 liraya alıp geldi. .Arkasından bir saat sonra bir başka komşum gitti. Un almaya, bir saat içinde torbasına 50 TL zam gelmiş. Torbası 400 lira olmuş. Bu zaman ekme gede yansıyacak. Vatandaş ekmek almakta da zorlanacak. Aç kalacaktır. ‘Dedi.
    Anlaşılan KORKUNÇ zam furyası akaryakıtta, unda, ay çiçek yağında her yerde bütün ihtiyaçları kapsayacak kadar hızla sürecektir.
   KORKUNÇ