Emek ve Demokrasi Platformu’nun çağrısıyla aralarında DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar , DEM Parti Dersim milletvekili Ayten Kordu, yerine kayyum atanan belediye eş başkanları Birsen Orhan ile Cevdet Konak, İnanç kurumları temsilcileri, Siyasi Parti temsilcileri, STK’ların ve bir çok vatandaş Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Ellerinde taşıdıkları Seyit Rıza ve yol arkadaşlarının dövizlerini taşıyan kalabalık, Seyit Rıza Meydanı’na yürüdü. Yürüyüşün ardından çılalar yakıldı, lokmalar dağıtıldı.
“Adaleti bekleyen bir hafıza karşımızda duruyor”
Platform adına konuşan Emek Partisi (EMEP) Dersim İl Başkanı Ergin Tekin, 15 Kasım 1937 tarihinin sadece bir kişinin değil, bir halkın, bir kültürün ve bir inanç dünyasının sistematik olarak hedef alındığı Dersim 1937-38 Katliamının simgesel günlerinden biri olduğunu vurguladı. Tekin, “Bugün hâlâ yüzleşilmemiş bir tarih, kapanmamış yaralar ve adaleti bekleyen bir hafıza olarak karşımızda durmaktadır” dedi.
AKP iktidarının yıllarca Dersim’in acısını seçim malzemesi yaptığını belirten Tekin, “Sözde yüzleşme söylemlerini günübirlik, politik hesaplara kurban etmiştir. Bugün ortada ne açılmış arşiv vardır ne bulunmuş kayıp çocuklar ne de gerçek bir özür. Aksine; Dersim’in dağları maden şirketlerine, dereleri barajlara, halkı baskıcı politikalara teslim edilmeye çalışılmaktadır,” ifadelerini kullandı.
Tekin, Seyit Rıza’nın o günkü “Ayıptır, zulümdür, cinayettir” sözlerinin muhatabının yalnızca tarihin karanlık sayfaları değil, hakikati erteleyen günümüz siyasal yaklaşımı olduğunu söyledi.
Talepleri sıraladı
Haksızlıkların ve travmaların ancak nitelikli bir yüzleşme temelinde eşit yurttaşlık hukukunun tanınarak aşılabileceğini belirten Tekin, Dersimlilerin taleplerini şu şekilde sıraladı: “Seyit Rıza ve idam edilen diğer altı kişinin mezar yerleri açıklanmalı ve cenazelerinin Dersim’e nakli engellenmemelidir. Arşivler açılmalı, Dersim ismi iade edilmelidir. Sürgünler, kayıplar ve el konularak götürülen çocukların listesi ve akıbetleri açıklanmalıdır. Asimilasyon, zorunlu göç, doğa katliamı ve her türlü şiddet biçimine son verilmelidir. Devlet tarafından açık ve resmi bir özür kamuoyu önünde ilan edilmelidir. Soykırım tanınmalıdır.”
“Dersim’de değişen bir şey yok”
Demokratik Alevi Derneği Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, 1937 ve 1938’in Dersim’in bağrına saplanan bir hançer olduğunu söyleyerek, “Bugün itibarıyla Dersim’de değişen hiçbir şey yok. Seyit Rıza ve arkadaşlarının boynuna takılan ilmek bugün hâlâ bizim boynumuzda,” dedi. Doğan, köylere ve meralara cami ve mescit inşa edilerek inançlarının asimile edilmeye çalışıldığını dile getirdi.
DEDEF Genel Başkanı Ali Rıza Bilir ise mevcut iktidarın geçmişten aldığı mirası devam ettirdiğini belirterek, “Taleplerimize yıllardır mevcut iktidar tarafından kulaklar tıkanmış durumda. Devletle bir hesaplaşma niyetimiz yok ancak çağrı yapıyoruz: Dersim halkıyla yüzleşin,” dedi.
“Bu topraklar hafızamızdır”
DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Seyit Rıza ve arkadaşlarının kimliği, varlığı, dili ve inancı savunduğunu belirterek, “Bu topraklar, bu derviş mekânı sadece bir kent değil, bizim hafızamızdır, inancımızdır, geleceğimizdir,” şeklinde konuştu. Uçar, iktidarın “Ben bir ulus devlet kurdum, bunun içinde yaşayan herkes Türk olmalı” anlayışını eleştirerek Dersim’de hem tertele hem de soykırım yaşandığını vurguladı.
Özgürlük mücadelesinin Seyit Rıza’dan sonra da devam ettiğini dile getiren Uçar, “Bu hafızayı bir miras olarak bıraktılar. O miras bitmedi, o yol kapanmadı. Biz diyoruz ki; eğer bir toprakta insanlar yaşıyorsa özgür olmalılar,” dedi.
“Resmi bir özür gerçekleşmelidir”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise gerçek bir yüzleşme yaşanmadığı ve gerçekler açığa çıkmadığı sürece hak talebinde bulunmaya ve mücadele etmeye devam edileceğini söyledi. Hatimoğulları, Dersim Tertelesiyle yüzleşilmesi çağrısında bulunarak, “Dersim halkından özür dilenmeli. Bu resmi bir şekilde gerçekleşmelidir,” dedi.
Hatimoğulları, AKP’nin geçmişteki açılım söylemlerinde bile özür kelimesini tamamlamadığını ifade etti. Konuşmasında ayrıca, devletin kendi Alevisi’ni yaratmak istediğini belirterek Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının bir devlet projesi olduğunu söyledi ve “Bizler devletin Alevisi olmayacağız,” mesajını verdi.
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın demokratik toplum çağrısına da değinen Hatimoğulları, bu çağrının ırkçılığa, milliyetçiliğe ve tek merkezliliğe karşı, bu topraklarda yaşayan tüm farklılıklara aynı nazardan bakan bir siyasi düzene ulaşmak için yapıldığını ifade etti.
Son olarak Hatimoğulları, her inançtan ve milletten insanın kendi ana diliyle konuşabilmesini, eğitim görebilmesini ve inancını özgürce yaşayabileceği yeni bir düzen kurulana dek mücadeleyi sürdüreceklerini belirterek, “Bu topraklarda çok acı çektik. Bunlara karşı bir olmak ve mücadele etmek dışında bir seçeneğimiz yok,” diyerek sözlerini noktaladı.
Seyit Rıza ve yol arkadaşları anıldı
Seyit Rıza ve arkadaşları idam edilişlerinin 88. yıl dönümünde, Dersim’de anıldı.
Bunlar da ilginizi çekebilir