ATATÜRK OKULU, şehrin en eski tarihi okuludur. Cumhuriyet Lisesi yapılmadan önce, İlköğretim, ortaokul, lise, aynı, tarihi binada eğitim görmekteydi. MOĞULTAY'LARIN, Ali BÜYÜKDAĞ'LARIN, benim de okuduğum okuldu.
   O okul eskimişti. Uzun bir ömür, hizmet vermişti. Binlerce insan, DERSİMLİ, o okulda, okumayı, yazmayı, öğrenmişti. Binlercesi, liseyi okumuş, yüksekokullara, geçmiş hayata atılmışlardı.
Anılarla dolu yaşlı bir okuldu. Artık orada eğitim yapılamazdı. Yenilenerek yeniden hizmet vermesi gerekiyordu.
   Tuncelili, iş adamı, Ali BÜYÜKDAĞ, doğdukları, büyüdükleri yerleri, bir gün olsun, iyi günde, kötü günde, gelip, ziyaret etmeyen, DERSİMLİ olmaktan, imtina eden, kaçınan, çokça DERSİMLİ iş adamlarının aksine, DERSİM'İ, çocukluğunun geçtiği yerleri, mekânları, DERSİMLİ Hemşerilerini, yakınlarını, sık, sık ziyarete gelen, bir sorunları varsa, çözmeye çalışan, yüksekokullarda okuyan, DERSİMLİ yoksul aile çocuklarına, burs veren, DERSİM, sevdalısı, bir iş adamımızdır.
   Sayın valimiz, eskimiş okulun yerine yeni bir okul yapacak DERSİMLİ hayırsever iş adamı ararken, DERSİM Sevdalısı, Sayın BÜYÜKDAĞ, gönüllü, olarak koşarak gelir. Rahmetli abesi Latif BÜYÜKDAĞ adını taşıyacak okulu yapmaya gönüllü talip olur.
   Kısa sürede inşaat başlar. Bir yıl dolmadan okulun inşaatı tamamlanır. Okulun döşemesindeki malzemeler, İstanbul’dan yurt dışından kaliteli malzemeden getirtilir. Okul, kısa sürede tamamlanır. Tamamlanır, tamamlanmaz, Okulun önündeki ç

112.jpgamurlu bahçe kısmına, geçici olarak küçük çakıllar döşenerek, kirlilik önlenir. Okul eğitim, öğretime, açılır.
    Okulun, eğitim öğretime açılışını, merak eden, varsa eksiklikleri yerinde tespit etmek isteyen Sayın BÜYÜKDAĞ, okulu görmeye giderken, Vali Beylerin de bilgisi olur. O da okulu görmek ister. Davet edilen eski Milletvekilimiz Hasan GÜYÜLDAR'LA, birlikte biz de okuduğumuz eski okulu, okuyan öğrencileriyle birlikte görmek istedik.
    Okulun bahçesine vardığımızda yıllarca duyduğum, kulaklarımın, aşina olduğu sesleri, yeniden duymaya başladım. Sesler, beni, onlarca yıl uzaklara götürdü. Eski Atatürk İlkokulunda, tekrardan öğretmen oldum. Şimdilerde göremediğim, bir araya gelemediğim o günün minikleriyle, sınıflarda oldum . "Öğretmenim, öğretmenim" diye kalkan parmakları, gördüm. Gülümsedim. Hasan Bey, "Ne oluyor. Daldın" dedi. Okulun pencerelerine bakarak, gülümsedim.
    Vali Bey, millî Eğitim Müdürü de gelmişti. Hep birlikte, derste olan sınıfları gezdik.
    İlkokul sınıflarıydı. Girdiğimiz saat beslenme saati olmalıydı. Eskinin siyah önlük, beyaz yakalık, tek tip kıyafetinin aksine, renkli giysileriyle minik diyeceğimiz, öğrenciler, özgürce önlerindeki tek kişilik masalarda, yiyecekleri yiyorlardı. Topluca girişimiz, onların, yiyeceklerini iştahla yemelerini engellememişti. Vali beyin kravatsız giyimi, doğal gülümseyen yüzü, onlar da gülümsemelere, sıcak iletişim kurmaya yol açmıştı. Bir kısmı için vali Bey tanıdık bir yüzdü. Parklarda, sokaklarda, karşılaştıkları gülümseyen sıcak bir yüzdü. Rahatlardı. Parmak kaldırarak veya kaldırmadan soruyorlardı. Vali Bey de onlarla tek tek ilgileniyor, sorularını cevaplıyordu. Bu güzel okulu yapan BÜYÜKDAĞ'I onlara tanıtıyordu. Teşekkür etmelerini istiyordu. Onlar da minik elleriyle gülerek coşkuyla alkışlıyorlardı. 28 bin yaprak kitap okuyan ROJİN adlı kız, rahat bir tavırla Vali Bey’e, soruyordu. "Kitap okuyanlara ne zaman hediye vereceksiniz" diyordu. Vali Beyin, kitap okumayı teşvik etmek için kitap okuyanları, ödüllendirdiğini biliyor olmalıydı. Bir başka minik, "hani oyuncaklarımız" diyordu. Dağıtılan oyuncaklarla hemen oynamaya başlıyorlardı.
   Sınıflar, birbirinden renkli, birbirinden güzeldi. Müzik yapılan sınıf, bir başka renkli, güzeldi. Minik ellerin çalacakları müzik aletleri, kendileri kadar güzellerdi. Miniklerdi. Onları dinlemek ünlü bir koroyu dinlemekten çok daha keyifli olmalıydı.
   Öğretmenler odasında, öğretmenleri ziyaret etmeden gitmek olmazdı. Onlar da ziyaret edilmişti. İkram edilen çayları içilmiş, varsa sorunları dinlenmek istenmişti. Henüz resmi açılışı yapılmamış, okulun varsa sorunlarını dile getirmeleri istenmişti. Okulu yapan İş adamının yanında, okulun yapılmasını sağlayan Vali Bey, ilde eğitimin başı Milli Eğitim Müdürümüz, Okul Müdürü, DERSİM'İN sorunlarına duyarlı, Eski Milletvekilimiz, oradaydılar. Kendilerini ziyarete gelmişlerdi.
    Okulun bahçesine eklenmek istenilen, okul gibi yine anılarla dolu eski tarihi adliye binasının yıkılmış yerini gezen Vali Bey, Bayındırlık Müdürü ile Milli Eğitim Müdürüne, "Çalışmalarınızı hemen başlatın. Kısa sürede bu alanı düzenleyerek okul bahçesine katalım" diyordu.
   Okul merdivenlerinde topluca toplanan minikler, ziyaretçileriyle birlikte çektirdikleri resimlerde gelecek yıllara, anılara, el sallıyorlardı.
   Sevincin, mutluluğun en büyüğünü Sayın BÜYÜKDAĞ, yaşıyordu.
   DERSİM'E, bir eğitim yuvası kazandırmanın sevincini yaşıyordu.
Rahmetli kardeşiyle paylaşarak.

113-001.jpg