İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ömer Akyürek, hipotiroidi hastalarında çok sayıda semptom ve belirtilerin ortaya çıktığını belirterek, hipotiroidinin sinsi, sessiz ve yavaş gelişen bir hastalık olduğunu, bu nedenle sıklıkla gözden kaçtığını söyledi.

Medicana Konya Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ömer Akyürek, hipotiroidi hastalığı hakkında bilgiler verdi. Hipotiroidinin, tiroit bezinin vücudun ihtiyaç duyduğu miktardan daha az miktarda tiroit hormonu üretmesi anlamına geldiğini anlatan Dr. Ömer Akyürek, “Tiroit hormonları vücut metabolizmasının çalışma hızını belirleyen başlıca hormon olmasından dolayı hipotiroidili hastalarda genel olarak metabolizma yavaşlar. Bu nedenle hastalarda; halsizlik, yorgunluk, çabuk yorulma, soğuğa karşı artan hassasiyet, kabızlık, cilt kuruluğu, kilo alımı, el, yüz ve ayaklarda şişme, ses kısıklığı, kas güçsüzlüğü, yüksek kolesterol seviyesi, uykusuzluk, denge ve koordinasyon sorunları, libido kaybı, kansızlık, kas ağrıları ve hassasiyet , adet düzensizliği, saçlarda seyrekleşme, ince, kırılgan saç veya tırnaklar, kalp ritminde yavaşlama, depresyon, hafızada zayıflık gibi çok sayıda semptom ve belirtiler ortaya çıkar. ‘Enerji seviyem azaldı, pilim bitti, kilo veremiyorum, depresyondayım, sürekli yorgunum ve sürekli uyumak istiyorum, mutsuzum’ diyorsanız; unutmayın, hipotiroidi sinsi, sessiz ve yavaş gelişen bir hastalıktır. Bu nedenle de sıklıkla gözden kaçar” dedi.

“Gebelerde ve gebelik planlayan kadınlarda mutlaka tiroit fonksiyonuna bakılmalıdır”

Hipotiroidinin tanısının hekim tarafından tıbbi öykünün alınması ve fizik muayenenin yapılmasını takiben basit bir kan testi ile koyulabileceğini kaydeden Dr. Akyürek, “Tiroit bezi hormonlarının yeterli salgılanıp salgılanmadığı T3, T4 ve TSH hormonu testi ile değerlendirilir. Tiroit bezine karşı üretilen AntiTiroglobülin, AntiTPO gibi antikorlar ve tiroit ultrasonografisi de yardımcı tanı testleridir. Erişkinlerde hipotiroidinin en sık nedeni Hashimoto hastalığıdır. Hipotiroidi, kadınlarda ve 60 yaş üzerinde daha sık görülür. Ailede hipotiroidi hikayesi olması durumunda risk artar. Bunun dışında tiroit bezinin büyümesi (guatr), baş ve boyun bölgesine radyasyon alımı, tiroit cerrahisi, tip 1 diyabet, vitiligo gibi diğer bağışıklık sistemi hastalıkları (otoimmün hastalıklar) ve tiroit bezinin çalışmasını etkileyebilecek bazı ilaçların kullanımı hipotiroidi riskini artırır. Gebelerde ve gebelik planlayan kadınlarda mutlaka tiroit fonksiyonuna bakılmalıdır. Çünkü hipotiroidi gebelik ihtimalini düşürdüğü gibi tiroid hormonları bebeğin hem zihinsel hem de bedensel gelişimi için son derece önemlidir” ifadelerini kullandı.

“Tiroit hormonunun mideden emilimi için aynı anda yanında başka bir ilaç kullanılmamalıdır”

Hipotiroidi tedavisinin, eksik olan tiroit hormonunun yerine konmasıyla gerçekleştiğini dile getiren Akyürek, “Hastaların hemen hemen tamamında yaşam boyu tedavi gereklidir. Günlük tiroit hormonu gereksinimi yaş, cinsiyet ve vücut ağırlığına göre kişiden kişiye değişiklik gösterir. Yaşamın belirli dönemlerinde doz değişikliği gerekebilir. Takipte doz ayarlaması TSH kan ölçümlerine göre yapılır. Hipotiroidi için kullanılan ilaçlar sabah aç karnına ve kahvaltıdan en az yarım saat önce alınır. Tiroit hormonunun mideden emilimi için aynı anda yanında başka bir ilaç kullanılmamalıdır. Hipotiroidi hastaları için özel bir diyet önerilmez. Ancak ülkemizde halen orta derecede iyot eksikliği olduğu için özellikle gebelik planlayan, gebe veya emziren kadınlarda günlük 100-150 mcg iyot takviyesi yapılması gereklidir” diye konuştu.