Cumartesi günleri EDA ile birlikte Atatürk, Cumhuriyet, mahallelerini turlarız. Günlük ulusal gazetelerin bayilerimize dağıtımını yaparız. Önce Cumhuriyet Mahallesi’ne gideriz. Şehrin girişindeki büyük beton köprüden değil Ovacık Yolu üzerindeki köprüden geçerek gideriz.

   Maç yoktu. Gazeteler erken, geldi. Merkezi dağıtarak, ilçeleri minibüslere vererek, Cumhuriyet Mahallesi’ne yola koyulduk.

    Yolumuz ilin en eski tek okulu, ATATAÜRK İLKOKULU ile eski adliye binasının önünden geçer. Oradan her geçişte yeniden öğrenci olurum. Yeniden öğretmen olurum. Döner bakarım. O yıllara, gider okulun sıralarında öğrenci olarak otururum. Öğretmenlerimi özlemle izlerim. Öğretmen olur sınıfa girer, öğrencilerime,  “Günaydın,  çocuklar” derim. Onların hep bir ağızdan coşkuyla bağırarak, “Günaydın öğretmenim” deyişlerini dinlerim. Okulun bahçesinde diktiğim üzüm asmasının yanında oturur. Teneffüs saatinde oynayan koşuşturan öğrencileri seyrederim.

   Tekrar dönüp bakmak istediğim, gezmek istediğim okulum bu kez yerinde yoktu. Anılarla dolu sınıflar yerinde yoktu. Arabayı durdurdum. Eda’ya , “Okulum yerinde yok “ dedim. O da şaşkındı. “Benim de okulumdu. İlkokulu burada okudum” dedi. 

   Yokluğuna üzülmedim. Akşam DERSİMLİ İş Adamlarımızdan ALİ BÜYÜKDAĞ incelik göstermiş aramıştı. DERSİM’İ, sorunlarının yanında ATATÜRK İLKOKULUNU konuştuk. İş adamımız, rahmetli olan kardeşinin adına anısına ATATÜRK İLKOKULUNU yeniden yapıp Milli Eğitime bağışlayacağına dair Protokolü, Sayın Valimizle birlikte imzalamış. İmza tören görüntüleri basına yansımıştı. Telefonda, “Hocam hiç üzülmeyin, Yeni ATATÜRK İLKOKULU eskisinden daha büyük güzel donanımlı, günümüz çocuk dünyasını kapsayacak bir okul olacaktır. Bir okulun, için ihtiyaç duyulacak her tesisi her şeyi olacaktır” dedi. Kendilerine teşekkür ettim. DERSİM’E, DERSİM’İN, sorunlarına duyarlılık gösterdiği için, nezaketi için.

    Edayla Cumhuriyet Mahallesi’ne yol alırken, Karayollarının Ovacık yolu çıkışı yeni yaptığı otoban gibi yolda seyrettik. Gönül isterdi ki bu otoban yolu Ovacık’a kadar sürsündü. Şehrin çıkışına kadar yapımı planlanan yolun Sayın Valimizin isteği üzerine ANAFATMA’ya kadar uzatılacağı söylenmektedir.

   Bir ara aynı adı taşıyan okulunda öğretmenlik yaptığım, şehrin en eski mahallesi Cumhuriyet Mahallesi’nde yeni yapılan gökdelenler, mahalleyi, İstanbul’un LEVENT’İNE benzetmiş. Askeri tesislerin Bölge Komutanlığının, büyük ölçüde kapsadığı mahallede geçen yıllarda sürekli inip kalkan helikopterler, gece silah atışları mahalle halkını uyutmazdı. Askeri tesislerin mahallenin, şehrin dışına taşınmalarının daha uygun olacağını bu köşede defalarca dile getirmiştim.

  Dağıtım için geçtiğimiz bir zamanların, ıssız, yerleşimin, az olduğu, Hükümet konağı ile Üniversitenin gelmesi ile şenlenen, arsaların konutların kat, kat değer aldığı Atatürk Mahallesi’nde, trafik yoğunluğu yaşanırken, sokaklarda caddelerde de aynı canlılık, hareketlilik vardı.

   Gazete bayımızın orada tanıdık yüzlerle bir araya geldik. “Hocam iyi ki geldiniz bazı sorunlarımız var. Dile getirirseniz seviniriz” dediler. Kolumdan tutan biri biraz ileride 101 alışveriş iş yerine götürdü. “Bak Hocam, bu iş yeri biz yayalara ayrılmış kaldırımı tamamı ile kapatmış, Bunu kendilerine ilettiğimizde bize izin vermişler. Kapattık. Diyorlar. Hangi makam buna nasıl izin verir” dedi. Ben de şaşkındım. Resmen yolu kapatmışlardı. Buna hiçbir makam izin veremezdi. Anlaşılan kendileri kendilerine izin vermişler. Kapatmışlar. Bunu nasıl bir yetkili görmez. Hayret ettim.

   Biraz ötemizde Pazar yerini sordum. Yanımızda bulunanların hemen hepsi heyecanla, “sorma hocam harika, bütün köylü ürünleri, organik ürünler, hatta çevre illerden gelen pazarlamacılar, Tunceli Halkı, hepsi Pazar günü, burada Pazar yerindedirler. Büyük bir yoğunluk kalabalık, vardır. Ne yazık ki kışın büyük bir sıkıntı yaşanmaktadır. Etrafı açık olduğundan soğuğu geçirmeyen camla kapatılmadığından,  gün içinde sergilenen sebzeler soğuktan hemen kararmaktadırlar. Donmaktadırlar. Sizden ricamız bu konuyu dile getirmenizdir. Yeni Valimiz çok çalışkan çok iyi biriymiş. Mahallemizin bütün yollarını asfaltlattı. Bu sorunumuzu, iletirseniz, onu da çözeceğine inanıyoruz” dediler. “Söz köşemde dile getireceğim” dedim.

    Getirdim.

  Pazar yeri ile Atatürk Mahallesi’nin akciğerlerinden olan hükümet konağının yanındaki park, eski Belediye Başkanı EDİBE HANIMIN, mahalleye kazandırdığı önemli eserlerdi.

  Bir başka tanıdık, heyecanla, “Hocam Milli Eğitim Müdürlüğünün, Munzur okulunun önündeki ana cadde yayaların karşıya geçişi demir bariyerlerle kapatılmış. Yayalar, çoğunlukla da çocuklar, büyük sıkıntı ve tehlike yaşamaktadırlar. Her an orada üzücü bir kaza yaşanabilir. Bir üst geçidin yapılması bu tehlikeleri, zorlukları, kaldırır. Sizden ricamız, bu sorunu da dile getirmeniz” dedi.

    “Olur” dedim.

Sayın Belediye Başkanımıza, Sayın Valimize arz olunur.

    Eda, “Hocam, bu günkü dağıtımımız, çok güzel oldu. Şehrimizin, Atatürk Mahallemizin, sorunları hakkında bilgi sahibi olduk. Umarız yetkililer de bilgi sahibi olurlar” dedi.

   “Olurlar” dedim.

Fikri TAŞ